Meriç Velidedeoğlu

‘İki Cumhuriyet lütfen!’

05 Ekim 2018 Cuma

Geçen hafta sonu, karşıya Beşiktaş’a geçmek için, Kadıköy vapur iskelesine giden kısa yolda yürürken, gazete satan kulübe önündeki genç bir kadından duydum bu isteği: “İki Cumhuriyet lütfen!”
Kendisini izleyip vapurda karşısına oturarak, ben de Cumhuriyet’i açar okurum diye düşündüm; ama ne yazık ki, iskelede bekleyen kalabalığın arasında kaybettim.
Hep yaptığım gibi, vapurun girişindeki salona girip, ilk boş yere oturdum, Cumhuriyet’i açıp okumaya başladım.
ABD’de olan Erdoğan, Reuters Ajansı’na verdiği röportajda, bir ara konu rahip A. Brunson ile ilgili dava sürecine gelince şu yanıtı vermiş: “Biz hukukta ‘kuvvetler ayrılığı’nı kabul ediyorsak, ‘yargının bağımsızlığı’nı dünyanın her yerinde savunuyorsak (!) o zaman yargının bu noktadaki kararlarına saygı duymamız lazım!..” (26.9.2018)
Kuşkusuz pek haklı (!)... Ne ki “Kuvvetler Ayrılığı” kuralını dile getirdiğinizde, “Anayasa Mahkemesi”, “Meclis”; “Yargıtay”, mahkemelerce verilen kararları; “Danıştay” da yönetimsel (idari) uyuşmazlıkları; “Sayıştay” ise, devletin gelir ve giderlerinin denetimini yapan organlar olarak, Anayasa’da yer aldığını da, ortaya koymuş olursunuz.
Dolaysiyle Erdoğan’ın, “Sayıştay”ı atlayarak, bu kurumun görevini yabancı bir şirkete, Amerikan’ın “Mc Kinsey” adlı şirketine vermesi, açıkça Anayasa’yı “kale almamak”, “hiçlemek” olmuyor mu?
Bir ara, Anayasa Mahkemesi’ni tanımadığını ilan etmişti (28.2.2016). Kısacası bu konuda deneyimli(!)...
Ayrıca, bu “Kuvvetler Ayrılığı” ya da “ayrımı”ndan söz edildiğinde, “1961 Anayasası” da anılmış oluyor; “Hukuk Devleti” kuralı, ilk kez bu Anayasa’da yer almıştı.
Yine ayrıca, “Devletin en yüksek makamını işgal edecek kişinin, göreve başlarken, ‘Hukuk Devleti’ ilkesi ve ‘tarafsızlık’ üzerine ant içmek (yemin) zorunda olma” kuralı da, “1961 Anayasası” ile başlar.
Bu Anayasa’yı, dönemin “Kurucu Meclis”inde uzun tartışmalardan sonra kabul edilen kurallar çerçevesinde kaleme alan
H.V. Velidedeoğlu, bu “tarafsızlık” ilkesinin, Anayasa’da yer almasının önemine vurgu yapmıştır hep.
Anımsanması gereken bir yenilik de, kişinin “sosyal ve ekonomik” haklarının saptanıp yerine getirilmesini sağlayan ve “grev” hakkını tanıyan “Sosyal Devlet”de ilk kez “1961 Anayasası”nda yer almasıdır.
Emeğin, emekçinin, işçinin, sendikaların sorunlarını, çözümlerini içeren konuları, bunların ülkemiz dışındaki durumunu ayrıca “sol”un bu konulardaki tutumunu, Cumhuriyet için izleyen, araştıran Şükran Soner’in yazılarını, dizilerini Velidedeoğlu da ilgiyle okumaktadır.
Ve yetmişli yılların sonunda, “Soldaki Güncel Tartışmalar” başlığıyla, Şükran (Ketenci) Soner imzalı bir yazı dizisi, Cumhuriyet’te yayımlanır (25.7.1979).
Velidedeoğlu, yazıyı hemen okumaya başlar, ne ki henüz bir iki satır okur okumaz bu yazının Ş. Soner’in kaleminden çıkmadığını anlar; dayanamaz, telefon eder.
Velidedeoğlu haklıdır. Yazı başkasına aittir, “Talat Turhan”ın yazı dizisinin ilkidir...
Kuşkusuz, süreli basın dünyasında başta gazeteler olmak üzere yazarların adlarıyla ilgili bu gibi yanılmalar, yanlışlıklar az da olsa olagelen, bilinen bir konu.
Burada ilginç olan bu yanılma dolaysiyle beliren, gazetenin yazarları arasındaki tutum, değer veriliş...
Kuşkusuz bunun temelinde, “1923 Devrimi”nin gazetesi olan Cumhuriyet’in yayın ilkeleri ve bu ilkelere bağlı olması da yadsınamaz sanırım...
Yıllar önce bu tutumun, günümüzün bir Cumhuriyet okurunun, “İki Cumhuriyet lütfen!” deyişiyle bir bağlantısı var mıdır?
Ne dersiniz?
Not: Yazının konusuyla ilgili belgeleri bana ulaştıran. “Arşiv” görevlimiz GÜLSEV Toksöz’e yürekten teşekkür ederim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları