Meriç Velidedeoğlu

‘AYM’nin son kararı

03 Temmuz 2015 Cuma

Geçen haftanın “26 Haziran” günü “AYM” yargılamalarda “gizli tanık”ları devreye sokup bunların beyanlarına dayanarak karar verilen mahkûmiyetlerde “hak ihlali” yapıldığının saptadı.
“Gizli tanık” ifadeleri, mahkûmiyetin belirleyici delili konumuna yükseltilemez diyerek; “hukuk”un neredeyse kurumlaşan bu “gizli tanık” olayıyla çiğnenmesine son verdi; buna ulusça sevinmeliyiz...
Çünkü anımsanacağı gibi, “Kumpas” davalarında özellikle “Ergenekon”da, mahkeme kararları bunların beyanlarıyla oluşturuldu.
Bu gizli tanıkların katılıp dinlendiği oturumlarda, söyledikleri, anlattıkları insanın dayanç (sabır) sınırını zorlardı; sanıklar bir yana, bu denli yalana, dolana soytarılığa mahkeme salonunda bulunanlar da, “doğal olarak” dayanamaz isyan ederdi.
Burada “doğal olmayan”; Ergenekon sanıklarından “Kemal Aydın”ın: “Ülke işgal altında olsaydı ancak böyle sorgulanabilir ve yargılanabilirdim!” diyerek, “düşman hukuku”ndan söz etmesiydi; yapılan hukuksuzluğu -dolaysiyle- yapılan “zulm”ü dile getirmesiydi (14.5.2013); bu mahkemede sanıkların, kendilerini -çocukların bile güleceği- us(akıl)dışı suçlamalarda bulunan bu “gizli tanıklar”a “soru” sormasının bile “yasak” olmasıydı; bir duruşmada bir sanık, bunlardan birine yaşını sormuştu, o gün duruşmada bulunanlar bilmen anımsarlar mı, “yanıt” anında “kürsü”den “Başkan”dan gelmişti; “Biz biliyoruz!” diyerek... Böylece “savunma” kısıtlanıyordu; oysa “suçlama” sınırsızdı...
Ayrıca bunun gibi durumların dışında, “savunma süreci”de kısıtlanıp “son” savunma duruşmalarında, “bir-iki” saate indirgenmişti ki, bu “evrensel insan hakları”na, “evrensel hukuk”a aykırıydı; dolaysiyle “çarpık” olan buydu.
Öte yanda savcılık iddianamesinde yer alan bu “gizli” tanıklar, “kod”larla adlandırılmışlardı: Anadolu, Selçuk, İsmet, Akdeniz, (Saddam Hüseyin’in ajanını uyutup çantasını aldığını dile getiren; hırsızlık, gasp, sahte kimlik gibi suçlarla pek çok kez tutuklanmış olan) Aydos, (cezaevinde başsavcının odasında birlikte rakı içerdik diyen) Hisar, (zar oynayıp, pavyon âlemine katıldığını söyleyen) Poyraz, (itirafçı PKK teröristi) Emek (PKK’dan devşirme) Deniz (sanık Veli Küçük, köpeklerimi zehirledi, atımı kesti diyen) “Tanık15”, “Tanık17” gibi numaralılar...
Bunların “ak-pak”(!) olan yüzleri karartılarak, salondaki ekrana verilir; tanınmayacak bir sesle de konuşturulurlar, inanılmaz yalan dolanları saatlerce ard arda sıralarlardı, us(akıl)dışı iftiralarla birlikte...
Suçladıkları da -anımsanacağı gibi- üniversite hocaları, rektörler, bilim insanları, siyasetçiler -yalakalık etmeyen- gazeteciler, yazarlar, parti başkanı, sendika başkanı, türlü mesleklerdeki aydınlar; “TSK”nın her rütbedeki subayları, komutanları...
Sıra geldi neyle suçlandıklarını anımsamaya; hepsi “terörist”di, ya “Ergenekon Terör Örgütü” (!) kurucusu, ya yöneticisi, ya da üyesiydiler; “katili bulunmayan” tüm cinayetleri işlemişlerdi... Savcılar -birkaçına değindiğimiz- gizli tanıkların beyanlarıyla oluşturdukları iddianamede böyle suçluyorlardı onları...
Ayrıca dört dörtlük bir destekleri de vardı, “Ben bu davanın savcısıyım!” diye haykıran “Erdoğan”. Gençliğini; adı uluslararası terörist listesinde yer alan, tarikat lideri “Hikmetyar”ın dizi dibinde oturup; onun öğretileriyle yoğrularak geçiren “TC Devleti”nin o günkü Başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanı olan “R.T. Erdoğan”.
Bu köşede de birkaç kez yer alan bu konunun, “dinsellik kisvesine bürünüp” teröre karışan, “terörizmi” koruyan “Hikmetyar” ile “Erdoğan”ın ilişkisinin, onun kişiliğinin oluşmasında, dolaysiyle “siyasi” görüşünün biçimlenmesindeki payından “söz edilebilir” oluşundandır; ayrıca Erdoğan’ın -onca paylamasına karşın- bu konuyla ilgili olarak “Batı” basınında çıkan değerlendirmelerdir (*)
Yazıyı “gizli tanık”larla noktalamak için şunu söylemek olası; “Ergenekon Davası”nda “mahkûmiyet” kararını, bunların beyanına dayandırarak oluşturan yargı heyetinin nasıl bir duyunça (vicdana) sahip olduğunu düşünmekten insan kendini alamıyor...
Ayrıca, “AYM”nin “gizi tanık” kararının çıktığı gün, “Fas- Tunus-Kuveyt”te yaşananları gerçekleştirenlerinkini de...
Yarın “Beşiktaş”ta olalım!
(*) Aydınlık, Thierry Meyssan’dan aktarılanlar (28.6.2015)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları