Mehmet Şakir Örs

Kültürpark, Fuar ve İzmir

03 Ocak 2025 Cuma

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, yeni yılın ilk gününde Kültürpark’ı yenileme çalışmalarını başlattı. Yeşil dokuyu artırarak, Kültürpark’ı ikinci yüzyılına hazırlayacaklarını söyledi.

Başkan Tugay’ın Kültürpark’la ilgili yaklaşımları ve söylemleri, doğrusu eski bir İzmirli olarak bizim Kültürpark ve Fuar ile ilgili anılarımızı / düşüncelerimizi yeniden depreştirdi!

KÜLTÜRPARK’IN HİKÂYESİ

İzmir’in orta yerinde bir vaha olan Kültürpark, İzmirlilerin daha çok kullandığı tanımla Fuar; İzmirliler ve Egeliler için nice anılarla doludur… Geçmişte İEF ile özdeşleşen, İzmir ve İzmirliler için simgesel bir değeri olan bu alanda; bizim de çocukluğumuzdan gençliğimize, gençliğimizden çalışma hayatımıza uzanan bir dizi anılarımız var...

Kültürpark, hemen her dönem, farklı tartışmalarla - yeni projelerle, İzmir’in, İzmirlilerin sıkça gündemine gelir. 31 Mart seçimi sonrası oluşan yeni yerel yönetim döneminde, Kültürpark konusu yeniden kentin gündeminde… Biz de bu vesileyle, hem bir yurttaş, hem de bir dönem İZFAŞ Genel Müdürlüğü yapmış ve bu konuda düşünce-proje üretmiş bir İzmirli olarak, konuyla ilgili yaklaşımlarımızı, düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz

HALK OKULU

Kültürpark’ın, bir diğer adıyla Fuar alanının geçmişi 1930’lu yıllara dek uzanıyor. Pek çok İzmirlinin bilmediği tarihsel gerçek, Kültürpark düşüncesi ve modeli, Sovyetler Birliği döneminde Moskova’dan esinlenilerek ve oradaki kültürpark modeli örnek alınarak gerçekleştirilmiştir. Kültürpark’ın, zamanın belediye başkanı rahmetli Behçet Uz’un döneminde, onun önderliğiyle yapıldığı bilinir de, bu öneriyi getirenin ve düşünsel hazırlığı yapanın gazeteci Suat Yurtkoru olduğu pek bilinmez.

Oysa Kültürpark’ın ilginç bir hikâyesi vardır. 1933 yılında bir sporcu kafilesi ile birlikte Moskova’ya giden İzmirli gazeteci Suat Yurtkoru, orada gördüğü Kültürpark’tan çok etkilenir ve bu uygulamanın mutlaka İzmir’de de gerçekleştirilmesini arzular. Dönüşte bunu gazete yazılarında da ifade eder. 1934 yerel seçimlerinde Yurtkoru belediye meclisine seçilince, bu düşüncesini dönemin belediye başkanı Behçet Uz’a da aktarır. Onun da benimsemesiyle konu meclise taşınır ve karar alınır. Suat Yurtkoru, bu konuda kapsamlı bir rapor hazırlar. Behçet Uz’un projeyi sahiplenmesiyle, İzmir ve İzmirliler için adeta bir ‘halk üniversitesi’ olmasını düşledikleri Kültürpark kurma hazırlıklarına 1934 yılında başlanır. 1936 yılına kadar süren çalışmalar sonunda, o yıl fuarın açılışı ile birlikte Kültürpark da İzmir’e kazandırılır.

FUARCILIK MÜZESİ

Sonraki yıllarda da İEF ile Kültürpark’ın kaderi bütünleşecek ve bu alan farklı işlevleri bünyesinde birleştirecektir. Halkımız için yıllarca bir halk okulu olarak işlev görecektir. Fuar’ın tarihi ile İzmir’in, Ege’nin, Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve toplumsal tarihi birlikte anılacaktır.

İşte bütün bu işlevlerinden dolayı, Türkiye’de ilk ve tek olacak bir fuarcılık müzesinin İzmir’e ve Kültürpark’a çok yakışacağını düşünmüş ve görev dönemimizde bu işin ön çalışmasını başlatmıştık. Hedefimiz profesyonel fuarcılık çalışmasının Gaziemir’e taşınması sonrasında, Kültürpark’ta ‘Fuarcılık Müzesi ve Belleği’ni kurmaktı. Bunun için düşündüğümüz ilk yer de tarihi Pakistan pavyonuydu. Taşınmanın ardından idari bina da mekân olarak düşünülebilirdi.

KÜLTÜRPARK’TA YAPILABİLECEKLER

Kültürpark’a, kuruluşunun temel felsefesi olan, gençlere, çocuklara, kadınlara ve halka yönelik kültürel, eğitsel ve sportif işlevlerin yanı sıra, günümüzde turizme ve tanıtıma yönelik işlevler de yüklenebilir. Çünkü Kültürpark’ın uzun erimli korunabilmesi için, buranın daha canlı, işlevli kılınması ve bir çekim merkezi haline getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu alandaki zengin ağaç-bitki örtüsü, yeşil doku, tarihsel anıtlar ve kalıtlar, mutlaka titizlikle korunmalıdır.

Bu dokuyu zedelemeden yapılabileceğini düşündüğümüz, İzmir’in ve Ege’nin tarihsel, kültürel değerlerini tanıtan ‘Mini İzmir’ ve ‘Mini Ege’ tema parklarının, Kültürpark’ı zenginleştireceğini düşünüyoruz. Kentin merkezinde yer alan ve limana yürüyüş mesafesinde olan Kültürpark, İzmir’e gelen turistler ve konuklar için güzel bir vitrin işlevi görebilir. Buradan Agora’ya ve Kemeraltı’na uzanan yürüyüş aksları oluşturulabilir. Kültürpark içinden teleferikle Kadifekale’ye ve dolayısıyla tarihi tiyatro alanına da çıkılabilir. Önümüzdeki süreçte, iyi niyetle ve ‘ortak akıl’la, İzmir’in kentsel dinamikleri harekete geçirilerek, birlikte çok iyi şeyler yapılabileceğine yürekten inanıyoruz.

                                                                     ***

Mustafa Necati unutulmasın

1 Ocak 1929, ulusal kurtuluş ve cumhuriyetin kuruluş dönemlerinin önemli isimlerinden, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından Mustafa Necati’nin, genç yaşta hayata veda ettiği tarihtir.

Ölümüyle Mustafa Kemal’i bile ağlatan İzmirli bu değerli düşün, kültür ve eylem insanını, ülkemizin eğitim tarihine damga vurmuş bu büyük eğitimciyi; vefatının 96. yılında saygıyla anıyoruz.

Mustafa Necati, eğitimci ve öğrencilerle

ÖRNEK BİR EĞİTİMCİ

İzmir’de doğan, ilk ve ortaöğrenimini İzmir’de yapan Mustafa Necati, İstanbul’daki hukuk yüksek öğreniminin ardından yeniden İzmir’e döndü. İzmir’de avukatlık, gazetecilik ve eğitimcilik yaptı. Aynı zamanda İzmir’de ‘Özel Şark İdadisi’ adıyla okul kurdu. Bu okulda yöneticilik ve öğretmenlik görevlerinde bulundu. İzmir’in güzide spor kulübü Altay’ın kurucuları arasında yer aldı

Üç dönem millet meclisinde görev yapan Mustafa Necati’nin en büyük hizmetleri milli eğitim bakanlığı döneminde oldu. Onun görev döneminde harf devrimi gerçekleşti. Yeni harfleri öğretmek için millet mektepleri kuruldu. Ülke çapında okuma yazma seferberliği başlatıldı.

UNUTMAMAK VE UNUTTURMAMAK

Bakanlığı döneminde köylere öğretmen yetiştirmek üzere köy öğretmen okullarının planlanması ve uzman öğretmenler yetiştirilmesi için yurt dışına öğrenci gönderilmesi gibi, daha pek çok yeniliğin hayata geçirilmesini sağlayan Mustafa Necati; maalesef genç yaşta en verimli döneminde hayata veda etti.

Eğitim alanında birçok olumsuzluğun ve gerici uygulamanın yaşandığı günümüzde; eğitim devrimcisi Mustafa Necati’yi her fırsatta anmak, unutmamak ve unutturmamak gerekiyor. Bu konuda en önemli görev de İzmir’e ve İzmirlilere düşüyor.  

                                                                  ***

Gediz ovasına sahip çıkmak

Ülkemizde çekirdeksiz üzümün en yaygın yetiştirildiği yöre, Gediz ovasıdır. Manisa ili ve Alaşehir, Salihli, Sarıgöl gibi ilçeler, ‘üzüm diyarı’ olarak anılır ve bilinir. İşte bizim çocukluğumuz ve ilk gençlik yıllarımız da bu yörede bağlar, bahçeler içinde geçmiştir. Halen de bir ayağımız toprakta ve bu yörede sayılır.

Gediz ovasından geçerken ve o yörede ufka bakarken, gözünüzün önünde alabildiğine üzüm bağları uzanır. Bahar ve yaz aylarında ortalığı üzüm asmalarının yeşilliği kaplar. Her yer adeta yeşile bürünür. Üreticiler bu güzelliği ‘yeşil deniz’ olarak adlandırırlar.

Bizim de çocukluğumuzda ve ilk gençlik yıllarında bu ‘yeşil deniz’de çok kulaç atmışlığımız vardır! Bağ evlerine göçülen ve hasat sonuna kadar oralarda kalınan sıcak yaz gecelerinde; dolunayın aydınlığında ve fener ışığında kayan yıldızları gözlediğimiz, dilekler tuttuğumuz, çocukluğumuzun güzel dönemlerini nasıl unuturuz.

İşte bu güzelim diyarlar, verimli ovalar, günümüzde maalesef jes’lerin işgali altında kalıyor. Bu yöreye gittiğinizde artık birçok yerden dumanlar yükseldiğini gözlemliyorsunuz. Egeli üzüm üreticileri ve çevreci kuruluşlar, yöredeki bağcılığı bitireceğini düşündükleri bu tehlikeye karşı mücadele ediyorlar. Dava üstüne dava açıyorlar. Gediz ovasına, üzüm üretimine ve bağcılığa sahip çıkılmasını istiyorlar. Onların haklı mücadelesini biz de yürekten destekliyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Zor ve zorlu yıl 31 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları