Meriç Velidedeoğlu

‘Başbakan’ - ‘müftü’ ve ‘kadim bir AKP’li’

11 Ağustos 2017 Cuma

“Müftü Nikâhı”na geriye gönüşle birlikte, “kadim AKP’li Ayhan Oğan”ın -ifşa ettiği- kurucu lideri Tayyip Erdoğan olan “yeni bir devlet” kuruluşu gündeme oturtuldu.

Bir bakıma kaçınılmazdı bu durum; ilkokullarda “cihad”, din uğruna savaşmak, ölmek öğretiliyorsa, eninde sonunda, “nikâh”ın da “müftü”nün görevi olması sahneye çıkarılacaktı.

Hele, inanılmaz bir sorumsuzlukla, belki de tam bir bilgisizlikle, Başbakan Binali Yıldırım’ın, Sivas’taki toplu açılış töreninde (5.8.2017) “TC Devleti’nin, Osmanlı Devleti’nin devamı olduğunu” açıkça bildirip ilan ettiğine göre; ülkemizde “nikâh”ın da, Osmanlı’daki gibi dinsel olması, kuşkusuz “şeriat hukuku”na uygunluğu da, ister istemez, kaçınılmaz olur; bu doğrultudaki kimi uygulamalara da kapı açılır...
Ve ayrıca, “dört eş” kuralının, dinsel “Şeriat Hukuku”nun, temel kurallarından olduğu da bilinir; öyle ki, Osmanlı’nın “Meşrutiyet” döneminde çıkartılan “Aile Kanunu” ile kadınlara getirilen kimi hakların, örneğin “boşanma hakkı”nın tanınması gibi yenilikler içinde, en çok “tepki” çekenin, bu “dört eş” kuralının uygulanmasında, “ilk eşin izninin gerekli olması”ydı (1917). Bu “şart”ın, Kuran’a aykırılığı ileri sürülüyordu.

Dinsel kurumlar -kuşkusuz müftüler, müftülükler- topu topuna iki yıl dayanabilmişlerdi, kadınlara verilen bu kadarcık “hak”ka... Bunlar, İstanbul’un işgalinde, “İşgal Kuvvetleri”nin İngiliz Komutanı’na şikâyette bulunup -bu kadarlık eşitliğe- bu uygulamaya son verilmesini sağlamışlardı...

Bilmem ki, gerek var mı, “1923 Atatürk Devrimi”nin kadınlara, daha doğrusu “İslam” topluluklarına, “İslam Dünyası”na -dolaysiyle insanlığa, getirdiklerini anımsatmaya?
Yanıtın, “Evet var!” olduğunun ayrımındayım, ama konuyu sürdürmekle de, kimi sonuçlara da varabiliriz belki, çünkü fırsat düştükçe, yaratıldıkça bu “eşitsizlik” katlanarak ortaya konuyor; özellikle “Suudi Müftüleri”, “10 yaşındaki kız çocuklarının -daha küçük yaşlarda olanların da-evlenebileceklerine dair” (26.4.2012) “fetva”lar veriyor...

Eh, orası “Suudi Arabistan”, “dinsel devlet”; “laik bir hukuk devleti” olduklarını söylemiyorlar ki; “böyle olduğu”, Anayasa’sında yazılı TC Devleti’nın “nikâh” için “müftü”nün görevlendirilmesi, açıkça -meydan okur gibi-“Anayasa’yı çiğnemektir!” Bu da “suç” değilse, peki nedir?

Gelelim sıradakine; “kadim AKP’li”ye, “ferman salan (!)Ayhan Oğan ne demişti fermanında? “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz beğenin, beğenmeyin bu devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır!”

Böyle işte... Ne var ki değerli dostlar, gelinen bu noktayı “karikatürize” ettikçe, durumumuz -sanki-daha da ağırlaşıyor...

Buna karşın devletin başındaki, bu gibi “ferman salıcılar”ın yetişmesi, çoğalması için ortam yaratıyor; “İkinci Kurtuluş Savaşı” -şimdilerde-“yeni bir Kurtuluş Savaşı yapıyoruz!” haykırışının ardından gelecek olanın ne olduğu belli değil mi?
Atatürk, “Kurtuluş Savaşı”nın ardından, “TC Devleti”ni kurmadı mı? Erdoğan’ı alkışlamak, Atatürk’ü alkışlamaktır!” çığlıkları atılmadı mı?

Öyleyse, “yeni Bir Türk Devleti kurulacak!” ister istemez; zamanı gelmiş çünkü (!)...
Ve bu “yeni devlet”i kuracak olan “Erdoğan”; böylece, Atatürk gibi “kurucu lider!” olacak, “ister isteyin, ister istemeyin!”

Dahası da var; dinini, tarihini, kültürünü bilen kuşaklar yetiştirilecek, öyle ki “sadece kendimiz için değil!”; kimin için? “Gözünü bize dikmiş, kalbini bize yöneltmiş, tüm kardeşlerimiz için...”

Demek “tüm dünya Müslümanlarını” kucaklayacak; iyi de, böylece “dünya Müslümanlarının lider’i” olmayı; yani “Halife”liğe giden yolu işaretlemiş olmuyor mu?

Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları