Mehmet Şakir Örs

Orta sınıfın çöküşü ve sonuçları

17 Aralık 2024 Salı

Suriye’de yaşananlar, ülkemizin temel gündeminin ve halkımızın başat sorunlarının üstünü örtmemeli. Tam tersine, oradan ülkemiz için gerekli ve yararlı dersler çıkarılmalı. Çıkarılan dersler de başta ekonomipolitik alan olmak üzere, siyasal ve sosyal politikalara yansıtılmalı. Bunu başarabildiğimiz ölçüde olumsuzlukları olumluya dönüştürebiliriz.

Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan son siyasal gelişmeler, hayata ve siyasete sınıfsal ilişkiler açısından bakmanın önemini/doğruluğunu/ yerindeliğini bir kez daha ortaya koydu. Kültürel çelişkilerin ve kimlik siyasetinin, toplumları açmazlara/ çıkmazlara sürüklediği acı biçimde görüldü.

Bu çerçeveden ekonomiye ve toplumsal ilişkilere bakınca; Türkiye’nin ilginç bir yoksullaşma süreci yaşadığı görülüyor/anlaşılıyor. Dar gelirli kitleler daha da yoksullaşırken orta gelir grupları da sürekli kan kaybediyor. Böylece, ülkenin ekonomi-politik sınıfsal dokusu da farklılaşıyor.

‘ORTA DİREK’ ÇÖKTÜ!

Anımsayacaksınız, 1980’li yıllarda çokça kullanılmaya başlanmıştı bu “orta direk” kavramı ekonomide ve siyasette... Aslında, ekonomik ve sosyal anlamda, orta gelir gruplarını ifade ediyordu bu kavram. Doğrusu toplum da bu kavramı sevmiş ve benimsemişti.

Ayrıca “orta direk” kavramı, ekonomik açıdan orta gelir gruplarını ifade etmenin yanı sıra, bu kesimlerin toplumsal yaşamımızdaki önemine de vurgu yapıyordu. Bir bakıma toplumun ve hayatın temel direği olarak kabul ediliyordu bu kesim...

SINIFSAL DÖNÜŞÜM

Bugünlerde ortaya çıkan bütün veriler, geçmişte orta gelir grubu olarak tanımlanan sınıfsal kesimlerin giderek düşük gelirli gruplara dönüştüğünü gösteriyor. Kısacası orta sınıf eriyor ve toplumsal yaşamdaki ekonomiksosyal-kültürel etkinliğini ve başat rolünü kaybediyor.

Bu durum aynı zamanda orta sınıfın çöktüğünü, bir başka anlatımla “orta direğin bel verdiğini” gösteriyor. Küçük işletme sahipleri, esnaf, çiftçi gibi kesimler giderek mülksüzleşiyor ve sonuçta ya işçileşiyor ya da işsizler kervanına katılıyorlar.

TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR!

Oysa çağdaş, modern ve gelişmiş toplumlarda orta sınıfın işlevi önemlidir. Çoğunlukla iyi eğitim almış ve kendisini pek çok yönden geliştirmiş bu kesimler, genellikle toplumsal gelişmenin ana gücüdür. Bir bakıma toplumsal ilerlemenin de motorudur, ateşleyenidir.

İşte orta sınıfın erimesi ve giderek toplumsal yaşamdaki konumunu yitirmesi; toplumsal gelişme ve ilerleme adına da tehlike çanlarının çalması anlamına gelmektedir.

İLERLEMEYE KET VURMAK

Toplumsal yaşamda çağdaşlığın, modernliğin, laikliğin, ekonomik ve sosyal gelişmenin güvencesi/itici gücü olan bu kesimlerin duraksaması, konumunu yitirmesi; toplumsal ilerlemeye de ket vuruyor. Hayatın ileriye doğru dönüşümüne ve gelişimine olumsuzca darbe vurduğu gibi, aynı zamanda çarkı tam tersine geriye doğru döndürüyor. Kaybeden ülkemiz ve halkımız oluyor.

Son dönemlerde, iyi eğitimli ve nitelikli işgücünü oluşturan insanlarımızın ülkeden gitmeye çalışmasının altında da işte bu gerçekler yatıyor. Türkiye’nin geleceğine yönelik siyaset belirleyicileri ve politika oluşturucuları, bu sorunların üzerine gitmeli ve yaşanan olumsuzlukları olumluya dönüştürecek kapsamlı programlar/projeler hazırlamalıdır.

Bu konuda başta ana muhalefet partisi olmak üzere siyasal muhalefete önemli görevler ve sorumluluklar düşüyor. Ülkemizin/halkımızın toplumsal ilerlemesinin yolu, böylesi kapsamlı bir yaklaşımdan ve çok yönlü hazırlıktan geçiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hak, hukuk, adalet 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları