Meriç Velidedeoğlu

‘26 Şubat’

26 Şubat 2016 Cuma

Evet bugün “26 Şubat”; bu tarihin ülkemiz için ne denli önemli (!) olduğunu önceki hafta öğrendik. Milli Eğitim Bakanı’nın buyruğuyla okullardan toplanan “2023” öğrenci bugün “Saray”ın önünde yapacakları gösteriyle “Ululemr R.T. Erdoğan”ın doğum gününü kutlayacaklardı; olamadı, “29 canımızı” alan Ankara’daki hain saldırı dolaysiyle iptal edildi; ne ki “26 Şubat”, cuma gününe denk düşüne “Erdoğan”ın gençlere “örnek (!)” olacak yaşamından söz etmek “farz (!)” oldu...
İnanılmaz varsıllığa erişmesini bir kenara bırakıp, “1985” yılından başlayarak “TC Devleti”nin tepesine oturmaya (10.8.2014) varan sürece, bir süredir gündemimizi kaplayan “konu” açısından bakarak nokta nokta değinelim diyorum.
“1985” yılıyla başlama nedenine gelince, Erdoğan bu tarihte “Refah Partisi”nin “İstanbul İl Başkanı”dır; Türkiye’ye davet ettikleri, “kökten İslamcı” bir terör örgütü olarak bilinen “Hizbi İslam” lideri “Gulbeddin Hikmetyar”ın ayakları dibine çökerek çektirdiği resim ve bu ilişki, onun siyasal yaşamının “milad”ı olarak alınır çoğunlukla.
Bu yaklaşım yerindedir, çünkü bu görünüm insanın kabulleneceği bir durum değildir; ayrıca bu çöküşün, bu “çömez” oluşun, yer yer “hakaret” boyutuna varan kimi söylemleri, nitemleri içselleştiren, sindiren bir yapıya (karakter) dönüşmenin bir göstergesi olduğu da söylenebilir, özellikle zaman geçtikçe... Böylece “ABD”nin, “Ortadoğu” planının Türkiye bağlamındaki“seçilmişlik” başlar; artık Erdoğan “İst. Bld. Başkanı”dır; “ABD”nin elçisi “Abromowitz” ilişkiyi kurar...
Zamanla, ABD’nin planı iyice belirir; “K. Irak”ta bir “Kürt devleti” kurulacak Türkiye’de de “Kürt Federasyonu”, sonra bunlar, “Büyük Kürdistan Devleti” olarak birleştirilecekler (1994). Ve “federasyon”u gerçekleştirecek kişiyi çoktan belirlemiştir ABD, Kenya’da Yunan elçiliğinde “saklanan” “A. Öcalan”.
Bir operasyonla Türkiye’ye getirilir, yargılanır, “idam” cezası verilir, tutuklanıp “İmralı yerleşkesi”ne buyur edilir, az sonra da “idam” kaldırılı verir... Böylece sıra, projenin “Irak” ayağındadır; ABD, “Irak”a Türkiye üzerinden “ikinci” bir “cephe” açmak istemektedir. Ve bu sırada Türkiye’de yeni bir parti kurulur, kurdurulur: “AKP” (2001); lideri “R.T. Erdoğan”; hemen yapılan seçimlerde “birinci” parti olur “AKP”!..
Erdoğan yasaklıdır; “A. Gül” emaneten “Başbakan” olur; Erdoğan’ı, “ABD” Başkanı “Bush”, “ABD”ye çağırır; “ikinci cephe” için yapılması gerekenleri Erdoğan’dan ister, bu arada da K. Irak’ta bir “Kürt Parlamentosu” kuruluverir; “Obama”nın yardımcısı “J. Biden” de açılışta, “Dağlar, tek dostunuz değil!” biz varız diye seslenir...
Bununla da yetinilmez, Kürt lider “Molla Barzani”, İngilizlerin kahramanı Cromwell’a benzetilip, yüceltilir; “Güneydoğu Anadolu”yu içine alan “14” Kürdistan haritası yayımlanır, “seç seç al” dercesine... Bu sırada, “ABD”ye Türkiye’den Irak’a cephe açma izni verecek “tezkere”, TBMM’de kabul edilmez (1 Mart 2003); ne ki Erdoğan “18” gün sonra “Başbakan” olur; o günün akşamına da, “ABD”ye havaalanlarımızı kullanma iznini veren “2. tezkere”yi “Meclis”ten geçirtir; ama yine de “Bush”a karşı pek “mahcup”tur; bunu gidermek için, “ABD” askerlerini aileleriyle birlikte Antalya’da tatile davet eder, “milletin cebinden”...
Bu sırada, “ABD” de “BOP”u sahneye sürer; “eşbaşkan’”yapılan “Erdoğan”, çılgınlar gibi haykırır: “BOP”la, “Diyarbakır bir yıldız gibi parlayacak!” (16.2.2004) Ardından oluşturulacak “yerel yönetimler” için özekliğe dek götürebilecek“özyönetim” yasasını Erdoğan, Meclis’ten geçirtse de, yasa, “Cumhurbaşkanı “A. N. Sezer” tarafından geri çevirilir (24.6.2004) Bu yetmez, “ABD”den açıkça “parasal yardım” isteği de “at pazarlığı”, “AB”den de “halı taciri” (Fransızca’da şarlatan) benzetmesiyle geri çevrilecektir (17.12.2004).
Erdoğan’dan “çıt” yoktur, sindirme sürecinin ardından yeni bir atılım yapar; özel danışmanı “C. Zapsu”yu “ABD”ye yollar, Zapsu’nun üst yetkililerle yaptığı, “onu delikten aşağı yuvarlamayın kimilerine göre süpürmeyin kullanın!” (Nisan 2006) yakarışına da en küçük bir tepki gelmez Başbakan Erdoğan’dan... Gelin de anımsamayın Akif’in o ünlü dizesini... “Bir kızarmaz (...)”la başlayan.
Burada keselim diyorum; belki haftaya sürdürürüz, çünkü 2016’nın “26 Şubat”ına daha gelemedik... Yarın Beşiktaş’tayız!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları