Meriç Velidedeoğlu

‘Ergenekon Davası’

20 Ekim 2019 Pazar

Değerli dostlar bugün, ülkemizin “yargı bağlamı”nda, “kara lekesi” olan “Ergenekon Davası”nın ilk duruşmasının günüdür.
Anımsanacağı gibi suçlama kısaca: “Görevde bulunan hükümeti çalışamaz hale getirip, nihai olarak ordu içerisinde kendilerine destek vereceklerini umdukları askeri şahısların yardımıyla yönetimi değiştirme amacıyla hükümeti yıkma teşebbüsü!” olarak dile getirilmişti.
Ve “20” civarında iddianame birleştirilerek hazırlanmıştı son suçlama.
Birinci Ergenekon’un sorgulanma süreci, “12.6.2007”de başlamıştır.
Ve değerli dostlar çok geçmeden, dönemin Başbakanı R.T. Erdoğon da, ünlü tarihsel çıkışı ile “Ben bu davanın savcısıyım!” diyerek katılacaktır bu tarihsel yargılamamaya. (15.7.2008)
Ardından dava sürecine girilir “28.7.2008”; beklenen ilk duruşma da, “20 Ekim 2008”de başlar.
Demek ki, tam “on bir” yıl önce bugün.
Bu yazıyla, “Ergenekon Davası”nda yer alan iki konuya değinmek isterim; biri Atatürk’ün kaleminden çıkmış “Bursa Nutku”, diğeri “Yalancı Tanıklar” konusu.
İlkinden “Bursa Nutku”ndan başlarsak, “12.8.2008” tarihli basında yer alanlara değinmek gerekir, örneğin gazetemiz Cumhuriyet’te konu ile ilgili olarak şu haberin yer aldığını görürüz:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ‘Ergenekon’ soruşturması sırasında bir sanığın evinde bulunan, ‘Atatürk’ün Bursa Nutku’ ile ilgili gizli araştırma yapılması yönünde talimat verdiği ortaya çıktı. Mustafa Kemal’in 1930’larda artan aşırı dinci ayaklanmalara karşı ‘Cumhuriyeti koruyun’ mesajı verdiği konuşmasının gerçek olup olmadığının araştırılmasını istedi.”
Bunun için, İstanbul Başsavcılığı da durumu “Türk Tarih Kurumu” bildirir, böyle bir durumun, yani Atatürk’ün ünlü “Bursa Nutku”nun gerçek olup olmadığını öğrenmek için!..
Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı olan Yusuf Halaçoğlu’nun verdiği yanıtta: “Kurum’un arşivinde 1966 yılında aynı konuyla ilgili yapılmış araştırma bulunduğu kaydedilerek (...) 1933’te Bursa Ulu Camii’nde Türkçe ezan okunmasına karşı çıkan gösteriler nedeniyle okunmuştu. Mustafa Kemal artan dinci ayaklanmalara karşı kısaca şu uyarılarda bulunmuştu:
‘Türk genci, devrimlerin ve Cumhuriyet’in sahibi ve bekçisidir. Bunları gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir’ diye sürdürür. Ve en olumsuz koşullar durumunda bile, gerekirse canının pahasına bu korumayı sürdürmesini istediğini de belirtilir verilen yanıtta. Ne var ki, değerli dostlar, verilen yanıtı anlamamışlar ki, “Ergenekon Davası” kapsamında sürdürülen soruşturma sırasında, sürecinde “Atatürk’ün Nutuk”unu, “1932 Dil Devrimi’nden sonra, “Söylev” adını alan, “1927 yılında” yaptığı seslenişinde suçlu görüp kitabını toplamışlardır suç unsuru olarak...
Bilindiği gibi Atatürk, altı gün süren konuşmasının sırasında, okuduğu Söylev’i ve ülkeyi “Türk Gençliği”ne bırakacaktır.
“Ey Türk Gençliği” diyerek yaptığı çağrısıyla...

YARIN: YALANCI TANIKLAR KAHVESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları