Meriç Velidedeoğlu

İmamın ‘cumartesi hutbesi’...

10 Haziran 2016 Cuma

Başlıktaki “imam” herhangi bir imam değil; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin “Cumhurbaşkanı”. Eğitimini “imam” yetiştiren okullarda yaptığından “dört dörlük” bir “imam”dır; “hutbe” gününün cumartesi olmadığını bilir. Bilmesine bilir de, “laik” T.C. Devleti’nin başında olduğundan bu kadarcık bir “reform” yapıverdi(!) Zaten önemli olan da “içerik”.
Gerçekten içerik de dört dörtlük; tam bir “Ulülemr”e, “Ulülazm”e yakışır boyutta; dahası -daha geniş tutup- bir Halife”ye yakışır boyutta denebilir...
Bilirsiniz değerli dostlar, bu orunların (mevkilerin) daha cafcaflı olanları da yazılıp söyleniyor kendisi için; ne var ki bunların son sınırı “Halife” olmaya gelir dayanırdı çoğunlukla.
Evet öyleydi, ta ki geçen “cumartesi” günü“Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi”nin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmaya dek...
Bu konuşmasından söz etmeden önce kendisinin o ünlü “isteğinin” altını çizelim; “yıllar yılı”, yıllarca kadınlara, “En az ‘üç çocuk’ yapın!” çağrısı yapıyordu açık seçik; temel söylemi, temel isteğiydi “üç çocuk”, değişmez sloganıydı “üç çocuk”.
“4 Haziran Cumartesi” günü genç ilahiyatçılara, yine bu çağrısını yineleyip, bu “isteği” ile ilgili inanılmaz bir açıklama yaptı: “Ben istemiyorum, Rabbim öyle istiyor!” diyerek...
Gerçekten “inanılmaz”, inanılması olanaksız bir açıklama; dahası “tehlikeli” de.
Değerli dostlar, bu “tehlike”nin boyutunu tartışmadan önce, kendisini dinleyen ilahiyatçıların tutumuna değinelim diyorum.
Türkiye’nin dört bir yanına dağılıp görev yapacak eğitimde de görevlendirilecek- bu genç din adamlarımız, “İslam”ın tüm kurallarını, ayrıntılarını, başta temel kitap “Kuran”ın bütün ayetlerini sözcüğü sözcüğüne, “sözel” anlamlarıyla, türlü yorumlarıyla inceden inceye öğrenmişlerdir; bu ayetlerde “üç çocuk yapın!” hükmünün bulunmadığını kuşkusuz en iyi bilenlerdir.
Ayrıca ne “hadisler”de, ne de “İcma” ve “Kıyas” gibi İslamsal yöntemlerle oluşturulup, yerleşmiş hükümlerde de, kurallarda da “Allah”ın ‘üç çocuk’ isteği”nin olmadığını, yer almadığını iyi bilirler.
Bu durumda kendilerine böyle bir açıklamayı yapana, söyleminin “dayanağı”nın ne olduğunu sormaları gerekmez miydi? Ne dersiniz?
“Cumhurbaşkanı”nın “4 Haziran” günkü konuşmasıyla ortaya koyduğu, ne ki, “1400” yıllık “İslam”ın hiçbir kaynağında rastlanmadığı -daha doğrusu- bulunmadığı dile getirilen bu “Allah isteği”ne, “Diyanet İşleri Başkanlığı” (DİB) belki bize bir açıklama yapar; yapması gerekir.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı’nın yıllar boyu dilinden hiç düşürmediği; bu “üç çocuk istediği”ni, bugün “Allah’ın isteği” olarak ortaya sürüp, açıkça “Allah’ın İsteği” ile “İsteklerini” “eşitlemesi”, ondaki “narsizm”in ulaştığı sınırı göstermesi bakımından çok dikkat çekici. Belki daha doğru bir yaklaşımla dile getirirsek “tehlikeli”...
Dolaysiyle “Cumhurbaşkanı”nın, ülkemiz için gerçekten tehlikeli olan bu gibi sularda yüzüşünü, artık “iktidar”ın da görüp değerlendirmesi kaçınılmazdır.
Bir bakıma, tarihi bir sorumluluktur...
Ayrıca, bu “Cumartesi Hutbesi”yle ortaya saldığı “üç çocuk isteğini” kutsallaştırması, ertesi gün yapacağı o saldırgan “Pazar Hutbesi”ne bir “ön” hazırlıktı; çünkü “Pazar Hutbesi”nde, “çocuğu olmayan” -özellikle de çalıştığı için “çocuk yapmayan” ya da “erteleyen” annelere, “yarım insansınız” haykırışına; bir ara kendinden geçip, “insan değilsiniz!” diyebilen -bir bakıma insanlıktan uzak- saldırısına “dayanak” olarak kullandığını açıkça ortaya koymuştur.
Bizleri bu denli aşağılayan bir “kişi”yle savaşımı, “soluk alıp vermek” denli “yaşamsal” olduğunun bilinciyle hiç aralık vermeden sürdürmeliyiz... Bilmem katılır mısınız?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları