Meriç Velidedeoğlu

‘Çağrı’ mı ‘buyruk’ mu?

20 Mayıs 2016 Cuma

Bu soruya yanıt, yazıyı okudukça belki belirir diyorum değerli dostlar. Çünkü henüz “bir gün” önce “sekiz asker evladını”, Çukurca’da “şehit” vermiş, onların cenaze namazlarını birkaç “saat” önce Ankara’da kılıp çağrı (davet) gereği, Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’da yaşanacak “mutlu” gününe katılıp “tanık’ olmak için zamanla yarışan bir “Genelkurmay Başkanı” var karşımızda.
Cumhurbaşkanı “Erdoğan” kızı Sümeyye”yi, “ceylanım!” diyerek binlerce davetlinin huzur (!) içindeki huzurunda, iç açıcı bir dekorla renklendirilmiş, ışıl ışıl ışıklar içinde, görkemli bir törenle uğurladı yeni yuvasına.
Ne var ki aynı zamanda, aynı saatlerde, ülkenin “sekiz” ayrı yerinde gözü yaşlı babalar da “Ah! Aslanım!” diyerek, “Çukurca”da şehit düşen oğullarını toprağa veriyorlardı, anaların, kardeşlerin, yakınlarının gözyaşlarıyla ve çocuklarının “Babam nerede?” çığlıklarıyla...
Ülkemizin parçalanmasını önlemek, gerçek bütünlüğünü savunmak, özgürlüğünü, saygınlığını korumak uğruna “şehit” olanların bu canlarıyla, yakınlarıyla birlikteydi binlerce insanımız da; tüm törenler sürecinde onları yalnız bırakmadılar.
Genelkurmay Başkanı “Hulusi Akar”, Sümeyye gelinle eşini ve ötekileri kutlarken, “şehit” ailelerinin yanında olan bu yurttaşlar -Askeriyeden yapılan açıklamanın diliyle söylersek- tam bir “insani “ ve “vicdani” örnek oluşturdular.
Hep yanında olduğumuz “TSK”nın üst (tepe) kurumu olan “Genelkurmay Başkanlığı”, o bildiriyi yayımlama zorunluğu duymadan önce, “H. Akar”ın bu düğün davetine katılıp katılmayacağını tartışmış mıydı acaba, diye sormaktan insan kendini alamıyor.
Ne dersiniz değerli dostlar? Tartışılmıştır herhalde. Eğer alınan karar buysa, katılmaksa, “Erdoğan”, Başbakan iken “TSK”yı kökünden sarsıp altüst eden Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi “Kumpas Davaları”nda, askerinin yanı başında olmak için halkın verdiği “savaşım” da “sıfırlanmış” olmuyor mu?
Yaz-kış demeden, genciyle-yaşlısıyla, “düşe-kalka” -yer yer- “bata-çıka”, “Silivri” yollarını aşıp; Erdoğan’ın “Çadır Mahkemesi”nde yargılanan yüzlerce komutana, halkın verdiği bu eşsiz destek...
Peki, nasıl sıfırlanır bu denli somut böyle bir bağlılık? “H. Akar”, Erdoğan’ın davetindeydi, düğün salonundaydı, “Çukurca” şehidi “Üstğm. Burak” toprağa verilirken.
“Şehit”in babası, Oğlum Burak’ın görev dönüşünde sözü kesilip nişanı yapılacaktı” diye dile getirdiği özleminin yanında, “Bugün Burak’ın doğum günü” diyerek acıyla olsa da paylaşmak istedi oğlunun doğum gününü “üzerine toprak atılırken”...
Değerli dostlar, bir önceki “Çukurca Şehitleri”ni -Ağustos 2012 yılında- anmak için, resimlerini taşıyarak yapılacak yürüyüşte, şehit “Piyade Uzman Onbaşı Reşit Eracan”ın resmi bana verilmişti. Yürüyüş bitince resmi geri veremedim düzenleyicilere; eve getirdim; yazı masamın kenarındaki duvara dayadım; ne var ki “Onbaşı Reşit”, ona her baktığımda, o iri siyah gözleriyle sanki “Neden?” diye soruyordu; gün geçtikçe de “Reşit”in -belli belirsiz olsa da- gülümsediğinin ayrımına vardım.
Zaman geçtikçe de ona çok yakışan bu gülümsemeye, bakışlarının da katıldığını görmeye başlamıştım, ara sıra bu görünümüne gölge düşse de...
Ne ki “13 Mayıs” Cuma günü, bu “3. Çukurca” şehitleri gündeme oturup, ertesi gün de toprağa verilirken, “Genelkurmay Başkanı”nın “Erdoğan”ın kızının düğününe katılması, yetmezmiş gibi bir de “tanık” olması karşısında, “Şehit Onbaşı Reşit Eracan”ın gözlerinde tıpkı “dört yıl” önceki bakışlar belirdi, gülümsemesi de bitti...
“Onbaşı Reşit” de, bu “3. Çukurca”nın şehitleri de, dahası tüm şehitlerimiz de haklılar, “H. Akar”ın tutumuna karşı öfkelenmekte (!)...
“Genelkurmay Başkanı”na yapılan eleştirilere başta Cumhurbaşkanı ve sözcüsü “Bay Kalın” olmak üzere, ölçüyü kaçırarak kızanların “o” söyledikleriyle, doğrudan doğruya kendilerini ifade ettiklerine kuşku yok.
Yüzlerce, yüzlerce yıllık geleneğimize göre “Ordu milletin, millet de ordunun”du.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları