Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Demokrasiden imamokrasiye mi?

17 Aralık 2024 Salı

Camilerdeki imamlar, elbette siyasete bulaşmadıkları oranda, görevlerini iyi yapmaya çalışırlar.

İmam yetiştiren eğitim kuramları da önemlidir:

Çünkü çağdaş bilgilerle ve dinin hoşgörü ilkeleriyle donatılmış din adamları, topluma önemli hizmetler yaparlar.

Diyanet İşleri Başkanlığı da sadece din ve diyanet ile uğraştığı, siyasetin dehlizlerinde kaybolmadığı ölçüde, başka mezhep ve din mensuplarına, özellikle de agnostiklere, deistlere ve ateistlere, düşmanlık yapmadığı, vatandaşlar arasında kin ve nefret duygularını tahrik etmediği, tam tersine, ülkede barış içinde birlikte yaşamayı, hoşgörüyü, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni desteklediği oranda, topluma yararlı olur.

***

Bu satırların yazarı, Medresetü’l-Kuzât’da, yani Hukuk Mektebi’nde Müderrislik yapan bir Âlim’in, Hasan Fehmi Efendi’nin torunudur.

Müslümanlığı, evindeki, “Dersiamdan ‘Elmalı’lı Muhammed Hamdi Yazar” tarafından yazılmış ve TC Diyanet İşleri Reisliği Neşriyatından 5 numaralı Hak Dini, KURAN DİLİ Yeni Mealli Türkçe Tefsir adıyla 1935 yılında yayımlanmış olan kitabından ve Leiden, Brill baskısı 13 (aslında 5. ve 12. Ciltleri iki cilt halinde olduğu için 15 cilt) İslam Ansiklopedisi’nin Türk Âlimleri tarafından genişletilerek ve yorumlanarak çevrilmiş olan MEB baskısından okuyarak ve çocukluğunda, yazları ailesinin mevsimliği 400 liraya kiraya gittiği Vahdettin’in köşkünde geçirdiği Ramazan aylarında, tutulan oruçlarda ve kılınan Teravih namazlarında uygulayarak, ayrıca annesinin ezberlettiği ayetlerle öğrenmiştir.

Onun için hiç kimse, bu yazıma “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işliyor” filan diye saldırmasın.

Çünkü bu yazım dine ve din adamlarına saldırmak için değil, tam tersine, onları korumak için yazılmıştır.

Çünkü din adamları, işlevlerinin dışında kullanılmaya çalışıldıklarında, en büyük zararı kendilerine ve kendi dinlerine verirler.

***

TBMM’deki bütçe görüşmelerinde en sert eleştireler Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yapıldı.

Çünkü Yusuf Tekin hem Maarif Modeli, hem ÇEDES gibi müfredat ve uygulama programlarıyla, hem de Diyanet İşler Başkanlığı ile ve tarikatların vakıf ve dernekleriyle yaptığı protokollerle, Milli Eğitimi, Dini Eğitim haline getirdiği için Türkiye’nin geleceğini tehdit eden en büyük tehlikelerden birini oluşturmaktadır:

Bardağı taşıran en son marifeti, okullardaki öğretmen açıklarını gidermek için öğretmen atamaları yapmak yerine, okullara imam atamaları yapması olmuştur.

***

Ne yazık ki iktidar imamları sadece MEB’e atamakla yetinmiyor, başka yerlerde de görevlendiriyor.

Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile “Hastanelerde Manevi Rehberlik” hizmeti hayata geçirilmiş ve imamlar hastanelerde görevlendirilmişlerdi.

Örneğin, TSK bünyesinde, İlahiyat Fakültesi ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanı mezunu olan öğretmen sınıfı muvazzaf subayların, Din İşleri ve Moral Subayı olarak görev yapacakları ilan edilmişti.

Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’de 5 pilot ilde uygulamaya başladığı mahalle imamlığı Ankara’da da başladı. Bu projeye göre imam hatipler sadece namaz kıldırmayacak, bulundukları mahallenin sorunlarını dinleyecek, onları acı ve tatlı günlerinde yalnız bırakmayacak.

Son olarak “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” Projesi kapsamında İzmir’deki 842 okula imam ve vaiz görevlendirilmesi Deniz Yücel tarafından Meclis gündemine taşındı.

***

Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi; Ticaret, Dışişleri, İçişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları bütçelerini geride bıraktı.

Geçen seneye göre yüzde 41 oranında artışla 130 milyar 119 milyona yükseldi.

MEB bütçesi ise geçen yıla oranla sadece yüzde 32.87 arttı.

Ve “Demokrasi”nin “İmamokrasi”ye dönüştürülme operasyonu, Suriye olayının sıcak güncelliğiyle gölgeleniyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları