Meriç Velidedeoğlu

‘440 + 2’

11 Ocak 2019 Cuma

Geride bıraktığımız “2018” yılında, ülkemizde -kayıtlara geçmiş- “440” kadın cinayeti işlenmiş; hepsi de erkekler tarafından öldürülmüştü. (Cumhuriyet, 3.1.2019)
2018’in son günlerinde de, yurtdışına uzanılmış; Ukrayna’da Harkov kentinde, tıp eğitimi yapan iki kızımız, “Buket” ile “Zeynep”in, arkadaşları “Can” tarafından bıçaklanarak öldürüldükleri basında yer aldı; bu durumda sayı “442”ye yükselmiş oluyor, ne yazık ki...
“2019” yılına adım atar atmaz, bir erkek öğrenci, Araştırma Görevlisi Ceren Hoca’yı, üniversitede görevi başında öldürdü; demek, yeni yıla geçiş için bir soluk arası bile verilmemiş... Üstelik bu sayı yalnızca duyulup tespit edilenler...
Kuşkusuz bu cinayetlerle ilgili olarak “hukuk” devrede, yasalar kurallar var, gerekenler yapılıyorsa da, istenilen sonuçlar alınamıyor.
Dolaysiyle “önlem” konusuna değinecek olursak, “çağdaş, laik” içerikte bir “eğitim-öğretim” vurgusu yapılır hep...
Ve bu eğitimin, daha anaokullarında başladığı, minik kız ve erkek çocukların bir arada oldukları, sınıflarındaki sıralarda yan yana oturdukları, birlikte oynayıp, birlikte öğrenip, yaşamın bu ilk adımlarını birlikte atmaya başladıkları, böylece “bir arada yaşamı” da adım adım oluşturdukları vurgulanır.
Öte yanda, bir ülkenin anaokulunda, “dört-beş” yaşlarındaki kız çocuklarının başlarını, alınlarını da içine alan, çenelerinde son bulan bir biçimde bohçalanıp “tesettür”e sokmak yetmezmiş gibi, bu minik kız ve erkek çocukların, ayrı ayrı sınıflarda eğitilmesi, toplumu “cinsel bağlamda” -daha ilk solukta- bölmek değil de nedir?
Ayrıca, “Diyanet”in, camilerdeki “cuma hutbeleri”nde, erkeklerden kadınları korumaları, onlara iyi muamele etmeleri için uyarılması yanında kadınerkek eşitliğinden söz etmesi beklenmelidir artık...
“Kadın Cinayetleri”nin bu durumu karşısında, bu eşitliğin, “dinsel bağlamda” da gündeme getirilmesi kaçınılmaz görünüyor...
Yine ayrıca bu doğrultuda, “Erkeklerin, kadınlardan bir üstün dereceleri vardır” (Bakara 228); “Aranızdaki üstünlüğü unutmayın” (Bakara 237); “Erkekler kadınlardan üstündür. Çünkü Allah onları birçok şeylerle kadınlardan üstün etmiştir” (Nisa 1); “Bir erkek yerine iki kadın tanıklığı” (Bakara 282) gibi ayetlerin de bu bağlamda yeniden yorumlanması söz konusu olmalı; “faizi yasaklayan” ayetin, faizi, “kâr payı” olarak yorumlanarak, rahat rahat kullanılması gibi...
Hele anneliği ileri sürüp, kadını toplum yaşamından olabildiğince uzaklaştırma, sindirilmenin yaygın örneklerindendir; bunu aşmaya çalışmak da, yer yer olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir...
Anımsanacağı gibi -dünya kadınları ile birlikte- “Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması” sözleşmesini imzalayan ülkelerden biriyiz.
Dolaysiyle bu “Kadın Cinayetleri”ne de, neden olan, “erkek egemenliği” durumunun, günümüz yönetimince değerlendirilmesi çok önemli olmuştur.
AKP iktidarı, bu görüşünü açıklamayı ilkin: “Doğum kontrolü ihanettir!” söylemiyle başlamış; bir süre sonra da şöyle: “Kadını yaratılış fıtratından, toplumsal ve biyolojik gerçekliğinden tecrit eden görüşlerin, yıllarca kadınların haklarını savunmadığını” bildirerek sürdürmüş; nedenini de:
“Altınla demiri eşitlediğinizde adaleti sağlamış olamazsınız!”, üstelik bayağı bir ciddiyetle... (5.6.2016)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları