Meriç Velidedeoğlu

‘Yerli yersiz’

02 Ekim 2015 Cuma

Sanırım yazının içeriği daha başlığından belli oluyor; gerçekten de öyle; çünkü laik “TC Devleti”nin “İmam Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan”nın -bir bakıma partisi “AKP”ninapaçık “seçim propagandası” niteliğindeki bir konuşmasında dile getirdiği “550 milletvekili”nin “yerli” olmasını istemesiyle ilgili.
“Yerli” sıfatını, seçilecek milletvekillerinin niteliğini belirlemede kullanmasının, kamuoyu gündeminin ilk sıralarında yer alacağını kuşkusuz biliyordu; dahası bunu amaçladığı bile söylenebilir.
Dolaysiyle bu konuşmanın, “yerli yerinde” ya da “yerli yersiz” olup olmadığına değinmeden önce, bu “yerli” sözcüğüne şöyle bir baksak diyorum. Sözlüklerde genel olarak “yerli” sıfatının, “belli bir bölgede yetişen” örneğin: “Yerli sebze” veya “bir ülkede yapılan, bir ülkenin kendine özgü niteliklerini taşıyan”, “yerli mallar” için kullanılmasının yanı sıra, “oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış” bir “kimse”yi nitelemek için de kullanıldığı belirtilir. “Erdoğan” işte bu son anlamında, “milli” sıfatıyla birlikte kullandı “yerli ve milli” diyerek.
“Yerli”nin olumsuzu ile birlikte oluşturduğu “yerli yersiz” ikilisine değinmek gerekirse, bunun en güzel örneğini de yine “Erdoğan” verdi bu konuşmasıyla.
Çünkü “yerli yersiz”in, sözlüklerde, “uygun zaman olup olmadığı düşünülmeden” veya “düşünüp tartmadan” ya da “uluorta” boylamında yapılanları içerdiği belirtilir ki, bu nitelemelerin de en çok “konuşma”da ortaya çıktığı bilinir, kabul edilir.
Bu açıdan bakıldığında da “Erdoğan”ın yalnızca bu konuşmasında değil, öteki konuşmalarında da bu “yerli yersiz” ikilisinin içerdiği anlamları, ya “teker teker” ya da “toplu” olarak görmek, duymak hep olası değil mi?
Hadi eskileri bırakalım, yenisine “Ağustos” ayındakine bakalım; “Siirt”teki “PKK” saldırısında “şehit” olan “Uzman Çavuş Hakan Aktürk”ün ailesini telefonla aramış, katlanması çok zor bir “acı” içinde olan “şehit”in kız kardeşi telefonda bir ara “Erdoğan”a, “Senin Bilal’in de böyle bayrağa sarılı gelirse bizi anlarsın” deyince, “Erdoğan”; “Senin ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi!” yanıtını verivermiş...
Bu yanıtta, “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü!” haykırışının veya “Cibiliyetsiz alçak!” deyişinin, insanı “utanç” içinde bırakan “yerli yersiz”liği kat kat aşan bir “iç parçalanış”ı duyumsamamak olanaksız.
Dış ülkelerde ya da bunların ülkemizdeki temsilcileriyle yaptığı konuşmalarındaki, görüşmelerindeki bu “yerli yersiz”liği, tüm dünya duyuyor, görüyor; güzelce de kullanıyorlar...
Şimdi burada da, sık sık yaptığımız gibi yine bir ayraç açıp, bu “yerli” niteminin “Erdoğan”ın kullandığı bağlamda kullanılmasının tarihsel bir örneğini anımsayalım.
“93 yıl” önce, “Büyük Millet Meclisi”nin “2 Aralık 1922” günkü oturumun gündeminde “Seçim Yasası”nın değiştirilmesiyle ilgili bir önerge vardır; önergeye şöyle bir bakarsak, milletvekili seçilebilmek için, “Türkiye’nin o günkü sınırları içindeki yerler halkından”, “yerli halk”tan olmak koşulu hemen göze çarpar ki bu da önergenin, “Selanik” doğumlu “Atatürk”ün milletvekili olmasını önlemek için verildiğini ortaya koyar.
Büyük “Söylev”inde (Nutuk), Atatürk bu “yerli” koşulunu, “Doğum yerim bugünkü ulusal sınırlarımızın dışında kalmış bulunuyor; ama bu benim suçum değil” diye yanıt verir; bunun nedenini de, “Düşmanların başarılarının biraz olsun önlenemeyişinden ileri gelmiştir!” diyerek açıklar.
Ne ki, olan biteni öğrenen “halk”, “Meclis’”i, önergeyi veren üç milletvekili”ni kınayan telgraf yağmuruna tutar; bu kınamada bugün “Erdoğan”ın memleketi olduğu için “kutsal topraklar” olarak ilan edilen “Rize”nin halkı, “Rizeli”ler başı çekip “Atatürk”ün yanında yer alırlar...
Öyle ki, bu önergeci “üçlü”yü destekleyen “Rize Milletvekili Osman Efendi”yi hainlikle suçlayıp, kendilerini temsil etme hakkı '6Flmadığını bildirirler... Atatürk, “Rize halkı”nın böyle bir telgrafını “Meclis”te okur...
“Erdoğan”ın söyleminin anlamsızlığını, “Erdal Atabek”, “Cumhuriyet”teki doyurucu yazısında enine boyuna inceledi. (28.9.2015)
Bu konuda sorusu olanlara öneririm, kuşkusuz okumayanlara da...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları