Jale Özgentürk

Ekonomi fay hattında

20 Ağustos 2021 Cuma

Resmi rakamlara göre 40 bine yakın insanın öldüğü Marmara depreminin 22’inci yılını geride bıraktık. 17 Ağustos’ta yine içi boş açıklamalar yapıldı ancak gerçeği bir kez daha gördük. İstanbul ve çevresini altüst edecek deprem için 22 yılda hiçbir adım atılmamış.

Sıradan bir şehir değil İstanbul ve çevresi. Sanayi sektörü üretiminin yüzde 40’ı, ihracatın yüzde 50’si bu kentten yapılıyor. Vergi gelirlerinin yüzde 46’sı burada toplanıyor, istihdamın yüzde 31.9’u da İstanbul’da. 

Yani Türkiye ekonomisinin kalbi. Ama durum çok vahim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmaya göre ticaret alanları ve üretim tesislerinin yüzde 60’ı deprem riski en yüksek bölgede yer alıyor. Ayrıca konaklama tesislerinin yüzde 60’ı, eğitim ve kültür kurumlarının, sağlık ve spor tesislerinin yüzde 50’ye yakını deprem riski yüksek alanlarda bulunuyor. 

ÜÇ MAYMUNU OYNAMAYALIM

Bu gerçeğe iki yıl önce İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan da dikkat çekmiş ve 20 bine yakın üyesini uyararak şunları söylemişti:

- İstanbul’daki tüm sanayi firmalarının hakikaten samimi ve sağlıklı bir check-up’ının yapılması gerek. Bu check-up neticesinde, uygun olmayan firmaların da çok hızlı bir şekilde dönüşümlerinin yapılması lazım. 

- Kabul edelim ki sanayi tesislerimizin İstanbul içerisinde önemli bir bölümü eski binalar ve çok katlı binalar... Her sektörün kendi özeleştirisini en sağlıklı şekilde yapması gerek. 

- Bu konuda artık üç maymunu oynama dönemimiz bence bitti. Yani bunu söylemezsem ben vebal altına girerim. Hepimizin uyanık kalması lazım. Bu iş hakikaten ülke için, evlatlarımız için bizi bekleyen en büyük risk.”

Bahçıvan uyardı ama ne yazık ki üyeler destek vermedi, üç maymunu oynamaya devam etti ve hiçbir adım atılmadı. 

İş dünyasındaki sessizliği geçen hafta Türkiye’nin en büyük şirketlerinin üyesi olduğu üç kurum TÜSİAD, Türkiye Girişim ve İş dünyası Konfederasyonu ve Sektörel Dernekler Federasyonu nihayet bozdu.

Detaylı bir rapor açıklandı. Korkunç veriler bir kez daha gündeme geldi. Rapora göre Türkiye ekonomisinde yaşanacak kayıp 25 ila 300 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

Rapordan anlaşılan ise depreme kendi üyeleri dahil kimse hazırlıklı değil. Kanunlara göre çalışan sayısı 10’un üzerinde olan kamu ve özel sektör işletmelerinin acil durum planı hazırlaması gerekli. Ama sorumluluk meslek odalarına, birliklere ve kamu kurumlarına bırakılmış. Takip eden de yok. İş dünyası dernekleri bu büyük yıkıma karşı “ricayla” destek görevi talep ediyor. 

Belediyenin hazırladığı risk haritasına göre sanayi işletmelerinin yüzde 12’si depremin en şiddetli yaşanacağı bölümünde. Ve hâlâ binaların envanteri yok. Apartman altlarında yıkılması kesin binalarda yüzlerce işçi çalıştıran binaların envantere ihtiyacı var mı? O ayrı soru...

Envanter çıktı binalar tespit edildi diyelim. Güçlendirecek kaynak yok. İstanbul’da çoğunluğu muhalif partilere mensup belediyelerin ciddi desteğe ihtiyacı var.

Envanter, kaynak yetersizliği derken büyük deprem yaklaşıyor. Kimi araştırmalara göre binlerce insanın hayatına mal olacak. 

Bu rahatlığı anlamak mümkün değil. Hiçbir adım atılmıyor. Durduk ve ölümü bekliyoruz!

FACİA MÜTEAHHİTTEN BAŞLIYOR

17 Ağustos depreminin faturası Veli Göçer’e, Bozkurt selinin faturası da Mehmet Özkan isimli bir müteahhite kesildi, iş bitti. 

Türkiye’de yıllardır söyleniyor. Müteahhitlik sektörü yeniden yapılanmalı, müteahhitler yetkin değil. Sektöre girmenin kuralı yok. 

Türkiye’de yaklaşık 460 bin müteahhit var. Avrupa’da bu sayı sadece 50 bin. Türkiye’de kentlerin kaderini politikacılar, belediyeler ve müteahhitler belirliyor. 

Sektörün durumunu Türkiye Müteahhitler Birliği’nde göreve gelen her başkan yıllardır söylüyor. En son yeni başkan Erdal Eren de depreme karşı önlem için 7 konuya işaret ederken vurguladı. Birinci sırada ‘Ehil Yapı Müteahhidi” var.

Eren’in sıraladığı diğer maddeler de yapılmayanları ortaya koyuyor: “Güçlü Yapı Denetimi, Yetkin Mühendislik Sistemi, Mesleki Yeterlilik Belgeli İş gücü, Kaliteli Malzeme, Çok Yönlü İmar Mevzuatı ve Bilinçli Kamuoyu.”

Ancak ne yazık ki iktidarın en sevdiği meslek grubu bu. Düzelmesini beklemek hayal! 

Ranta dayalı bir modelle insanlara ev değil mezar yapılıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları