Meriç Velidedeoğlu

Golan Tepeleri

29 Mart 2019 Cuma

Yüzyıllar boyunca emperyalizmin başını çeken İngiltere, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, dünyanın türlü ülkelerindeki İsrailoğulları’nı (Yahudileri) toplayıp Kudüs’e yerleştirdikten sonra, dünya emperyalizminin liderliğini “ABD”ye bırakıyordu.
Ayrıca, İngiltere’nin oluşturduğu bu yeni düzenle, ABD’nin Ortadoğu’daki görevi de, bir bakıma, belirlenip ortaya konulmuştu.
Nitekim bu görevin son örneğini de, günümüzün ABD Başkanı Trump gözler önüne serdi, kısaca şöyle:
1967’deki “Arap-İsrail Savaşı” sonunda, İsrail’in işgal edip, 1981 yılında da “ilhak” ettiği, Suriye toprağı olan “Golan Tepeleri Bölgesi” için, “İsrail’in egemenliğini tanıma zamanı geldi!” deyiverdi, tıpkı halkımızın benzer durumları anlatmak için, bir zamanlar çok kullandığı, “Fermanlı Deli Hazretleri”ni anımsatan bir dil, bir tutum ve de görünümle!..
Güney sınır komşularımız olan Suriye, Irak’la birlikte Lübnan, Ürdün, Filistin ve İsrail’in de yer aldığı, Akdeniz, Basra Körfezi ve Kızıldeniz arasında kalan bölgenin, “dinsel tarih” bağlamında apayrı bir özelliği olduğu bilinir.
Bu konuda ilkin, hemen hemen tüm peygamberlerin bu bölgede yetişmiş oldukları belirtilir, ardından da bu topraklarda -Osmanlı Devleti’nin yönetimi dışında- neredeyse üç bin yıldır, “barış”ın bir türlü tutunamadığı dile getirilir.
Ayrıca, bölgeyle ilgili bu iki özellik arasında bir “bağlantı” olduğu görüldüğünden, konunun araştırmacıları bu durumun nedenini anlamak için, kitaplı ve vahiy kaynaklı üç dinin ilki olan Yahudiliğin kutsal kitabı “Tevrat”a bakılmasını önerirler.
Dolaysiyle ilkin, yukarıda sözü edilen ülkelerin yer aldığı bölgenin Tevrat’ta nasıl ortaya konduğuna değinelim: “Sina Yarımadası’yla , Lübnan’dan Fırat’a uzanan, Hititlerin diyarında Kızılırmak büklümüne ulaşan, buradan da Akdeniz’e varan; doğudan da, İsrail’deki Taberiye Gölü’nden Ürdün’deki Şeria Nehri boyunca inerek çerçevelenip” diye belirtilir.
Beş bölümden oluşan bu kutsal kitabın, üç bölümünde adım adım genişletilerek çizilen bu sınırın, Anadolu’yu da kapsadığı görülür ki, bunu 1980’li yılların ortalarında bir İsrail yetkilisi: “Türkiye ‘yaşam hakkı’ sınırlarımızın içindedir!” diyerek belirtmişti...
Öte yanda, Suriye’deki, “Golan Tepeleri”nin de yer aldığı bu bölgenin, “Vadilerinde dereler akar, tepelerinde pınarlar, kaynaklar çıkar; buğday, arpa, asma, incir, nar, zeytinyağı diyarıdır (...) bu diyarın taşları demir, dağları bakırdır” bilgileri de vardır, Tevrat’ın “Tesniye” adlı bölümünde.
“Golan Tepeleri” bölgesinin bu zenginliği, bugün de dile getirildiği gibi, önemlidir İsrailliler için; “su kaynağı”dır, “bereketli tarım toprakları”dır, yakın zamanda bulunan “petrol rezervleri” alanıdır...
“Öyleyse bu topraklar İsrail’in olmalıdır!” diyen ABD Başkanı Trump, bu görüşünü hafta başında, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “ABD” ziyareti sırasında kâğıda döküp imzaladı.
Trump’ın, Kudüs’ü, İsrail başkenti olarak tanıma kararından sonra, Suriye toprağı olan, Golan Tepeleri Bölgesi’ndeki İsrail işgalini tanıması, bölgedeki sıcak durumu yine alevlendirdi...
Değerli dostlar, İsrail’in, “Lübnan”a uyguladığı, “Yanmış Toprak” saldırısıyla, bu ülkenin insanları gibi, topraklarını da öldürdüğünü anımsayan var mı?
Bölgenin Müslümanları bağlamında...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları