Mehmet Şakir Örs

2024’ten 2025’e; İzmir ve Ege

27 Aralık 2024 Cuma

Bir yılı bitirip yeni bir yıla hazırlanırken, biz de bir durum değerlendirmesi yapmak istiyoruz. Yaşadığımız kent İzmir’de ve genel olarak Ege Bölgesi’nde tartışmalarla, ekonomik zorluklarla ve siyasal çekişmelerle dolu bir yılı geride bırakıyoruz.

2024’E EGE’DEN BAKMAK

Tamamladığımız yılın İzmir ve Ege açısından en önemli siyasal olayı 31 Mart yerel seçimleri oldu. Bu seçimin Ege için en temel karakteristiği ise, başta büyükşehirler olmak üzere Ege Bölgesi’nin neredeyse tamamının CHP kırmızısına boyanmasıydı.

Denizli, Balıkesir gibi yıllardır iktidar partisine mensup başkanlarca, ya da Manisa gibi MHP’li başkanlarca yönetilen kentler, bu kez CHP adaylarını tercih ettiler. CHP kıyı kentlerden Uşak, Afyon, Kütahya gibi muhafazakâr seçmenlerin ağırlıklı olduğu Batı Anadolu’nun içlerine kadar yöneldi. Yıllardır tercihini hep CHP’den yana kullanan İzmir’de gelenek yine değişmedi. Ancak burada da CHP’li başkanlarda kadın ve genç ağırlıklı önemli bir değişim / yenilenme yaşandı.

ORMAN YANGINLARI

Ülke genelinde yaşanan ekonomik zorluklardan Ege ve Egeliler de etkilendiler. 2024 yılı, bu yörede yaşayan insanlarımız için de zor ve zorlu bir yıl oldu. Egelileri olumsuz etkileyen bir başka önemli gelişme de eğitimde yaşanan olumsuzluklar ve ÇEDES gibi tartışmalı projelerdi.

Ege’de 2024’ün özellikle yaz sezonuna damgasını vuran en önemli olayı orman yangınlarıydı. İzmir Karşıyaka’da, Selçuk - Kuşadası yakınlarında yaşanan orman yangınları, önemli tahribata yol açtı.

ÇEVRE VE KIYI EYLEMLERİ

Son yıllarda olduğu gibi, 2024 yılında da Ege’de önemli çevre eylemleri yaşandı. Kaz Dağları’ndan Akbelen’e uzanan birçok yerleşim alanında, duyarlı yurttaşlar, köylüler; doğayı, ormanı, ağaçları korumak için adeta kendilerini siper ettiler. Bir başka etkin hareketlenme de tarım kesiminde, tarım üreticilerinde görüldü.

Yaz aylarında Ege’nin kıyı kentlerinde yaşanan farklı bir eylemlilik de deniz kıyılarının, halk plajlarının rant amaçlı işgallere karşı korunmasıydı. Egeliler serbestçe ve özgürce sahillerden, plajlardan yararlanabilmek için taleplerini dile getirdiler.   

2025’TEN BEKLENTİLER

2024’ün İzmir’de bıraktığı önemli bir iz de körfez kirliliğiydi. Bir liman kenti olan İzmir için, İzmir körfezinin farklı bir önemi ve anlamı var. İzmirliler körfezlerine sahip çıkıyor ve önümüzdeki süreçte körfezin iyileştirilmesini bekliyorlar.

İzmirliler ve Egeliler, siyasal tutumlarından, tercihlerinden ötürü cezalandırılmak istemiyorlar. Merkezi yönetimin, muhalif de olsalar yerel yönetimlerle işbirliği yaparak kendilerine eşit hizmetler sunmasını bekliyorlar. 2025’ten bir başka önemli beklenti de; Cumhuriyet değerlerinin artık daha fazla örselenmemesi.

***

Ecza kooperatifçiliği ve Işık Boyacıgiller

Tarih boyunca İzmir ve Ege, birçok alanda / sektörde ve yaşanan toplumsal gelişmede öncü konumundadır. Egelilerin öncülük yaptığı mesleki ve toplumsal örgütlenmelerden birisi de ecza kooperatifçiliği alanındadır.

İzmirli ve Egeli eczacılar, Manisa’dan / İzmir’den başlayarak; ülkemizde eczacıların / eczanelerin kooperatifleşmesinin önderliğini yapmışlardır. O dönemleri yaşayan ve o örgütlenmelerde emekleri olan kaybettiğimiz tüm eczacıları saygıyla anıyor, yaşayanları da sevgiyle selamlıyoruz.

Işık Boyacıgillerin eşi ve dostları, mezarı başında

EGE’NİN ÖNCÜLÜĞÜ

Bu örgütlenmenin içinde bugün artık aramızda olmayan birçok eczacının da önemli emeği vardır. O dönemde Manisa’da eczanelerinde teröristler tarafından vurularak öldürülen Neşe Gülersoy ve Mete Erdem ile uzun yıllar EDAK başkanlığı yapan Işık Boyacıgiller de, bu örgütlenmenin önde gelen isimlerindendir.

Eşi ve meslektaşı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi’nin eski başkanlarından Asuman Boyacıgiller ile birlikte kendilerini tanımış olmaktan ve dostluklarından mutluluk duyduğumuz Işık Boyacıgiller’i; çeyrek asır önce, yanlış hatırlamıyorsak tam da 1999’dan 2000’li yıllara geçerken kaybetmiştik.  

EDAK SÜRECİ

Ecza kooperatifçiliğinin öncü kuruluşu olan EDAK’ın kuruluşunda ve gelişiminde sevgili Işık Boyacıgiller’in önemli çabaları ve emekleri olmuştur. O süreçleri EDAK’ın kurucu başkanı, değerli dostumuz İbrahim Yüncü çok iyi bilir ve pek çok paylaşımında ayrıntılarıyla anlatır.

Ancak ne yazık ki sonraki yıllarda, Boyacıgiller’in vefatından sonra, EDAK ekonomi düzeninin yeni rüzgârlarına yenik düştü. Neyse ki sevgili Işık Boyacıgiller onca emek verdiği kuruluşun sonlandığını görmedi.

‘HEP BERABER’

Bütün bunları yeniden hatırlamamıza ve hatırlatmamıza, Işık Boyacıgiller’in vefatının yıl dönümü ve bir de yeni çıkan bir kitap vesile oldu. Gazeteci kardeşlerimiz Nihat Delibaşı ve Sinan Doğan, İzmir’de eczacılık mesleğinin duayen isimlerinden Enver Olgunsoy’la birlikte ortaklaşa bir kitap yayımladılar.

Doğrusu bu kitabın öncelikle ‘Hep Beraber’ olan ismini çok sevdik. Kendilerini içtenlikle kutluyoruz. Enver Bey, mesleki anılarında; İzmir’de eczacılığın gelişimini, eczacı odası ve EDAK örgütlenmelerinin öykülerini anlatıyor. Biz bu anılarla o dönemlere ve yaşanmışlıklara adeta bir zaman yolculuğu yaptık. Bu vesileyle, İzmir’de / Ege’de eczacı örgütlenmesinin ve kooperatifçiliğinin önemli ismi, değerli dostumuz Işık Boyacıgiller’i bir kez daha sevgiyle ve saygıyla anıyoruz.

***

Ege’de nergis zamanı

Nergis İzmir’e ve Ege’ye özgü güzel bir çiçek. Hem görünümüyle ve hem de güzel kokusuyla, doğrusu biz de bu çiçeği çok seviyoruz. İşte içinde bulunduğumuz dönem, bu güzel çiçeğin ortaya çıktığı; çiçek sergilerini ve vazolarını süslediği bir dönem.

NERGİS DİYARI

Nergis çiçeğinin üretildiği alanlar arasında İzmir ve özellikle de İzmir’in Karaburun yarımadası öne çıkıyor. Bugünlerde bu yörede, yol kenarlarında, deniz kıyısında pek çok tarla sarı-beyaz nergisler ve mor renkli sümbüllerle kaplanmış durumda.

Ancak bu yörede nergis üretimi ile uğraşan üreticiler, giderek üretiminin azaldığına dikkat çekiyorlar. Bunun temel nedeni olarak, nergis üretim alanlarının betonlaşmaya ve yapılaşmaya yenik düşmesi gösteriliyor. Bu durum, nergis tutkunlarını ve doğaseverleri oldukça üzüyor.

KARABURUN YARIMADASI

Yaşadığımız onca olumsuzluğu bir yana bırakıp; içinde bulunduğumuz zaman diliminde ve yeni yılın ilk günlerinde, nergisi / sümbülü tarlada görmek ve topraktan koklamak için; yine de yolumuzu buralara düşürmekte yarar var. Zeytinalanı’ndan başlayarak deniz kıyısındaki eski yoldan ilerlemek ve yol üstündeki Balıklıova’ya, Mordoğan’a ve köylere uğrayarak Karaburun’a ulaşmak, sizlere mutlaka yeni keşifler yaptıracak ve güzellikler yaşatacak.

Bu arada zaman ve olanaklar ölçüsünde; Balıklıova’ya özgü kurabiye, İnecik - Kösedere ve Eğlenhoca köylerinde hurma zeytin, Karaburun’da kopanisti peyniri tadılabilir ve alınabilir.

BÖRKLÜCE’NİN YURDU

Karaburun yöresinin geçmişinde Anadolu’nun ilk toplumcuları olarak bilinen Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in de izleri var. Geçmiş yıllarda rahmetli hocamız Prof. Dr. Bilge Umar, ‘Börklüce’ isimli tarihi romanında ne de güzel anlatır, onların bu yöredeki mücadelelerini...

Bizce Karaburun yarımadasını, Bilge Umar hocamızın yazılarının rehberliğinde gezmekte yarar var. Börklüce’nin yurdunu dolaşırken; Anadolu’nun ilk toplumcularının anılarını / mücadelelerini buralarda mutlaka duyumsayacaksınız! Dileğimiz ve beklentimiz, yöre halkının ve yerel yönetimlerin, Anadolu’nun ilk toplumcularının anılarına ortaklaşa sahip çıkması ve birlikte yaşatması! Onlar adına düşün ve kültür etkinlikleri düzenlenebilir; anıtlar, belgelikler, anı ve kültür evleri, araştırma merkezleri ve enstitüleri oluşturulabilir. Unutulmamalıdır ki; bu topraklarda yaşananları araştırmak, öğrenmek ve günümüze / yarınlara taşımak ortak sorumluluğumuz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik çağrısı 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları