Uğurlar Olsun Büyük Türk...

09 Ekim 2011 Pazar
\n

\n

\n\n\n

Yıl 1969, sonbahar aylarıydı. Gazeteci Gökşin Sipahioğlu Pariste üsleneli bir yıl olmuş, Fransada patlayan 68 Mayıs sıcakları, ününü Türkiyeden dünyaya taşımıştı. İleride Mösyö Sipa diye anılacak Grand Turc(Büyük Türk), artık uluslararası çalışıyordu. Ekim ayında, bir haberle heyecanlandı: Zekeriya Sertel, Parise geliyordu. \n

\n

Gökşin Sipahioğlu komünist değildi, sosyalist değildi, hatta muhalif bir ist bile değildi, yalnızca haberciydi, ama Sertele büyük saygı besliyor, yıllardır tanışmak hayalleri kuruyordu. Çünkü Türkiyede Yeni Gazeteyi çıkarırken bir zamanların efsane gazetesi Tanda, Zekeriya Sertel ve Nâzım Hikmetin çalıştığı masada Gökşin de çalışmıştı. Sertelin gazeteci kimliğine hayrandı. \n

\n

İlk görüşme, Hotel Beauvoirda gerçekleşti. Şimdi artık olmayan bu küçük Paris oteline yerleşen Sertel, on yedi yıl önce Türkiyeden, şimdi de SSCBden kaçmıştı. Son 7 yılını Bakûda geçirmiş ve tabii hayatını yazmaya hazırlanıyordu. Gökşinle yaptığı röportaj sırasında verdiği en ilginç mesaj, Komünist değilimsözüydü. 3 Kasım 1969 günü Hürriyette yayımlanan söyleşide ara manşetlerden biri olan bu itiraf yüzünden, gaddar bir saldırı salvosuna hedef oldu. Sol aslını inkâr etmek, davadan dönmekle suçlandı. \n

\n

***\n

\n

Oysa Zekeriya Sertel, Komünist Partisi üyesi değildi. Sertel ailesinin gerçek sol ideolog ve inananı Sabiha Serteldi, Zekeriya değil. Ve sevdiği kadını yitirdikten sonra, ömrünü sürgünde geçiren hasta ve yaşlı bir adam, Türkiyede ölmek istiyorumdiyordu on iki puntoluk manşetten. \n

\n

Gökşine söz verdi Sertel: Anılarını yazacak ve Hürriyette yayımlayacaktı. Ancak her şeyini, tüm belgelerini, hatta paltosunu bile Bakûdaki evinde bırakmıştı. Oysa Pariste bastıran soğuklara karşı paltosuna, Rusyanın karanlık yüzünü, rejimin yozluğunu kanıtlayabilmek için de topladığı belgelere ihtiyacı vardı...\n

\n

Gökşin Sipahioğlu, Sertelle yaptığı röportajdan yalnızca iki hafta sonra, cumhurbaşkanı Cevdet Sunayın SSCB gezisine katılan gazeteciler arasındaydı. Paristen yola çıkmadan önce, Zekeriya Sertelden Bakûdaki evinin anahtarını aldı. Sunayın SSCB gezisinin Bakû durağında, Türk kafilesinden gizlice ayrılıp bir taksiye bindi ve Sertelin verdiği adrese gitti. \n

\n

Epeyce heyecanlı bir yolculuktu, büyük risk alıyordu. Peşine polis takılır korkusuyla ter dökerek menzile vardı. Sertelin evinden, belgelerini ve paltosunu aldı. Belgeler arasında Nâzım Hikmetin hiç yayımlanmamış fotoğrafları, yıkanmamış filmler bile vardı!\n

\n

*** \n

\n

İstanbula dönüşte, anıları Hürriyette yayımlanacak ya, bütün belgeleri Erol Simaviye teslim etti, Gökşin. Hürriyetin eski sahibi Erol Simavi, Gökşin Sipahioğlunun gözü önünde özel kasasına yerleştirdi belgeleri. Gökşin Sipahioğlu, yanına yalnızca paltoyu alarak Parise döndü. Zekeriya Sertel, artık üşümüyordu. Birlikte oturup Sertelin Türkiyeye dönünce yazacağı anıların sinopsisini hazırladılar. Ve Zekeriya Sertel, Türkiyeye doğru yola çıktı. \n

\n

İşte o gün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinin belki de en büyük hatasını yaptı. Sertel, havaalanından geri çevrildi. Gökşin Sipahioğlu, bir Dışişleri görevlisine, MİTin başında KGB mi var?diye bağırdığını anımsıyor. Ancak Türkiye, 77 yaşında doğduğu topraklarda ölmeye gelen Serteli geri çevirmekle kalmadı. Hürriyette anılarını yayımlamasına da izin vermedi. \n

\n

***\n

\n

Zekeriya Sertelin Türkiyeye dönmesine ancak 1977 yılında izin verildi. Milliyet gazetesinde yayımlanan Nâzım Hikmetin Son Yıllarıdizisinin açtığı tartışmalar yüzünden, yurdunu yeniden terk etmek zorunda kaldı. Anılarını asla yazamadı ve yayımlayamadı. \n

\n

Gökşin Sipahioğluna göre, Eğer 1969 Türkiyesinin solcuları, Zekeriya Sertelin SSCB anılarını okuyabilselerdi, ne Türkiyede ezilecek sol, ne de darbelere gerek kalacaktı belki de...\n

\n

Gökşinin en büyük arzusu, Zekeriya Sertelin cenazesinin bir gün Türkiyeye götürülüp gömülmesi. Çünkü dostu, Türkiyede ölmek istiyorumdemişti. \n

\n

Zekeriya Sertel, 1980 yılında Pariste öldü ve mezarının yerini yalnızca kızı ile Gökşin Sipahioğlu biliyor. Ama Gökşin, en son Erol Simavinin kasasında gördüğü Sertele ait belgelerin akıbetini bilmiyor. Acaba paltosu ne oldu?\n

\n

\n\n\n

‘G’ NOKTASI

\n\n\n

Gökşin Sipahioğlu, benim özel ve güzel bir dostumdur. Onun evrensel çapta başarısı, yürekli ve vicdanlı insanlığını anlatan çok yazı yazdım. Yaşarken bu yazıları okumuş olması, mutluluğumdur. Türkiyenin devlet olarak pek değerini bilmediği evrensel çapta bir Türk büyüğünü daha, basın tarihinin belki de sonuncusoylusunu yitirdik. Onun vicdanını, en özgün biçimde, 2004 yılında yazıp yayımladığım yandaki anısıyla anlatabileceğimi düşündüm. Sanırım Gökşin, mezarı bile bilinmeyen Zekeriya Sertel ile ışıklı bir yerlerde tekrar buluşmuş, bıraktığı yerden başlamıştır röportajına…\n

\n

Uğurlar olsun Büyük Türk, uğurlar olsun, cesur ve yalnız sipahi. Seni kalbime gömüyorum. \n

\n

\n\n\n

Ölülerin asıl \n

\n

mezarı, canlıların \n

\n

yüreğidir.\n

\n

\n

\n

JEAN COCTEAU\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları