Meriç Velidedeoğlu

‘Ergenekon’ çökmüş!

07 Aralık 2018 Cuma

Geçen cuma günü, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Cumhuriyet Savcısı: “Ergenekon Örgütü’nün varlığı ispat edilemedi!” diyerek mütalaası bildirdi. (30.11.2018)
Değerli dostlar bu kısacık cümlenin yarattığı sevinçle birlikte, bu dava sürecinde ve sonrasındaki ölümlerin yarattığı derin hüzün dışında olup bitenlere de yoğun bir üzüntü duyanlardanım...
Çünkü, “KumpasDavaları”ndan olan “Ergenekon Davası”nın, Silivri’deki duruşmalarını ayrıca Yargıtay’daki duruşmaya dek (21.4. 2016), “Simgesel Eylem Grubu’muzla, Cumhuriyet okuyucularıyla birlikte, baştan sona izledik.
Dolaysiyle bu süreçte yaşanıp da, sözü pek edilmeyenleri, unutulanları, yürek yakan kararları paylaşmanın yanında, bu acıları çekenlere, aramızdan ayrılanlara bir “borç” olarak görmekten, dahası hâlâ ders almadığımızı da anımsayıp, anımsatmanın gereğidir de...
İlkin yukarıda sözü edilen, “dört yıl önceki” Yargıtay” duruşmasına değinmeli; bu duruşma ile daha önce yapılan Ergenekon Davası duruşmasında alınan, “Mahkûmiyet Kararları” bozuldu, “Ergenekon” adlı bir terör örgütü olmadığı açıklandı; ayrıca cezaevinde tutukluyken, merdivenlerden düşen, dolaysiyle çok ağır sağlık sorunları yaşayan, “J. Gn. Komutanı Şener Eruygur hakkında yapılacak yargılanmanın, ancak savunma yapacak duruma geldiğinde başlanacağı bildirildi.
O gün duruşmayı izlerken de, bugün yazarken de, bu davada, Ergenekon’da yargılanan (Şubat 2009) Org. Hurşit Tolon’u anımsıyorum hep, hastaydı, tutukluluk süresinde hastalığı çok hızla artınca, “tahliye” edilmişti; ne ki yandaş basın anında “kıyamet” koparmıştı...
Dava’nın, Ergenekon’un Savcısı “Zekeriya Öz”de, hiç gecikmeden kendine yakışanı yapıp, bu karar için “iptal” başvurusunda bulundu...
Ve bilmem ki anımsanır mı, Cumhuriyet’in Başyazarı İlhan Selçuk, bu “insanlık dışı” tutuma dayanamayıp, ertesi günkü yazısında “... insanların eza cefa çekmeleri, sağlıklarını yitirmeleri(...) karşısında adeta zevk duyuyorlar!” (13.2.2009) diyerek isyan etmişti.
Gerçekten böyle bir “zevk” alış, yüzyıllar öncesinin “Engizisyon Mahkemeleri”nde bile az görülmüştür!” dense yeridir; bu mahkemelerin en ünlüsü olan “Galile Davası”nda görülür, yargılanan bilim adamının hastalığı dolaysiyle, davanın açılması hemen hemen “dört ay” ertelenir (1632).
Engizisyon savcısı, 70 yaşındaki “Galile”yi, günde “5-6 saat” süreyle ve ara vere vere sorgularken, 83 yaşındaki “İlhan Selçuk”un, gece yarısı evinden alınıp, keskin ışık altında, aralıksız “48 saat sorgulanması”nı nasıl açıklarız?
Ergenekon’un iddianamesine göre, “Cumhuriyet Gazetesi” 1945 yılında, “Alman İstihbaratı Servisi’nce, finanse edilerek kurulmuştu”, iddianameyi hazırlayanlar, Cumhuriyet’i ellerine alsalardı, adının hemen altındaki “1924” tarihini görebilirlerdi...
Gazetemiz Cumhuriyet’e karşı düşmanlık, Ergenekon’un 100. duruşmasında, savunmasını yapan E. Yrb. Mustafa Dönmez’in, “Babamın Cumhuriyet gazetesi kolleksiyonunu da delil olarak aldılar!” açıklamasıyla ortaya konur. (14.2.2011)
Ve değerli dostlar, “Atatürk” de, “Ergenekon Davası”nda suçlu olarak yer aldı, hem de iki kez... İlki Atatürk’ün, 1933’teki ünlü “Bursa Nutku”nun, ikincisi de “Nutuk”un, Ergenekon baskınlarında toplanan “deliller” arasında yer almasıyla...
“Bursa Nutku”nu hiç beğenmeyen Savcı Öz, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne başvurur... Yanıt gelinceye dek, Atatürk de Ergenekon suçlusu olacaktır...
Ve değerli dostlar, Ergenekon’un temel dayanaklarından olan, “Yalancı Tanıklar”ın yer aldığı duruşmalar, insanın dayanma gücünü zorlardı.
Hele sanıkların, özel yaşamlarının, en ince ayrıntılarına dek, didik didik edilip sergilenmesi, Evrensel İnsan Hakları’na da, anayasamıza da aykırı olduğu bilinse de, kimi sanıkların “günlük”lerinin, “belge” olarak kulanılmasına insan ne diyeceğini de bilemiyor...
Bu “Kumpas Davaları”na karşı oluşun, belki de en güzel örneği, annesiyle birlikte duruşmayı izleyen, üç-dört yaşlarındaki bir kız çocuğundan geldi; duruşmaya verilen bir ara sırasında, sanıklar arasındaki dedesini görünce, annesinin engellemesini aşıp, sanıkların çepeçevresinde nöbet tutan jandarma erlerinin bacaklarının arasından geçerek böylece bu engeli de aşıp, dedesine ulaşması pek unutulacak gibi değil...
Bu davada, bu gibi davalarda, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın belirttiği gibi, “Asli Savcı” yerine, “Siyasi Savcı”nın görev üstlenmesi, kimi durumlara çanak tutabilir; yönetimin bu bağlamda da kendine çekidüzen vermesi gerektiğinin artık farkında olması kaçınılmazdır...
Ne dersiniz? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları