Meriç Velidedeoğlu

‘73 yıllık’ bir ‘Cumhuriyet’ okurundan!

12 Mayıs 2017 Cuma

Geride kalan pazar günü, “1923 Devrimi”nin gazetesi olan, adı da “Devrim’in Önderi Atatürk” tarafından konulan, Cumhuriyet’in ilanından yalnızca “6 ay” sonra doğan, gazetemiz “Cumhuriyet”, “93” yaşına girdi.
“Cumhuriyet”, ülkemizin, “İslam” dünyasında tek “laik” ve “çağdaş” devlet olması dolaysiyle, bu ilkeleri korumanın, bir “Devrim Gazetesi” olarak taşıdığı, sorumluluğun bilinci içinde olmayı sürdürecektir, diye düşünüyorum, her ne denli, “laik” yerine “seküler”, “laiklik” yerine “sekülarite”, “çağdaş” yerine “modern”, “çağdaşlık” yerine “modarnite” denilmesinin, daha “doğru” olacağı söylenip, yazılsa da...
Yıllarca kutlanan “7 Mayıs” gününü, bu yıl, “Cumhuriyet”in İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’in yaptığı konuşmada, “Sizlerle bu mutluluğu paylaşmak bizim için de geleneksel bir yaklaşımdı, ama ne yazık ki içerdeki arkadaşlarımız nedeniyle ‘kutlama’ sözcüğünü kullanmak içimize sinmedi. ‘Etkinlik’ diye adlandırmak zorunluluğunu duyduk!” diyen haklı vurgulamasıyla andık. Yine gazetemizin bahçesinde yine kalabalık bir okur topluluğuyla, Cumhuriyet’in tüm çalışanları, görevlileri, yöneticileriyle, yazarları Prof. Dr. Erol Manisalı ve eşi, Zeynep Oral, Aydın Engin, Şükran Soner ve konuklarla birlikte, bir etkinlik bağlamında, Cumhuriyet “93” yaşına girdi.
Silivri’deki canlarımızın tek tek anılmasıyla, hele “Hakan Kara”nın eşi “Sinem User Kara”nın yaptığı konuşmayla -daha doğrusu seslenişle- “onlar” hepten yanımızda oldular...
Ne var ki, “O. Erinç”in konuşmasını -haklı olarak- gazetemizin, “hem ceza davası, hem vakıf davası” konusuna özgülemesi, “73 yıllık” bir Cumhuriyet okuru olarak içimi burktu; dolaysiyle eve dönüş yolu boyunca, yıllar önceki “Cumhuriyet” ile birlikteydim...
“1940”lı yılların, ilkokullarının birinci sınıfında “gazete okuma” saatleri vardı; gazete sırası gelen öğrencinin -çoğunlukla akşam iş dönüşü babanın getirdiği gazeteyi- ertesi sabah sınıfa getirmesiyle sağlanırdı; çoğunluk çoğu kez Cumhuriyet’te olur, ardından “Son Telgraf”, “Son Posta”, “Akşam” gazeteleri gelirdi; çok sürmedi bu uygulama, “1950”ye varmadan kaldırıldı.
O yıllarda, dahası uzun süre; ‘7 Mayıs’ kutlamaları yalnızca “gazete” bağlamında olsa da, ertesi gün de yazarların çoğu, türlü açılardan, az-çok değinirlerdi bu kutlamaya ve Cumhuriyet’e; okurlar tarafından da -sanırım- beklenirdi bu değinmeler, anımsamalar...
Ee, dile kolay, “73 yıllık” bir okuyucu olarak, Cumhuriyet’in “93.” yılını, kutlamaya “gelemeyenler” dışında, açıkçası gelmeyenlerce pazartesi günkü yazılarında, gazetemizi, bir-iki sözle de olsa anacaklarını düşünmekten yine kendimi alamadım... Üstelik, pazartesi günü anılan, sözü edilen bir “gazete” vardı da, “Cumhuriyet” değildi; son günlerde adı sıkça duyulan, henüz bir yıllık, “Karar” gazetesiydi bu.
Bu şanslılığın (!) nedeni, önceki İstanbul müftülerinden Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’nın, “Tek-bir” başlıklı yazısının “Karar”da, yayınlanmış olmasıydı (3.5.2017); kuşkusuz, “Tekbir”in “yerli, yersiz” seslendirilmesiyle ilgili tutumun, yalnızca “Cumhuriyet” okurları için değil -yazarının dediği gibi- “Diyanet”in ciddi ciddi ele alması gereken bir konu...
Eh, “Tekbir” yer alınca, “Müslümanlık” üzerine “dini” bir yazı da buna eşlik ediverdi, “7 Mayıs”ın ertesindeki pazartesi günü.
Bilmem ki değerli dostlar ne dersiniz, özellikle “tarikatlar”la ilgili oldukça “etraflıca” ya da “derin” yazılar biraz sıklaştı gibi gazetemizde?
Kuşkusuz, “Cumhuriyet” yazarları konularını seçmekte, bütünüyle özgürdürler...
Benimki de “Tahir Efendi”nin dediği gibi “dinozorluk” işte...
“24 Temmuz”da Silivri’deyiz değerli dostlar, yavaş yavaş hazırlanalım diyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları