Mine Söğüt
Mine Söğüt minesogut@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz

07 Temmuz 2021 Çarşamba

Sevgili Merve,

Sen, 13 yaşındasın, Şanlıurfa’da yaşıyorsun ve imam hatip lisesinde okuyorsun.

Sana getirilmek istenilen kısıtlamaları aşarak, ideallerinin peşinden koşarak profesyonel bir hentbol oyuncusu olmuş...

Bununla yetinmeyip bir de büyük bir misyon yüklenip “Köyümdeki kız çocuklarının kaderini değiştireceğim” demişsin.

Bu arada dönüp de bize, bu ülkeye;

“Benim gibi küçücük bir kızın omuzlarına, bu çağda ve bu coğrafyada böyle bir yükü siz nasıl ve ne hakla yüklersiniz?” dememişsin.

Belki de bilmiyorsun... 

Bu ülke yüz yıl önce sen bu yükü yüklenme diye devrimler yaşamıştı.

Senin gibi köyde büyüyen kız çocukları istedikleri hayalleri kurabilsinler...

Diledikleri her şeyi yapabilsinler diye hedefler belirlenmiş, adımlar atılmıştı.

Biz sana o adımları ulaştıramadık, o hedefleri savunamadık.

Senin karanlık bir ülkeye doğmana ve omuzlarına bu kadar ağır bir yük almana engel olamadık.

ASIL SORUMLULUK KİMDE?

Merve, sen daha 13 yaşındasın ve doğduğun günden beri gerilemekte olan bir ülkede yaşamaktasın. 

Tanıdığın iktidar, hayatını şekillendiren sistem, bildiğin lider ve senden beklenenler hep aşılması gereken engeller.

Sanki bu ülkede köydeki kız çocuklarının kaderleri 1923’ten sonra hiç değişmemiş gibi...

Sanki bu ülkede Anadolu’da doğup büyümüş kız çocukları daha önce sporcu olma, sanatçı olma, bilim insanı olma şansını hiç yakalamamış gibi...

Sanki bu ülkede bir zamanlar kız ve erkek öğrencilerin birlikte en iyi eğitimi aldıkları Köy Enstitüleri kurulmamış gibi...

Sanki bu ülkede bir zamanlar devletin sınavlarını kazanan çalışkan çocuklar kız erkek demeden en iyi okullarda en iyi eğitimleri alma fırsatına hiç kavuşmamış gibi...

Sanki... Sanki bu ülkede devlet okulları hep imam hatip okuluymuş gibi... Kızlar hiç şort giymemiş gibi... Kızlar hiç spor yapmamış gibi... Kızlar erkeklerle aynı yerde, aynı şartlarda hiç yaşamamış, çalışmamış, oynamamış, eğlenmemiş gibi...

Sanki bu ülke, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinde şimdiye kadar bir dirhem bile yol almamış gibi...

Bu iktidarın 20 yıl içinde bunca şeyi yerle bir etmesine ve yıktıklarının üzerine, böyle utanç verici bir düzen inşa etmesine biz izin verdik.

O yükü omuzlarına iktidar yükledi ama biz de bunu engelleyemedik.

ESKİ FOTOĞRAFLAR

13 yaşında bir kız çocuğunun köyündeki kızların kaderi nedir, hepimiz çok iyi biliyoruz.

Ve bu trajediyi nicedir olduğu gibi kabul ediyoruz.

O yüzden biz hepimiz, hemen şimdi senden özür dilemeliyiz.

Çünkü;

Annelerimizin, anneannelerimizin 19 Mayıs’larda, ellerinde bayraklar üzerlerinde kısacık etekler ya da şortlarla, erkeklerle yan yana çekilmiş fotoğraflarına baktığınızda ve “eski Türkiye” için hayıflandığınızda hissettiğimiz duygu hâlâ yeterince güçlü değil.

Kaybettiğimiz hayat tarzı yüzünden duyduğumuz öfke bize siyasi tercihlerimizi daha dikkatli yapma sorumluluğu hâlâ yüklemiyor.

Biz, en büyük hatayı, özgürlüğün ne anlama geldiğini unutarak yaptık.

Genç kızların hatta kız çocuklarının başlarının dini sebeplerle erkenden örtülmesinin bir özgürlük meselesi olabileceğine inanacak kadar konudan uzaklaştık.

Bugün sen, kendini köyündeki kız çocuklarının kaderini değiştirmekten sorumlu hissediyorsan bunun tek suçlusu, köylerdeki kız çocuklarının kaderlerini değiştirmenin ne anlama geldiğini hızla unutan ve iktidarların pazarladığı yükselen yeni değerlere çabucak kanan bizleriz.

Türkân Saylan’ı zamanında bir olup o vahşilerin elinden almadığımız ve ikna odalarında kız çocuklarının beynini yıkadığını söyleyenlerin laflarını hep birlikte ağızlarına tıkmadığımız için...

Sana ve köylerdeki, şehirlerdeki tüm kız çocuklarına, oğlan çocuklarına birer “güzel” hayat borçluyuz.

“Köyümdeki kız çocuklarının kaderini değiştireceğim” demeyi senin gibi bir kız çocuğuna bıraktığımız için de bil ki senin karşında yere eğik boynumuz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları