Mine Söğüt
Mine Söğüt minesogut@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adalet mülkün temelini dinamitlediğinde...

28 Haziran 2019 Cuma

Ne Gezi yüzünden hâlâ tutsak olan Kavala ve yargılanan diğerleri...
Ne onca sıkıntı yaşadıktan sonra beraat eden Ayşe Öğretmen...
Ne milletvekili seçilerek girdiği Meclis’ten terörist diye damgalanıp hapse gönderilen Demirtaş ve diğer siyasetçiler...
Ne gazetecilik yaptıkları için cezalandırılan gazeteciler...
Ne barış istedikleri için yargılanan akademisyenler...
Ne şaibeli bir darbe yüzünden etiketlenip hapse tıkılan askeri öğrenciler, erler...
Baştan beri biliniyor ki, hiçbiri onlara yüklenen o suçların failleri değiller.
İktidar o suçlarda, o yargılamalarda sadece ve sadece kendi niyetini aynalıyor.
Ve ülkenin gerçek tarihi o duruşmaların iddianamelerinde ve savunmalarında en gerçek ve sert haliyle kayda alınıyor.
O iddianameler ve savunmalar...
Bize kötünün ve iyinin kim olduğunu anlatıyorlar.
Demokratikleşmekten uzaklaşan bir siyasetin hırçınlığındaki sınır tanımazlığı anlatıyorlar.
Barış istemenin ne anlama gelebileceğini ve savaş seviciliğin bir iktidarı ne kadar hadsiz kılabileceğini anlatıyorlar.
Özgürlüğü ve eşitliği ve bu kavramlara kafa tutan faşizmin dayanılmaz “cazibesi”ni defalarca ve defalarca yeniden tanımlıyorlar.
Kâh bir parkın kısacık hikâyesinde kâh genç bir öğretmenin barışa dair düşlerinde bu ülkenin, bu dünyanın, bu evrenin zaaflarını anlatıyorlar.
İktidar, gözbağını çözdüğü, terazisinin ayarını bozduğu adalet tanrıçası Themis’i saçından çeke çeke yerlerde sürüklerken...
Ve kendisine rezil bir tarih yazdırma pahasına mahkemelerinde ağaçları yargılarken...
Çiçekleri ve şarkıları, türküleri, halayları yargılarken...
Nefes almayı, gülmeyi, dans etmeyi yargılarken...
Barışı, özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi yargılarken...
Haber alma ve verme özgürlüğünü, siyaset yapma hakkını, bilimselliği yargılarken...
Aslında hayalleri, farklılıkları ve farkındalıkları, erdemi, nezaketi yargılıyor.
Silahlarla donattığı, savaşlarla kutsadığı, para karşılığı sattığı, güç uğruna harcadığı bir ülkenin hukukunu ele geçirip...
Barış isteyen insanları...
Demokratik eylem haklarını kullanan kalabalıkları...
Masumiyetleri aleni gençleri...
Sadece işini yapan, inandığını, bildiğini, gördüğünü savunan insanları yargılarken kendi suçlarını tarif ediyor.
Yıllarca, aylarca iktidarın niyetleri için tutsak alınan, hayatları karartılan o insanların bazıları beraat etse, bazıları tahliye olsa, bazıları hâlâ hapislerde beklese de...
Nihayetinde hepsi adaleti kendinden menkul bir hukuk karşısında dimdik durarak savundukları gerçeklerle, kendilerine yüklenen hayali suçların aynasında iktidarın gerçek suçlarını deşifre ediyor.
O yüzden hem o mahkemelerin iddianamelerini hem de o iddianamelerdeki suçlamalara karşı yapılan savunmaları dikkatlice okuyun.
Gelecekte, bugün ülkenin başına neyin neden geldiği çok tartışılacak...
Ve gerçek en net haliyle, harfi harfine o iddianamelerde ve savunmalarda bulunacak.
Tarih bugünlerin hikâyesini “İktidarın elinde oyuncak olan adalet, mülkü temelinden resmen dinamitlemişti” diye yazacak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları