Ayşegül Yüksel

Gonca Vuslateri Shakespeare oynamalı

17 Aralık 2024 Salı

Dönemin en çok tutulan televizyon dizilerinden biri olan “Leyla”nın, Güney Amerika’da çok popüler olmuş bir Brezilya dizisinden uyarlandığı belirtiliyor. Kanal D’de yayımlanan bu yapımı özellikle Nur adlı karakteri canlandıran Gonca Vuslateri’nin yorumundaki ustalığın tadına varmak için izliyorum. 

Dizi ve sinema dünyasına ne zaman girdiğini, yazdığı metinlerle ne zaman göze çarptığını bilmediğim 1986 doğumlu bu sanatçıyı, izlediğim birçok yapımdan anımsamayışımın nedeni, dizi izlerken özellikle başkarakterleri canlandıran kişiler üstünde odaklanma eğilimi olmalı. Ne ki 2016’da izlediğim, Vahide Perçin, Gülenay Kalkan, Cansu Dere gibi ünlü isimleri de içeren “Anne” dizisi gündeme gelince, Gonca Vuslateri’nin adını o güne dek -beğenisi incelmiş kişiler tarafındanneden “sıradışı” olarak anıldığını anlamış oldum. O tarihte 20 yaşında olan bu genç oyuncunun göz alıcı olmayan -dolayısıyla da günün modasına pek uymayan- farklı bir güzelliği, özellikle dizilerde yansıyan oyunculuk klişelerinden arınmış bir yorum yeteneği vardı. Dizide aykırı bir “anne”yi oynuyordu. Her duruşuyla yüreğinizi sıkıştıran bir “anne”ydi... 

‘AYKIRI’ ROLLER İÇİN BİÇİLMİŞ KAFTAN

Vuslateri’yi sahnede, İstanbul Tiyatro Festivali’nin (2017) açılış oyunu olan, yönetmen Serdar Biliş’in Pürtelaş Tiyatro çalışması, Anton Çehov’un “Martı”sında izlediğimde ise yalnız ekranların değil, tiyatromuzun da “özel” bir yorumcu kazandığını gördüm. En sevgili yazarım Anton Çehov’un başyapıtı saydığım “Martı” oyununda, ikinci derecedeki rollerinden biri olan Maşa’yı oynayan Vuslateri, büyük ustanın oyununun yapısına “şifrelediği” karakteri belinden kavrayıp gün yüzüne çıkarmıştı. 

Şöyle açıklamalı: Sahnede ön düzeyde önemli bir kişi değildir Maşa; ama ilginçtir ki Çehov, yapıtın açılış sözleri olan “Yaşam boyu yastayım” cümlesini, evin delikanlısı Kostya’ya umutsuzca âşık -çaptan düşmüş çiftlik kahyasının kızı- Maşa’ya söyletmiş ve oyunun son sözü olan, Dr. Dorn’un (ya da isterseniz, Dr. Çehov’un), “Konstantin Gavriloviç kendini vurdu” cümlesini yapıtın ilk cümlesine bağlayarak “Martı” oyununun belkemiğini Maşa karakterinin oluşturduğunu göstermiştir. Konstantin Gavriloviç’in ölümü oyunun sonunda yer alır ama Maşa daha oyunun en başında, delikanlıya olan umutsuz aşkının yasını çoktan tutmaya başlamıştır. Vuslateri, bir kâhya kızına hiç de yakışmayan Maşa’nın dramını “aykırı” yorumuyla canlandırmaktadır. Maşa önemlidir, çünkü oyundaki eylemsizliğyle, içinde yaşadığı toplumsal dönemin, bireylerin kendi yazgılarını bile değiştirmesine olanak tanımayan, engellenemez çöküşünü göstermektedir. 

‘LEYLA’: BİR AÇGÖZLÜLÜK, KURNAZLIK, ÇIKARCILIK ÖYKÜSÜ

Vuslateri, “Leyla” dizisinin Nur’unu yorumlarken yaman bir açgözlülük, çıkarcılık ve kurnazlık simgesi olan karakterin, gerçekleştirme yolunda hiçbir kural tanımadığı amaçları uğruna rolden role girerken oyunculuğunu son derece ustalıklı geçişlerle pürüzsüz kılıyor. Yalanı gerçek kılma eylemi içinde, oyunculuğunu öylesine içselleştiriyor ki bu tür sahneleri genellikle “mışgibi” yaparak geçiştiren çoğu oyuncuların tersine, gerçekten öfkeli, gerçekten âşık, gerçekten kıskanç, gerçekten seven, gerçekten acımasız biri kimliğine rahatça bürünebiliyor. İkiyüzlülüğü böylesine doğallaştırarak dışa vuran ender sanatçılardan. “William Shakespeare: Yüzyılların Sahne Büyücüsü” başlıklı kitabımı yazdığımdan bu yana gözlerim Shakespeare’in kadınlarını canlandıracak oyuncuları arar oldu. Bence Gonca Vuslateri bu işe soyunmalı. Babayiğit bir yönetmenle çalışarak kendini denemesini öneririm. Söz gelimi, “Venedik Taciri”nde, içine sıkıştırıldığı kadınlık yasalarını aşmak için, kadın olarak savaşım vermektense, erkekler dünyasının özelliklerini benimseyen, böylece başarısını erkek-egemen yaklaşıma bağlayarak bugünün bakışına göre sevimsiz bir kişiliğe bürünen, alaycı ve kurnaz Portia’yı ne güzel oynar! Ya da “Kuru Gürültü”de, erkekler tarafından cinsel nesne olarak görülen kadın kişiliğini, alaycı ve küstah duruşuyla sürdürdüğü iğneleyici/esprili “söz düellosu” içinde gizleyerek âşık olduğu komutan Benedick tarafından gerçekten sevildiğini anlamaya çalışan Beatrice’i... 

Kimbilir, belki de tünelin öteki ucundaki ışıkta Lady Macbeth belirecektir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları