Meriç Velidedeoğlu

‘Çekirdek Ülke!’

22 Ağustos 2014 Cuma

Cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı “10 Ağustos”, anımsanacağı gibi, “Sevr Antlaşması”nın da imzalandığı gündür. (10.8.1920) “94” yıl önce, Osmanlı’ya bu denli ağır bir antlaşma hazırlanmasının baş nedenleri arasında, “Osmanlı Devleti’ni eskiden beri yıkıma uğratmış olan kötülüklerden (rüşvet), vurgunculuktan (yolsuzluk) korumak” koşulu da yer alır.
Lise öğrenciliği döneminde (1957-1960) bu “nedeni” öğrendiğimizde büyük bir tepki vermiştik “olamaz!” diye; oysa o sırada “16. yy”ın ünlü şairi “Fuzuli”nin, “Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar!” dizesiyle başlayan “Şikâyetnamesi”ni okuyorduk.
Ne var ki biz, bu “10 Ağustos” ta, “Fuzuli”nin “Rüşvetle cennete gidilmez!” uyarısına denk düşen bir “sultan” seçmiyorduk, öyle değil mi?
Ama akşama doğru sonuçlar iyice belirlendiğinde, yabancı “TV”lerde, “Türkiye”, “Ilımlı İslam Partisi AKP’nin liderini, ‘21. yy’ın sultanı’nı taçlandırdı!” diyen açıklamalarla seçimi değerlendirmeye başlamışlardı bile.
Bütün dünyanın görüntülü, sesli ve yazılı medyasında yer alan ikinci konu da, “R.T. Erdoğan”ın adliye ile yargıyla ilgili durumuna karşın yine seçilmesiydi.
Meclis’te, dokunulmazlığı nedeniyle işleme konulamayan “görevi kötüye kullanmak; zimmet, kalpazanlık; resmi evrakta sahtecilik; suç işlemek için örgüt oluşturmaktan” dolayı “üç” dosyası olduğu anımsatıldı.
Bunların dışında, ülkeyi sarsan taptaze “17/25 Aralık (rüşvet ve yolsuzluk) Operasyonları” ile -hem de aile boyu- ilişkili olan “Erdoğan”ın, “yüzde 51.8” oy oranıyla “10 Ağustos”ta “taçlandırılması”nı da evire çevire kalemlerine doladılar.
Üstelik hızlarını alamayıp, Başbakan Erdoğan’ın adının da yer aldığı -ilişkisi belgelerle ortaya konan- ve bir “yardım”(!) derneği olan “Deniz Feneri”nin; üyelerini hortumlayarak yaptığı inanılmaz “soygun”a, “Deniz Feneri Davası”na dek uzandılar.
Bizim çoktan sindirip dışladığımız bu “yolsuzluk ve soygun” olayının, “Deniz Feneri”nin Almanya’daki şubesinin yöneticileri olan Türkleri sorgulayan “Alman Yargıç”, bu dava için, “Almanya’nın gördüğü en büyük soygunluk!” diyerek dünyaya duyurmuştu.
Almanya’da çalışan emekçilerimizden toplanan yüz binlerce “mark”, dernek tarafından Türkiye’ye, “AKP”ye postalanıyordu sıcağı sıcağına...
Bilmem anımsar mıyız, “2007”nin “TBMM Üstün Hizmet Ödülü”nün -AKP iktidarınca, R.T. Erdoğan’cabu “Deniz Feneri”ne verilerek onurlandırıldığını!
Almanya’daki yargılamanın en dikkat çekici yönlerinden biri de, Alman iki kadın savcının hazırladığı iddianamede yer alan, “yardımlaşma”nın, “varsıl”ın “yoksul”a yardımının “İslam”ın ilkeleri arasında yer aldığını “Kuran”dan -Ali İmran ve Talak surelerinden- aldıkları örneklerle ortaya koymaları.
Demek Alman savcılar, insanları “inançları” üzerinden sömürmenin yalnız “hukuksal” olarak değil, “dinsel” anlamda da “suç” olduğunu vurgulamak gereğini duymuşlar, bu “Müslümanız!” diyen hortumcu sanıklar için ve belki de bu davada adı geçip yer yer ilişkilendirilen -üstelik bir din adamı (imam) olan- Başbakan Erdoğan için...
Öte yanda bugün dünya medyasında, “Almanya”nın “Türkiye”yi “2009” yılında -bir bakıma bu dava sürerken ya da sona erdiği sıralarda- dinlemeye başladığı ortaya kondu.
Almanya, Türkiye’yi dinlediğini yadsımıyor; “nedeni”ni de, Türkiye dinlenmesi gereken bir “çekirdek ülke” diyerek açıklıyor, üstelik bu gibi ülkelerin başında yer aldığını da belirtiyor.(1)
Peki, Türkiye bir “NATO” üyesi değil mi? Türkiye bu kuruluş içindeki “Fransa”, “İngiltere” ve öteki ülkeler gibi algılanmıyor mu, sorularına da açıkça “Hayır!” deniyor; Türkiye’nin bu ülkelerle “kıyaslanamayacağı”nın altı çiziliyor.(2)
Böyle bir küçümsemeyi, bir bakıma aşağılamayı rahatlıkla dile getiren “Almanya”; bu denli suça bulaştığı iddia edilen “birini”, “11 yıl” başbakan yapan; şimdi de “devletinin” başına geçiren bir “ülke” için “azdır” diye mi düşünüyor acaba? Ne dersiniz?
A y r ı c a , T ü r k i y e ’ n i n “NATO”daki üyelik durumunun anlamı bir kez daha açıkça ortaya dökülmüş olmuyor mu? Yarın “Beşiktaş”taki “Sessiz Çığlık” eylemimizin “100.”sünde çoğalarak bir araya gelelim, ayrıca ülkemizin “leblebi-çekirdek” olmadığını da haykıralım...

( 1 ) , ( 2 ) , “ F r a n k f u r t e r Allgemein”den aktaran Yurt Gazetesi (18.8.2014).  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları