Kadınları öldüren o katiller kimlerdir?

Aklını yitirmiş âşıklar mı? Doğuştan cani olan kardeşler mi?

Kadını öldürmekten başka çaresi kalmamış babalar mı?

O erkekler kadınları neden öldürürler?

Kendilerini savunmak için mi? Yoksa kadın başkasına zarar vermesin diye mi?

Kadın katilleri kimlerdir sahi?

Onları çok sevenler mi? Onlardan nefret edenler mi?

Ya da...

Kadın katilleri gerçekte erkekler midir, devlet mi?

Herkes bilir ki kadınları, Toplumsal ahlakın onları emanet ettiği erkekler öldürürler.

Dinin onlara muhafız kıldığı erkekler öldürürler.

El âlemin lafını pusula edinen erkekler öldürürler.

En önemlisi de...

Eril olmaktan kurtarılamayan iktidarın yüreklendirdiği erkekler öldürürler.

Kadınları seven ama kadınlığı sevmeyen...

Kadınlığın gerçeklerinden korkmayı erkenden öğrenen...

Ve korktukları o gerçeğe hayat boyu bilenen erkekler... Kadınları döverler, öldürürler.

Ve devletler de bu olan biteni aslen hoş görürüler.

Sonra da “Nereden çıktı şimdi bu” diye pişkin pişkin sorarlar.

Şiddete karşı dayanışma

Bugün “Dünya Kadına Karşı Şiddetle Mücadele” Günü.

Günde bazen birden çok kadının öldürüldüğü ve kimi kayda geçen kimi hasır altı edilen onlarca kadının dövüldüğü...

Korunaksız bir kadınlığın şiddete tapan erkeklik karşısında her geçen gün daha da çok eziyet gördüğü bu ülkede...

Yine bir avuç insan sokaklara çıkacak ve şiddet gören kadınların adlarını haykıracak.

Yine bir avuç insan eril şiddete nefesi yettiğince lanetler yağdıracak...

Ve buna cesaret eden bir avuç insan, karşısında muhtemelen yine, şiddete başvurarak kendilerini susturmaya çalışan bir iktidar bulacak.

Bu döngünün kısırlığında sürüp giden hayatta;

Cinsellikler, aşkla, aile ile ve ahlak ile ilgili dokunulmazlar dokunulur, tabular yıkılır hale getirilmediği sürece...

Öldürülmüş, dövülmüş, tecavüze uğramış kadınların hikâyeleri kanlı bir nehir gibi geçmişten geleceğe hayatın tam ortasından ve hiç durmadan akacak.

İktidarlar kadına yönelik şiddeti yine her gün biraz daha hafife alacak.

Bakan’a cevap

İçişleri Bakanı’nın daha birkaç gün önce, “Nereden çıktı bu kadın dövmek, nereden çıktı bu kadın cinayeti?” dediği ve erkeklere “Kendinize gelin!” diye seslendiği, meseleyi en sığ şekliyle dillendirmekten zerre kadar gocunmadığı bu ülkede, Bu iktidar temsilcisi erkeğin sorusuna cevap, doğal olarak erkeklerden değil kadınlardan geldi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Bakan’ı üzerine düşen görevleri yerine getirmemesiyle yüzleştirdi.

“Kapınıza gelen kadınları faillerle barıştırıp evine gönderdiniz, 

Koruma talep eden kadınlara koruma kararı vermediniz,

Koruma kararı olan kadınları korumadınız,

6284’ü uygulamayan kamu görevlilerine yaptırım uygulamadınız,

Kadın cinayetleri verilerini tüm şeffaflığı ile toplumla paylaşmadınız,

Şüpheli kadın ölümleri olduğunda delilleri toplamadınız,

Kadın cinayetlerinin ardından başsağlığı dilemek dışında hiçbir adım atmadınız,

Kadınları yaşatacak olan İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalıştınız,

Kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele eden kadınları hedef aldınız” dedi.

Tabii ki İçişleri Bakanı, sorusuna verilen bu cevaplardan yola çıkarak kendine gelmeyecek.

İstanbul Sözleşmesi anında baş tacı edilmeyecek.

Şiddet gören kadınlar için çıkarılan koruma kararları titizlikle uygulanmayacak.

“Aile”nin bütünlüğünü korumak adına kadınlar evlerin içindeki şiddete mahkûm edilmekten kurtarılmayacak.

Devlet politikaları kadına şiddeti önlemek için radikal tedbirler almayacak.

Kendi dilini ve aklını eril şiddetten arındırmayacak.

Ama böylece;

Bu erkek şiddetinin tam olarak nereden çıktığı ve tam olarak nereden beslendiği bir kez daha kayda geçmiş olacak.

Akıtılan her kadının kanı bu hayata silinmez lekelerle hep “Katil iktidarlar” yazacak.