Meriç Velidedeoğlu

Gırtlak Gırtlağa mı?

13 Şubat 2015 Cuma

Hiç de yerinde, zamanında bir başlık değil sanırım; ne var ki, “TBMM”nin “Anayasa Komisyonu Başkanı” olan Burhan Kuzu: “Biri çıkıp da ‘Başkanlık sistemi diktatörlük getirir’ dediğinde ‘gırtlaklamak’ istiyorum!” diyorsa...
“Eh, ne de olsa o koca bir Milletvekili, istediğini diyebilir (!)” diyenler olsa da, gırtlaklayacağı yalnız “bir kişi” mi? “Başkanlık, diktatörlük getirir!” diyenler, “bin” değil, “yüz bin” değil, “milyonlar”ca...
Peki, bu milyonlar “kuzu” gibi öylece boyunlarını uzatıp duracaklar mı? Ya onlar da görüşlerinde direnip, “Kuzu”yu gırtlaklamak isterlerse... Toplum “gırtlak gırtlağa” mı gelecek... İstenen bu mu?
Ayrıca, “AKP Milletvekili B. Kuzu”, yılların bir “hukuk” profesörü... Gençlere “hukuk”u, “adalet”i ve bunların nasıl sağlanacağını, nasıl uygulanacağını öğreten bir üniversite hocası...
Bu durumda “gırtlaklamak”, bir uygulama örneği mi oluyor dersiniz?
Böylece “B. Kuzu” gündemdeki tartışmanın “RTE Başkanlık Sistemi” üzerine değil, yalnızca “Başkanlık Sistemi” ile ilgili olduğunu ortaya koymaya çalışıyor.
“R.T. Erdoğan” da -tam gaz-“Başkanlık sistemi”nin ne denli imrenilecek sonuç-lar verdiğini, “ABD”yi örnek göstererek ortaya koyuyor; kuşkusuz ordakinin bir “Clinton Başkanlık Sistemi”, bir “Obama Başkanlık Sistemi” olmadığından söz etmeksizin.
Ne ki “Erdoğan”, ne denli söz etmese de, “ABD”yi örnekler örneklemez, insan bu ülkenin -hiç olmazsa son yılların- başkanlarını, R.T. Erdoğan’la ‘karşılaştırmak’tan pek kaçınamıyor.
Bu başkanların arasında, “tüm gençliği”, bir dinsel tarikatın -“terörist” olarak da damgalanan- liderinin “dizleri dibinde” oturarak yoğrulmuş olanı var mıdır?
“Yürütme” ve “yasama”yı, doğrudan kendine bağlamayı düşünen, isteyen bir “Başkan” olabilir mi “ABD Başkanlık Sistemi”nde?
Hele bu sistemin teme-li olan, “bağımsız” ve çok “güçlü yargı”yı kontrolüne alıp, “yandaş” bir “yargı”ya dönüştürebilir mi “Başkan”?
Yönetimde her düzeydeki yöneticinin-malvarlığıda içinde olan- her konuda “hesap verebilirliği” kuralını, bir “ABD Başkanı” yadsıyabilir mi?
Günümüzde, artık açıkça “4. güç” olarak kabul edilen “basın”ı -muhalefet ediyor diye- sindirebilir mi, susturabilir mi “ABD”nin bir “Başkanı?
Bir “ABD Başkanı”, “ABD Anayasası”“hiç”e sayabilir mi? “Yok”muş gibi davranabilir mi?
Hele bir “Başkan” -üstelik inanılamaz bir rahatlıkla- “halk”a “yalan” söyleyebilir mi?
Bugün dile getirdiğinin, ertesi gün tam “karşıtını” -yine inanılmaz bir rahatlık içinde-“Amerikan” halkının karşısına çıkıp söyleyebilir mi?
Dahası, “sabah” bastıra bastıra “kara”, “kapkara” dediğine, henüz güneş batmadan, bu kez “ak”, “akpak” diyebilir mi?
“ABD Başkanı”, “Amerika Birleşik Devletleri”nin “Kurucu Başkanı” olan “G. Washington”a, saygısızca dil uzatabilir mi?
“Kurucu Başkan”ın, “manevi huzurunda” yapılan saygı duruşunu “Sap gibi duruyorlar!” diyerek -hiç sıkılmadan utanmadan- alaya alabilir mi?
“ABD Başkanı”, kendisinin yanında olmayan, görüşlerini benimsemeyip eleştiren, ülke-sinin aydınlarının, bilim adamlarının, üniversite hocalarının, rektörlerinin, yazarlarının, sanatçılarının yıllarca tutuklanmaları için kurulan “tezgâh”lara -bilinçle-“göz yumar” mı?
Bir “ABD Başkanı” -aynı tutumla-“Amerikan Silahlı Kuvvetleri”nin generaline, amiraline dek uzanan, yurtiçinde ve yurtdışında görev başında olan yüzlerce komutanın yıllar boyu tutuklu kalması için kurulan “kumpas”lara da göz yumar mı, yumabilir mi?
Bir “ABD Başkanı”, “yolsuzlukla, rüşvetle” açıkça suçlanan “üstdüzey” yöneticilerini, meclislerinde “aklandırtıp”, bir “üst mahkeme”de yargılanmalarını engelleyebilir mi?
Bir “ABD Başkanı”, ülkesinin korumaya alınmış, dünyaca ünlü bir “SİT” bölgesinde, kaçak “villa” yaptırıp keyifle oturarak günü gün eder mi? Edebilir mi?
Konu, açığa çıkıp gündeme oturunca, “Başkan” bu bölgeyi “3. sınıf” koruma alanına döndürtebilir mi? Hayır! Olamaz! Öteki olasılıkların da hiçbiri olamaz! Neden?
Peki, bizde olabilir mi? Bunların “en âlâsı” oluyor, yapılıyor.
Yapan kim? Peki öyleyse “R.T. Erdoğan” neden “Başkanlık” diye tutturuyor.
Değerli dostlar, en iyisi biz -soğuğa aldırmadan- yarın “Beşiktaş”ta buluşup konuşalım...
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları