Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yeni Bir ‘Enkazcı’
15 Temmuz’da Meclis’in bombalanmasıyla yıkıntıya dönüşen bölümün enkazının, kaldırılıp kaldırılmaması bir sorun oldu; bu “enkaz”, ülkeye gelene gidene gösteriliyor, yaygın söylemle bir “show” bağlamında sunuluyor; artık iyice maskaralaşan bu “show”a muhalefet karşı çıkıyor.
Ne var ki, iktidar direniyor; bu “enkaz gösterisi”ni izlemek zorunda kalanların, “vah, vah!”, “aaa!” dermiş gibi bir görünüm vermekte ne denli zorlandıklarını “TV”lerde gördükçe insan -ister istemez- “90 yıllık” enkazı kaldıran “Emine Hanım”ı anımsıyor; bu sorunun çözümü için iktidar neden bu “Hanım”a başvurmuyor ki? Hiç olmazsa “enkaz” sorununun çözümünde böyle bir “liyakat”ı değerlendirseler iyi olmaz mı?
Ne var ki değerli dostlar, bu “önerimi(!)” değerlendiren iktidar, devlette boşalan kadrolara alınacaklarda da “liyakat” aramayı düşünmüş; ilk olarak “içki içmek” ya da “içmemek”, “liyakat”la ilişkilendirilmiş; Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, başvurular için, “liyakatı olanlar, içki içen de içmeyen de gelsin!” diye çağrı yapmış. (Cumhuriyet, 15.8.2016)
Ayrıca bu “içki özgürlüğü”nün, devlet kadrolarının “FETÖ’ taraftarlarınca işgaline engel olacağını” dolaysiyle “FETÖ’ye ihtiyaç duyulmayacağını” da bu çağrıya eklemiş Bakan N. Kurtulmuş...
Böylece “liyakat”ı, “içki”ye indirgeyen Bakan’ın, “FETÖ”ye karşı savaşım için ortaya sürdüğü bir önerisi daha var, “Medreseleri yeniden inşa edelim!” diyor...
İnsan şaşırıyor; bu ne doymazlık? Ülkemizi bir “örümcek ağı” gibi sarmış, tüm “orta eğitimi”i ele geçirmiş yüzlerce “İmam Hatip Okulu” yetmiyor; ayrıca “Medrese” oluşturulmasını, yeniden açılmasını istiyor...
Dolaysiyle, “cumhuriyet rejimi”nin “laik” nitemini -daha doğrusu- “laik yapısı”nı sağlayan “üç yasa”yı içeren, “3 Mart 1924” tarihli “Devrim Yasası”nı “hiç”e sayıp yadsıyor.
“Laik, çağdaş bir hukuk devleti” olduğu anayasasında yazılı olan “TC Devleti”nin oluşumunu sağlayan yasalardan birinin, “TC Hükümeti”nin bir bakanınca yadsınması, kesinlikle kabul edilemez.
Bilindiği gibi, toplumsal yaşamın, günlük yaşamın -1400 yıllık dinsel çıkışlı yasalara bağlı- “şeriat” yönetiminden bütünüyle çıkıp, “laik toplumsal düzen”e geçebilmek için, “ilkin” yapılması gerekenin -üç yasadan oluşan- “3 Mart 1924”ün “Devrim Yasası”nın kabul edilmesi “yadsınamaz” bir gerçektir.
Kurtulmuş’un dile getirdiği “medrese” konusu, üç yasadan biri olan “Tevhid-i Tedrisat” (Eğitimin Birleştirilmesi) Kanunu”nun, “Medreseler kapatılacaktır” diyen maddesinde yer alır; yasanın gerekçesinde de “Medreselerin verdiği eğitimle, çağın gereği bilimsel eğitim, bir ülkede iki türlü insan yetiştirir ki, bu çok tehlikelidir!” vurgusuyla ortaya konur.
Bakan Kurtulmuş’un “medrese” önerisine -AKP iktidarının, bunun gibi ortaya sürdüğü konularla, uygulamalarla savaşmak zorunda kalan- başta “CHP” olmak üzere, tüm Atatürkçü “STK”lar, kuşkusuz halk olarak, yine de karşı çıkmalıyız; çünkü bu “medrese” isteğini geçiştirirsek, gereken ölçüde karşı koymazsak, dahası bunu sürdürmezsek, “3 Mart 1924 Yasası”nın öteki maddeleri de yavaşça, adım adım yola çıkarılabilir; zaten Kurtulmuş’un “medrese” atılımının, bu yolun açılması için bir başlangıç olduğu gözden kaçmamalıdır!
Öteki iki yasaya gelince, bunlardan biri, halkın güncel yaşamını -Kimisi Kuran çıkışlı değişmezdinsel yasalarla düzenleyen Osmanlı’nın “Şeriyye (Şeriat) ve Evkaf (Vakıflar) Vekâleti’nin kaldırılmasıdır ki, bu görevi artık “TBMM”, “laik” yasalarla düzenleyerek yürütecek; “din” ile ilgili bütün düzenlemeler de kurulacak “Diyanet İşleri Başkanlığı”nca yürütülecektir.
Ve bugün “Şeriat Bakanlığı”nın kaldırılmasından “92” yıl sonra, “Diyanet”in bütçesi kimi bakanlıklarınkini aştığı, haberlerde sık sık yer alır, ayrıca “siyasal” konularda da, sık sık görüş bildiren bir kuruma dönüştüğü de görülmektedir. “3 Mart 1924”ün üçüncü yasası “Hilafet’in İlgası”dır (Kaldırılması); bu yasanın kabulü Meclis’te konuşulurken, İslam dünyasında çok tanınan bir “din” bilgini olan Adalet Bakanı Seyyit Bey: “Başımızda ‘heyula’ gibi bir ‘halife’ bulundurmanın ne anlamı vardır” sorusuyla da bu “makam” tarihe karışır...
Bilmem ki, anımsatmaya gerek var mı, bir ara Erdoğan’ın “Halife” düşleri kurduğunu...
Demek ki, l Medreselerin Kaldırılması,l Şeriat Bakanlığı’na Son Verilmesi, l Halife Saltanatı’nın Bitirilmesi’nden oluşan, “3 Mart 1924 Yasası’nın ilki olan “Medrese” konusunu, “Medreseler yeniden inşa edilmelidir!” diyerek devletin bir “Bakanı”nca gündeme oturtulması ve “hükümet” tarafından da bu konuda herhangi bir açıklama gelmemesi, öteki “iki yasanın” da yavaş yavaş konuşulmaya başlanacağının göstergesi mi?
Ne dersiniz?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması