Meriç Velidedeoğlu

‘Don Kişot’lar!

06 Nisan 2018 Cuma

Günümüzde, yardımcıları “Şanso Panso”lar ile birlikte, “Don Kişot”lar pek çoğaldı. İspanya’ya, başkent Madrid’e gidenler görmüşlerdir, “atı ile Don Kişot ve Şanso Panso ile eşeğinden” oluşan “dörtlünün” yontusunu.
“Plaza de Espana”da bulunan ve ünlü anıta götüren özel giriş yolunda adım adım ilerlerken, dörtlünün güldüren, gülümseten görüntüleri, yaklaştıkça, insanı düşündüren bir görüntüye dönüşebiliyor, kuşkusuz onları tanıyanlar için.
Hemen hemen her ülkenin, dünyayı “da” düzenlediklerini sanan “Don Kişot”ları, yardımcıları “Şanso Panso”ları olmuştur kuşkusuz; eh, bugün de vardır; genellikle de, ilkin ülkelerinin halkına Don Kişot’luk yaptıkları, ardından da dışarıya, dış dünyaya yöneldiklerinden söz edilip, yazılır.
Uzak Batı’nın, “ABD”nin, günümüzdeki -dörtdörtlük-Don Kişot’undan önce, yakın Batı’nın “AB” bağlamındakine, Avusturya’nın Başbakanı Sebastian Kurz’a bir değinsek diyorum.
Başbakan Kurz, Avusturya’da yaşayan, “Türk” ya da Türkiye kökenli, “18 bin 500” göçmene takmış kafasını saldırıyor, tam da “Don Kişot”ça.
Şöyle, “Avusturya” pasaportuna sahip bu kişilerin, ‘Türk vatandaşı’ olmadıklarını kanıtlamalarını istiyor; üstelik “çifte pasaport”, Avusturya’da yasak olmasına karşın...
Ne ki, Türk vatandaşı olmadıklarını ispat edememeleri durumunda, “sınır dışı edilme” tehlikesiyle karşı karşıyalar...
İnsan ister istemez, “üstün ırk” temizliğini mi başlattı Başbakan Kurz?” diye sormak istiyor...
Ne de olsa “Hitler” Avusturyalı! “Hitler”den söz edildiğinde de, bu diktatörün, ünlü “Heil Hitler!” selamı sıraya giriyor; çünkü Hitler -özellikle- gençleri stadyumlara toplar, elini kaldırıp onları selamlayınca, tüm stadyumu dolduranlar da, ellerini kaldırıp, “Heil Hitler!” diye haykırarak Diktatör’ü selamlarlardı... Ne ki, Hitler’in, “Haydi gençler!” diye bir çağrısı olmazdı.
Almanya’nın, o dönemdeki ünlü film yapımcısı “FOX”un, “Dünya Haberleri” kuşağında, kesintisiz yer alırdı; dünya sinemaları bu haberlerle başlardı; kuşkusuz bizim sinemalar da.
Ne ki, sinemaya gitmezsen, görmezdin, ne “Hitler’i, ne “Mussolini”yi...
Günümüzde bu bağlamda pek acınacak durumdayız; evimizin başköşesine kurulup oturan “TV” nedeniyle; her gün, her an evimizdeler yerli yabancı -artık iyice Don Kişot’laşan- diktatörler... Bilmem ki katılır mısınız?
Evet, konuyu sürdürelim, Avusturya’dan sonra yine “AB”nin bir üyesi olan Fransa’ya bakalım; Cumhurbaşkanı Macron, Elysêe Sarayı’nda “terörörgütleri”nin temsilcilerini ağırladıktan sonra, bize sesleniyor: “Ben, terör örgütleriyle aranızı bulabilirim!” diyor -kenarından köşesinden olsa da- Don Kişot’ça bir çalımla...
Eh, yanıt da aynı “bağlamda” olacaktır; öyle de olur; Erdoğan: “Siz kim oluyorsunuz?” diye başlar, bilinen “biçemiyle” (üslup) sürdürür, götürür.
Öte yanda, İsrail Başbakanı Netanyahu da -“Ben de varım!” der gibi-“Afrin’de askerlerimizin, mazlumlara zulmettiğini” söyleyince, Erdoğan dayanamaz, “Eyy Netanyahu! Bir defa kendine çekidüzen ver (...) Senin, dünyada sevenin yok. Nükleer silahın var diye hava atma!” yanıtı; ne yazık ki bu konuda, ileri sürdüğü görüşlerini, “Sen terör devletisin; terör devleti olarak, Gazze’de, Kudüste yaptıkların ortada...” söyleminin haklılığını gölgelemiyor mu?
Ayrıca, Kosova’daki FETÖ’cüleri, “MİT’in toplayıp Türkiye’ye getirmesinin ardından, “Kosova Başbakanı”nın, bu olayı önlemesi gereken, başta ülkesinin “İçişleri Bakanı” olmak üzere sorumluları görevden almasına çok kızan(!) Erdoğan, Başbakan Haradinay’ı eleştirip, “Yazıklar olsun sana!” diye seslenir.
Ne ki o sırada, Kosova’da bulunan “Türkiye Barolar Birliği” Başkanı Metin Feyzioğlu da, “bu konuda” görüşünü soran Kosovalı gazetecilere “Size ‘çıkar’ esaslı dostluk yapanları bize tercih etmeyin!” dedikten sonra: “FETÖnün sadece Türkiyi’ye tehdit olmadığını, bir proje olarak Balkanlar’ı da tehdit ettiğini” belirtip; “Bunlar, isteklerini yaptığınız sürece size dost görünürler...” diye de uyarmış.
Aynı konudaki bu iki demeci karşılaştırdığımızda, “Don Kişot”luğun anlamı, ülkemiz için ne denli üzücü olduğu ortaya çıkıyor...
Ülkemizin, “Şanso Panso”larının tutumu ise büsbütün iç burkucu...
Haftaya onlarla da bir buluşalım diyorum!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları