Meriç Velidedeoğlu

Tekme

03 Nisan 2020 Cuma

Değerli dostlar bir süredir “virüs”le oturup, “virüs”le kalkıyoruz; “Virüs”ü konuşuyoruz, Virüs’ü okuyoruz, “TV”de izliyoruz, kuşkusuz dünya ile birlikte.

Dolayısıyla gördük ki, salgının daha ilk adımında, halkın toplu olarak bulunduğu yerler olan “sinagog”lar, “kilise”ler kapatıldı.

Ayrıca, Hıristiyanların önderi “Papa” da ayinini yine Vatikan’ın penceresinden yaptı; her zaman tıka basa dolu alan, önlem dolaysiyle bomboştu.

İslam dünyasının pek çok ülkesinde de gerekenler yapıldı, camiler kapatıldı.

Ülkemizde ise “bize göre” kural uygulandı; camiler, mescitler açık kalacaklar, yalnızca cuma günleri ve kandil gecesi kapanacaklar.

Bilindiği gibi kıyamet koptu, daha ilk hafta, ilk cuma namazı için camiye giden bir kişinin: “Bugün cuma, bu nasıl kural? Kuran’da böyle bir şey yazıyor mu?” haykırışıyla, cami avlusunun kapısına “tekme” atmasının görüntüleri basında yer aldı. (21.3.2020)

Bu resimleri Cumhuriyet’te gördüğümde, altı yıl önce “310 işçi”nin öldüğü “Soma Kömür Ocağı Kazası”nın (13.5.2014) hemen ertesinde, Başbakan Erdoğan’ın Soma’ya gelmesi, eylem yapanları dağıtan korumalarından biri, yere düşmüş bir gence öyle bir “tekme” savurmuştu ki, o görüntüyü, daha doğrusu o “tekme”yi hiç unutamam.

Dahası, Başbakan Erdoğan’ın bu “kazayı” sakin bir sesle: “Bu, işin fıtratında var!” yani “Olacak böyle şeyler!” değerlendirmesini de insan unutamıyor... Kuşkusuz yerin derinliklerine gömülen “301” emekçimizi de...

Dün böyleydi durum, günümüzde ise kuralların “Saray” için, örneğin Saray’ın camii için geçerli olmadığı da yayımlanan görüntülerle ortaya döküldü.

Saray’ın özel “Millet Camii”nde kılınan cuma namazı görüntüleri, parmak ısırtacak bir “gösteri” düzeniyle yapılıp topluma sunuldu.

Değerli dostlar, yine araya girip, gazetemiz yazarlarından Enver Aysever’in geçen haftaki TV programına katılan değerli ilahiyatçımız Cemil Kılıç’ın: “İslamın ilk dönemlerinde kadınların da cuma namazlarına katıldığını, bu durumun Emeviler döneminde engellendiğini bildiren” açıklamasını anımsatayım dedim.

Ayrıca, yeni “İnfaz Paketi”nde “cinsel suçlar”a verilecek cezaların hafifletilmesi karşısında kadınlarımızın “‘Erkek adalet’ değil, ‘gerçek adalet’ istiyoruz!” haykırışlarını da... Bilmem katılır mısınız?

Öte yandan değerli dostlar, Erdoğan’ın, “yedi aylığını koyarak” başlattığı “Devlet’e ‘bağış’ istemi”nin “Devlet” ne denli küçük düşürdüğünü görenler, “Devlet ‘bağış’ istemez, devlet ‘vergi’ alır!” diyorlar, haklı olarak...

Ne var ki, insan ister istemez, bundan böyle “Devlet, ‘Fitre’ ve ‘Zekât’ da kabul ederse” diye düşünmekten kendini alamıyor...

Sıra onlara da gelir mi?

Belki de “Devlet” bu duruma düşmesin diye, ana muhalefet “CHP”, “10 Maddelik Kaynak Önerisi” sundu, ilki şöyle:

- Cumhurbaşkanlığı’nın 13 uçağından 12’si satılsın.

Haklı, yerinden bir öneri değil mi? İnsan üçüncü öneriye de dörtdörtlük bir destek vermekten kendini önleyemiyor.

- Yazlık, kışlık saraylar satılsın.

Satılsın ki, bu “görgüsüzlük” bitsin, hiç olmazsa bu bağlamda... Ve değerli dostlar, yedinciye de bir bakalım, yazıyı noktalamadan önce,

- Saray’ın harcamalarından tasarruf edilsin.

Yerden göğe haklı bir öneri, harcamaların dakikası, “on iki bin lira”ydı, şimdi günlük harcama sanırım “milyon”a ulaşmış...

Erdoğan, “CHP’li belediyelerce oluşturulan dayanışma ve yardım ağlarını engellemek için” uğraşacağına, kendine sunulan bu “kaynak önerileri”ne baksın, çevresiyle birlikte... Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları