Meriç Velidedeoğlu

Yeniden ‘Mahalle Mektepleri’ mi?

15 Şubat 2019 Cuma

Osmanlı Sultanı İkinci Mahmut da (1808-1839), günümüzünki gibi, yeni bir “rejim”in uygulayıcısıydı.
Osmanlı Devleti’nin, 19. yy’daki eğitim ve öğretim bağlamında, ilk adımı oluşturan “Mahalle Mektepleri” de, bu Sultan’ın ürünüydü. (1824)
“4-6” yaşındaki çocuklara İslam dini, şartları, Kuran okuma, namaz kılma öğretilirdi, mahallelerdeki bu mekteplerde.
Kimi etkinlikler de yapılırdı; örneğin, Kuran’ı baştan sona okuyup bitiren, yani “Hatm” indiren çocuklar için törenler düzenir, ödüller verilirdi. Bu kutlamalar, zaman zaman okul dışına da taşınır, “Hatm” indiren çocuk önde, tüm öğrenciler arkasında, mahalle içinde dolaşılırdı.
Ne var ki, Mahalle Mektepleri’nde “Çocuk İmamlar” yetiştirilip, yine çocuklardan oluşturulan “Çocuk Cemaatler”e, bu “Çocuk İmam”ların namaz kıldırmasından söz edilmez, edilemezdi.
Demek bu maskaralık, henüz daha düşünülememişti...
Günümüze nasipmiş (!)... “Çocuk Cemaat’, ‘Çocuk İmam’ Projesi” başlatılmış, Diyarbakır’ın, “Yenişehir İlçesi Müftülüğü”nce...
Oysa, Diyanet’in bildirdiği gibi, “İmamlık yapacak kişinin, en başta-‘ergen biri’ olması gerekmez mi?”
İnsan ister istemez, Erdoğan’ın, “Din güncelleşmeli!” deyişini anımsıyor... Demek böyle de olacak...
Cumhuriyet’te bu “Çocuk İmamlar” haberini veren Ozap Çepni’nin, iktidarın “eğitim politikası”nın ne denli içinden çıkılmaz bir karmaşa haline geldiğini ortaya koyan yazısı, insana “bu kadar da olmaz!” dedirtiyor...
Ayrıca, “Kuran Kursları”nın -özellikle küçük kız çocuklarına özgü-“Mahalle Mektepleri”ni aratmayan tutumu, eğitimin yine “iki türlü” olmasına doğru bir gidişin habercisi gibi de geliyor insana...
Çünkü, “Meşrutiyet” döneminin, “İstanbul Mebusan Meclisi”nde, ilkokullarda yalnızca “din eğitimi” yapılması istenmişti, kimi mebuslarca. Bilmem ki anımsanır mı, “2010” yılında, “TBMM”ye de böyle bir önerinin getirilmesi...
“Temel liselerin, bu yıl sonunda kapatılmasının kesinleşmesinin ardından, ‘215 bin’ öğrencinin, ‘25 bin’ öğretmenin geleceği, soru işaretleriyle dolu...” diyor haberinde.
Ayrıca, Eğitim Sen Genel Başkanı F. A. Aydoğan’ın da: “Çeyrek milyon öğrenci ve özel öğretim kurumlarında, güvencesiz düşük ücretle çalışmaya mahkûm edilerek çalıştırılan binlerce öğretmenin geleceği de, özel okul sahiplerine mi teslim edilecek?” sorusu da yer alıyor haberde.
Yine ayrıca, “ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarıyla ekonomik durumu iyi olanların sahip oldukları arasındaki eğitim alanında var olan eşitsizlikleri daha da artıracağı”nın altı çizildi haberde.
Ve, eğitimini tamamlayan, kurslara gidip, sınavlarda başarılı olduğu halde atanamayan, işsiz kalan gençlerin durumu, hele yıllardır beklediği halde, son atamalarda da eli boş dönen öğretmen H. Mustafa Bozkurt’un, “Köpeklerime iyi bakın!” notu bırakarak yaşamına son vermesi karşısında, yönetimin artık “beklenen yanıtları” olmalı.
Hele işsiz genç bir annenin, bir kamu kurumunda görevlendirmek üzere işçi alımına başvurup, yapılan “kura çekimi”nde adı çıkmayınca, çekimi yapan görevlilere,
“Açım aç, çocuklar doymuyor! Ekmek istiyorum versenize!” diye seslenmesini, insanın unutmasının olanağı yok...
Evet, yönetimin artık, kesinlikle “beklenen yanıtları” olmalı...
Kuşkusuz, insanı acı acı güldüren, “domates”, “patates” sorununu çözme uğraşısından başını alabilirse...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları