Meriç Velidedeoğlu

‘O Savcı’ aralarında mı?

08 Mayıs 2015 Cuma

İstanbul “Emniyeti”nden “cemaatçi” olarak bilinen tutuklu “75” görevli için “tahliye” kararı veren “iki yargıç”ın tutuklanması, gün geçtikçe partisinin (AKP) tek başına iktidar olamayacağını gören “R.T.Erdoğan”a -kısa da olsa- soluk aldırmıştır sanırım.
Ayrıca, yargının aldığı bu kararın, “Erdoğan”ın hedefindeki yargıçlara, savcılara da uygulanmasının yolunu açtığı dile getirilip adları bir bir sayılıyor ve bunun yargı için açıkça bir “tehdit” olduğu da vurgulanıyor, çok haklı ve yerinde olarak.
Ne var ki, adları sayılan savcılar arasında “Ergenekon”un ünlü savcısı yok; bu davanın başlamasından (26.07.2008) birkaç gün önce başbakan “R.T.Erdoğan”ca atanan savcı “Recep Tayyip Erdoğan”ın da adı yer almalıydı (!), üstelik de “Başsavcı” olarak... Bilmem katılır mısınız?
Öte yandan bu yargıçlardan biri olan “Metin Özçelik”, “İmamın Ordusu” adlı kitabı dolaysıyla “Ahmet Şık”a verilen tutuklamanın kaldırılıp, “tutuksuz” yargılanması için başvurduğu “11. Ağır Ceza Mahkemesi”nin “üye”sidir.
Gerek “A. Şık”, gerekse kitabını yazarken bağlantılı olduğu ileri sürülen “Odatv” görevlileri ve yazarlarıyla birlikte “örgüt” üyeliğinden beş aydır tutukludur, “tahliye” isteklerinin kabul edilmemesi üzerine bu mahkemeye itiraz dilekçelerini verirler; istekleri iki “üye” yargıç “Metin Özçelik” ve “Birol Bilen” tarafından kabul edilmez.
Mahkemenin Başkanı Şeref Akçay ise: “O güne dek ‘PKK’ gibi örgütlerle ilgili kitaplar için açılan davalarda, yalnızca ‘örgüt propagandası’ ve terör örgütlerine ‘hedef’ gösterme suçlamaları yer almıştır; bugüne kadar kitabın yazarı hakkında ‘örgüt üyesi’ olduğu gerekçesiyle verilmiş bir karar yoktur!” (18.8.2011) diyerek karşı görüşünü bildirirse de, suçun kabulü bunun bütün “kumpas davaları” için geçerli olmasını kuvvetlendirir.
Ayrıca bu “örgüt” suçlaması, “darbe” suçuyla birlikte “yargıç” ve “savcı”lar hakkında da “geçerli”dir, ama bugüne dek -sanırım- hep “savcı”lar bu suçla yargılanmıştı; örneğin “R.T. Erdoğan”ın -neredeyse ailesine dek uzanabilecek olan- “yolsuzluk” olayı “Deniz Feneri” soruşturmasını yürüten “üç savcı” önce görevden alında daha sonra da “Silivri”de Ergenekon’un “240.” duruşması yapılırken aynı saatlerde “Ankara”da da bu “üç savcı” yargılanıyordu (15.10.2012). Kısacası, “Yargıç Metin Özçelik” yıllar önce, “örgüt” üyesi olduğu gerekçesiyle “A. Şık”ı -henüz basılmamış kitabı üzerinden- suçlu bulup, tutukluluğunun sürmesini isterken, bugün kendisi de aynı “suç”tan tutuklu.
“2010” yılının Şubat ayında, sabaha karşı “TSK”nın, “orgeneral”e, “oramirel”e varan tüm rütbelerdeki komutanlarının evlerinden alınıp “darbeci”, kimisinin de hem “darbeci” hem “örgüt” üyesi olarak suçlanarak yıllarca süren tutukluluktan sonra “beraat” etmeleri, “yargının iki ayağı”nı oluşturan -kimi- “yargıç” ve “savcı”ların durumlarını ortaya koyuyor...
Bu tür “yargıç” ve “savcı”ların, dahası onların “hukuk”u, “guguk”tan da beter eden bu tutumlarına “seyirci” kalan “yönetim”in ve kendi kurumlarındaki (TSK) “tezgâhçı”ların yargı önüne çıkarılması için, “Balyoz” mağdurları yaptıkları “eylem”i sürdürüyorlar, “sonuç” alıncaya dek de “sürdüreceğiz” diyorlar.
Ülkemizin birçok kentinde, ilçesinde olduğu gibi, her cumartesi günü “İstanbul- Beşiktaş”ta da -yasalar çerçevesinde- yapılan eylemde konuşan komutanların ve destekçilerinin dile getirdikleri sorunlar, gerek “yargı”, gerekse komutanların kendi kurumları “TSK” ile ilgili söylemleri “dikkate” alınmalıdır.
Geçen haftaki eylemde konuşan Balyoz mağduru (E) Dz. Kur. Alb. Bora Serdar, çok haklı olarak şöyle dedi: “Kumpas davalarına bakan ‘savcı’ ve ‘hâkimler’in yanı sıra, ‘Yargıtay’da bu hukuksuzluğa onay veren hâkimlerin, ‘soruşturma’ sürecinde görev alan ‘savcı’ ve ‘Emniyet’, bilirkişi raporları ile kumpasları ‘besleyen’lerin, bilerek ‘destek’ verenlerin ve bu süreçte ‘aldatıldıklarını itiraf edenler’in ‘de’ açılacak ‘soruşturma’ dosyasına ‘isimlerinin’ yazılması gerekmektedir!”
Bu söyleme katılmama olanağı var mı?
Değerli dostlar, yarın yine çoğalarak “Beşiktaş”ta eylemimizi sürdürelim!
Ayrıca, “Ergenekon, Balyoz Davaları”Silivri duruşmalarında yıllarca izleyen, “Sessiz Çığlık” eylemine sürekli katılan, “Atatürkçülüğünden” hiç ödün vermeyen, sözü söz olan ve hafta başında sonsuzluğa uğurladığımız can dostumuz sevgili “H. Lamia Aldan Altunel”i de anarak yolcu ettiğimiz öteki canlarımızla olduğu gibi her cumartesi birlikte olalım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları