Mehmet Basutçu

Alt, üst ve çift kimlikler...

06 Eylül 2024 Cuma

Ana yarışmanın merakla beklenen iki adı Pedro Almodovar ve Todd Phillips düş kırıklığı yaratmadılar, tam tersine beğenildiler ve alkış topladılar. 

En önemlisi damıttıkları görsel tadlar gerisinde izleyicilerini derinden duygulandırarak düşündürmeyi başardılar, bir hayli de hüzünlendirdiler. Yapay ya da yapmacık bir hüzün değil burada söz konusu olan, dünyamıza duyarlı ama alabildiğine gerçekçi gözlerle bakabilen incelikli bir yaklaşımın gerisinde tortulaşan çok katmanlı bir duygu hali.

ALKIŞ KRONOMETRESİ... 

Sırası gelmişken, kronometre tutma hastalığına yakalananların giderek arttığı sosyal ya da kurumsal medyada mantar gibi çoğalan “alkış rekoru” haberlerine pek kulak asmayın lütfen, demek istiyorum yeniden. İçi boş, anlamsız bir gösterge bu. Gala gösterimlerini noktalayan konvansiyonel alkışların ne süresi ne de gür ya da cılız olması değildir ölçüt. Bir yapıtın içinizde bıraktığı etkinin derinliği ve kalıcılığıdır önemli olan. Her ne kadar prestijli olurlarsa olsunlar jüriler de hiçbir zaman “adil” olamazlar, sadece genel bir çizgi belirlerler. Sanat ödülleri çok görecelidir, alabildiğine bireyseldir, unutmayalım... 

Aynı bağlamda, kırmızı halı furyası gerisindeki kolay tuzaklara da düşmemek gerekir. Tanıtım amaçlı özel girişimleri organize edenler, festivalde sunulan filmlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan “tanınmış kişileri” satın aldıkları gala biletleriyle girişte boy göstermeye davet ederler. Ünü kendinden ve davet edenden kaynaklı o yıldızların kırmızı halılar üzerindeki fotoğraflarını servis edenler de arka plandaki fotoğraf muhabiri kalabalığının ters yöne bakıyor olduğunu bile dikkate almazlar! Ne Cannes ne de Venedik festivallerine ayak basmamış olduğu anlaşılan bu promosyon haber kotarıcıları, iki festivalin merdivenlerinin farklılığından bile bihaber olduklarından, coğrafyayı da kronolojiyi de rahatça birbirine karıştırıverirler! 

Evet, gülünç ama tehlikeli eğilimler içinde medya dünyası.

YAŞAMI VE İÇ KİMLİKLERİ SORGULAMAK...

Pedro Almodóvar (1949) aşk, tutku, cinsel kimlik, alt kimlik gibi bireysel duyguları, iç çelişkileri ve saplantıları derinlemesine işleyen,  farklı ruhsal bunalımları o kendine özgü, cıvıl cıvıl sevecen sinema diliyle son derece anlaşılabilir kılan bir sinema ustası. 

İspanyol yönetmen, bu kez ölüm sürecini sorgulayan yeni bir temaya el atarak sinematografisinde farklı bir sayfa açıyor.  Batı dünyası kamuoyunu yakından ilgilendiren ötenazi konusuna dek uzanan çizgide, yaşamın son sürecine eğilen Almodovar, savaş muhabiri ölümcül hasta kadının (Tilda Swinton) iç hesaplaşmasını yazar dostuyla (Julianne Moore) karşılıklı yaptığı söyleşiler eşliğinde işliyor. 

Todd Phillips’in yeni jokeri “Joker : Folie à deux” de üst ve alt kimliklerin çatıştığı, ölümle, hiçlikle sonlanan hüzünlü bir aşk öyküsü.  Lady Gaga ile Joaquin Phoenix’in son aşkı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları