Meriç Velidedeoğlu

‘Bir Oda Eksik!’

21 Kasım 2014 Cuma

“1000” odalı “R.T. Erdoğan”ın sarayı için “Bir oda eksik, ‘1001’ odalı olmalıydı!” diyormuş kimileri, “1001 Gece Masalları”nı anımsatırcasına...
Gerek İran, gerek Bağdat kaynaklı -yaklaşık- “1200 yıllık” bu masalların yaratılma nedeninin “oyalama” olduğu bilinir.
Dolaysiyle “R.T. Erdoğan”ın, “Referansımız İslam Devletidir” hedefine doğru adım adım yürürken karşısına çıkan, çıkarılan “engeller”i, “1001” ustalıkla dönüştürdüğü “masallar”a özgülenecekmiş bu odalar deniyor...
Peki, nedir nicedir bu “masallar” derseniz; ilkin şu “talan”, “yolsuzluk”, “rüşvet”, “kul hakkı yemek” bağlamındaki masallaştırmaların birkaçını anımsayalım diyorum; bunu demek kolay da, bu konuda “masal”a dönüştürülen onca utanmazlıktan, duyunçsuzluktan hangisini örnek olarak seçelim?
“17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet”in dönüştürüldüğü “Ana Masal” mı, yoksa bununla bağlantılı olarak üretilen “Bilal Oğlum Sıfırla Masalı”nı mı ya da “Sümeyye Kızım Kâğıt Kıyma Makinesi Al!”ı mı, taa İsviçre’ye dek uzanan “Kol Saati Masalı”nı mı, belki de “Altın Dolu Uçak Masalı”, olmazsa “Gemicikler Masalı” ya da “İzmir Limanı Masalı”nı, yoksa “Sahte Belgelerle İhracat Masalı”nı mı?
Acaba diyorum; “Urla SİT Alanı Villaları Masalı”nı mı seçsek? Hiç olur mu, “Ayakkabı Kutusunun Gözaltı Masalı” ya da İstanbul’un “Kuzey Ormanları”nın bir bölümünü -bir dostları içinhiç acımadan “imar”a açtıran “Emine Erdoğanın Kısırkaya Ormanı Masalı” varken...
Ayrıca “Erdoğan”ın “şürekasının” -özellikle- oğullarının “Haşlanmış Mısır ve Pirinç Masalları”nı, hele bunların “Para Sayma Makineleri Masalları”nı ve ötekileri saymayı sürdürürsek, “1001.” oda için masallaştırılacak konuya değil bu yazıda, gelecek haftaki yazıda bile “sıra” gelmez...
Hep olduğu gibi, özellikle “AKP” iktidarı döneminde de, “Atatürk” düşmanlığı “10 Kasım”dan az önce pek koyulaşıyor; bu yıl da öyle oldu ve artık iyice “ilkel” bir boyuta ulaştırıldı; anma, “AKP”nin üstadlarından “K. Mısırlıoğlu”nun: “Saat 09.05te kenefe gidin!” buyruğuyla başlatıldı; “AKP”nin sözcüsü “Bülent Arınç”ın, “Çerkez Ethem” atılımıyla sürdürüldü.
Arınç: “Türkiye’de hiçbir vatansever, resmi ideolojiye kendini kaptırmış ‘3-5’ kişi dışında, ‘Çerkez Ethem’e ‘hain’ diyemez!” uyarısıyla -kendince- “Atatürk”e dil uzattı, hem de yakın tarihimizin bu unutulamaz “ihanet”ini bir “Çerkez Ethem Masalı”na dönüştürmenin adımını attı...
Böylecede , iktidara , Davutoğlu’na, R.T. Erdoğan’a içte ve dışta yapılan eleştirilerin oluşturduğu gündemi, “oyalama gündemi”ne dönüştürme yöntemine başvurdu... (Aydınlık, 10.11.2014)
Kuşkusuz bu “Çerkez Ethem” konusu, dönem dönem ele alınıp hep canlı tutularak sürdürüldü; pek çok yayın yapıldı; ne var ki Meclis’in “Tutanak Dergileri”nin (Zabıt Ceridesi) sayfaları, olayı en yansız biçimde ortaya konduğu yayındır kuşkusuz.
Ayrıca “Celse-i Hafiye” denilen “Gizli Oturumlar”ın, tutanakları da (1980) yayımlanınca, bu konudaki pek çok soruya “yanıt” bulma olanağı doğdu.
O sırada, henüz “sekiz aylık” olan “BMM”nin, bütünüyle “Çerkez Ethem” ve kardeşlerine “karşı” olduğu sanılmasın; konu “Meclis”te ele alındığında, artık “Çerkez Ethem ve Kardeşleri”nin, “iç isyanlar”ın kimisini bastıran “kuvvetler” olmadığı, “adım adım” anlaşılmaya başlar.
“Düzenli ordu” kurulmasına karşıdırlar; ama karşılarında İngiltere’ce tüm gereksinmeleri karşılanmış bir “Yunan Ordusu” vardır...
Oysa “Ethem’in Kuvvetleri” -gizli oturumda- “Yozgat Milletvekili İ. Fazıl Paşa”nın dediği gibi, “birtakım yuvalardan toplanmış haşerelerden ibaretti” (30.12.1920)
Ve yine bu kuvvetlerini oluşturmak için askere alma girişimlerine olumlu yanıt vermeyenlerin ailelerine, çolukçocuğa uyguladıkları cezaları, gizli tutanaklardan okumaya bile insan dayanamıyor (29.12.1920- sh: 280)
Genelkurmay Bşk’nı “F. Çakmak”ın, Ethem’in süvarilerinin atlarına “saman” vermeyen ailenin bebeleriyle birlikte nasıl yakıldığından söz eden konuşmasını, insan nasıl dinleyebilir ki...
Dahası birçok yerde “Yunan” kuvvetleri ayrılırken, “Ahali ya düşmanla birlikte kaçıyor; yahut düşmana yalvarıyor; aman burada oturunuz bizi muhafaza ediniz...” diye. (Gizli oturum, 29.12.1920-sh: 281)
Dolaysiyle “Atatürk”, hâlâ ondan “Ethem Bey!” diye söz edince, “Erzurum Milletvekili ‘Nusrat Ef.”: “Paşa Hazretleri artık ‘Bey’ demeyiniz, ‘HAİN’ deyiniz!” dediğinde, milletvekilleri çoktan, “Kahrolsun!” sesleriyle, “Ethem”in “ihanet”ini “lanetliyorlardı”... (Zabıt Ceridesi, 8.1.1921-sh: 228)

Yarın, çoğalarak “Beşiktaş”ta olalım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları