Spor federasyon seçimleri bitmek üzere. Kiminde bakanlık, kiminde kulüpler, kimi branşta da rahmetli Fikret Ünlü’lerden, Erdoğan Toprak’lardan, Mehmet Atalay ve Mehmet Baykan’lardan kalan devlet aklı galip geldi. Federasyon seçimlerinde yaşananlar Türk sporunun niçin hamle yapamadığını kanıtlar nitelikteydi. İsim vermemeyim bazı branşlarda yılların federasyon başkanları, mevzuat nedeniyle adaylaşamadı bile. Mevzuat dediysek, kimse kimseden Berkeley, Harvard, Cambridge diploması istemiyor. Sadece federasyon delege sayısının yüzde 10’u kadar imza bekliyor. Bu da aşağı yukarı 25-26 ıslak imzalı A4 fotokopi kağıdı. Yıllardır federasyonları yöneten, branşını öyle ya da böyle Olimpiyatlara götüren bazı başkanlar bu referans mektuplarındaki tarih hataları nedeniyle aday olamadı. Evet yanlış okumadanız, kağıdın üzerindeki tarihi doğru attıramayan, onları kontrol etmeyen, etse de sehven yanlışları görmeyen kişiler yönetmiş milyonlarca liralık bütçeleri. Kusura bakmayın eğer federasyon başkanı olacak kişi, 25 imza kağıdını tek tek kontrol edip üzerindeki tarih veya benzeri hatayı göremiyorsa, ona değil federasyon tavuk kümesi yönettirmemeli Spor Bakanlığı! 

Bakanlık demişken, geçenlerde bütçe görüşmeleri vardı. Ülke mali krizde, ancak spora ayrılan bütçe için Osman Aşkın Bak ve Genel Müdür Ozan Çakır’ın Maliye Bakanlığı’na tam saha pres yaptığını, hatta Bakan Bak’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile oynanan basketbol maçlarında yaptığı her asist sonrası, “Efendim, bütçe” dediği dillendiriliyor Ankara’da. Ne var ki bütçe görüşmelerine kimse doğru dürüst çalışmamış. Burada sözüm aynı zamanda muhalefete. Görüşmeleri izleyen bir dostum, “Bütçe kalemlerinden çok, bir federasyon başkanının hediye ettiği tespihi daha çok konuştu vekiller” dedi. Kim üzerine alınırsa alınsın darılmak yok! Peki biz bu sistemle nasıl ülke sporunu bir yerlere taşıyacağız, Olimpiyatları altın madalyasız kapatmayacağız 90 milyona yakın nüfusumuzla. Kolay, sporda ileri gitmiş ülkelerin programlarını karbon kopya getirin Türkiye’ye uyarlayın 5 yılda verim alın. Örneğin Fransa, ülkedeki spor akademilerinin yetersizliğini görüp INSEP Ulusal Spor, Uzmanlık ve Performans Enstitüsü projesini devreye soktu. Bizim BESYO’lar da bu yolla modernize edilmeli. Spor teşkilatı elden geçirilmeli ve ülkenin binbir zorlukla ayırdığı bütçe doğru kullanılmalı.