Meriç Velidedeoğlu

İlhan Selçuk ‘90’ yaşında!

26 Haziran 2015 Cuma

Bu yılın mart ayında “İlhan Selçuk”, “90” yaşına bastı; geçen hafta “21 Haziran” günü de aramızdan bedensel ayrılışının “5.” yılıydı.
Toplumların yaşamına türlü bağlamlarda olumlu katkıları olmuş kişilerin ilerlemiş yaşlarının -genelde- “sıfır”la bitenlerin yıldönümlerinde anılması pek çok ülkede iyice yerleşmiş ve özenle sürdürülen bir gelenek olduğu bilinir; kuşkusuz yaşıyor olmasalar da.
Özellikle de “bilim”, “sanat” alanlarındaki kutlamaların, anmaların daha yaygın olduğu da söylenebilir; çoğunlukla bu etkinlikler “basın” yoluyla gerçekleşiyor.
Kuşkusuz başka tür etkinlikler de yapılıyor; bu ustaların yapıtları -özelliğine göre- öne çıkarılıp sergileniyor; varsa kitapları yeniden basılıp genç kuşaklara tanıtma fırsatı yaratılıyor.
Beş yıldır “Turhan-İlhan Selçuk Kardeşler”, Hacıbektaş’ta birlikte anılıyorlar, sevenleriyle buluşuyorlar; bu yıl da öyle oldu; o günkü “Cumhuriyet”te, “Turhan Selçuk” için “Prof. Dr. Saim Tekcan”ın: “...tiplediği kahramanları olağanüstü bir desen çizimiyle ölümsüzleştirmiştir (...) Bu tipler dışında, Türk sanatında hiçbir sanatçıda görmediğimiz deforme nü çizimleri olağanüstü etkileyici ve sanatçılarda hayranlık uyandıracak güzelliktedir” değerlendirmesini okurken, Turhan Selçuk’u “90.” yaşını (2012) fırsat bilip, ustamıza uygun bir boyutta anmalıydık diye düşünmekten insan kendisini alamıyor.
Biliyorum değerli dostlar; çoğunuzun “bırakın uygun boyutu” diye başlayan soruyu dile getirdiğinizi... Çok haklı olduğunuzu da... Ayrıca, “21 Haziran”ın Cumhuriyet’inde -yalnızca- “Emre Kongar Hoca”mızın, “İlhan Selçuk”u, ondan kendisine gelen bir mektupla anarak, Selçuk’un başka bir yanını okurlarına sunmasından ne denli duygulandığınızı da... Bu anmada Emre Hoca’nın “tek” olmasından nasıl etkilendiğinizi de... Hafta içindeki eylemlerde, direnişlerde, yürüyüşlerde de çoğu kez bir arada olduğumuza göre.
Burada yine bir ayraç açıp İlhan Selçuk’un, Emre Kongar Hoca’nın değindiği yönüne -candan dostluğunun, bağlılığının derinliğine- tanıklığımdan, izninizle söz etmek isterim.
Hocası “Hıfzı Veldet”in yaşamının son yıllarındaki sağlık sorunları nedeniyle sık sık hastanede “bakım” yapılması gerekirdi; hastaneye gelip ayrılan odaya çıktığımızda, İlhan Selçuk’u bizi bekler bulurduk; bu karşılamayı -İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndedört yıl boyunca seçkin bir öğrencisi olduğu Hocası Velidedeoğlu’nun aramızdan ayrılışına dek -eksiksiz- sürdürdü... Bunu nasıl yapardı, nasıl gerçekleştirirdi hep şaşardım; hâlâ da şaşarım.
Ayracı kapatıp konumuza dönersek, Hacıbektaş’taki anma töreninde, Turhan Selçuk’un kızı, gazetemizin yazarı Aslı Selçuk: “...sorgulandılar, hapis yattılar, işkence gördüler; en acımasız koşullarda bile ‘ödün’ vermediler!” dediğinde bir “aydın”ın en önemli özelliğinden olan “tutarlı” olmayı da vurgulamış oluyordu.
Çok yerinde bir vurgulama kuşkusuz; hep dile getirildiği gibi “tutarlılık” ancak “akla” dayanan, güvenen bir “dünya görüşü”ne varmakla gerçekleşebilir.
“Aklın kullanılması” ortaya çıkınca, “dogmalar”a da karşı gelinir ki, “aydınlanmacı”nın görüşü de böyledir.
İlhan Selçuk, “aydınlanma”nın bu “akılcı” yolunun, insanın “emeğinin” bilincine varmasını sağladığını, “aydınlanma”nın yeşermesi için gereken iklimi yaratan “Atatürkçülük” ile birlikte, Cumhuriyet’teki “Pencere”sinden topluma, “Anadolu” halkına seslenip anlattı, anlattı...
Yarım yüzyıl boyunca...
Tam bir aydın tutarlılığı ile...
Kendisine, “Anadolu Aydınlanmacısı” sanının (unvanının) verilmesi bundandır.
Dolaysiyle “90.” yaşını, ona yaraşacak içerikte, boyutta kutlanılmasını hak etmiyor mu? Ne dersiniz?
Yarın yine Beşiktaş’ta olalım!

***

Bizlere imrenilecek bir “yaşam yolculuğu” örneği bırakarak yeni bir boyutta yolculuğa çıkan “Cüneyt Arcayürek” ustamızı hep özleyeceğiz.
Yolculuğu ışıklar içinde sürsün!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları