Kediye Övgü

11 Ekim 2011 Salı
\n

\n

Kedilere Dair Nobelli yazar Doris Lessingin olağanüstü dil ustalığıyla yarattığı bir kediler anlatısı, kediseverlere armağan. Yazar, insanı olduğu kadar kedileri de sevgiyle, merhametle, şaşırtıcı bir incelikle o kadar tatlı anlatıyor ki bu özel ve güzel yaratıkları daha da büyüleyici kılıyor. Öyle ki, her okuyuşumda beni yepyeni duygulara sürüklüyor ve hem göçmüş kedi dostlarımı hatırlatıyor hem de kedi aşkımı alevlendiriyor.

\n

Lessingin çocukluğu Afrikada bir çiftlikte doğanın içinde geçti. Çevresinde her türlü hayvanla, durmadan yavrulayarak çoğalan evcil kediler oldu. 1949da İngiltereye döndükten sonra evini yine kedilere açtı. Savaş sonrası Londranın soğuk kaldırımları, yıkık damları bir eve yerleşmek için kapı önlerinde bekleşen kedilerle doluydu. Hayatına Gri, Kara, zamanla Rufus, El Magnifico ve onların prensleri katıldı.

\n

Şımarık, zarif, baskın Gri: Kusursuz, şahane, leoparı ve yılanı çağrıştıran, kelebek ve baykuşu andıran, çelik pençeleriyle öldüren minyatür aslan, sırlarla, gizemle, yakınlıklarla dolu gri kedi.Sonra tutarlı, alçakgönüllü, bilge Kara: Gözleri kapalı otururken sakin, bulunduğu yerin ötesinde, kendi içinde uzak bir yere çekilmiş…” görünen güçlü, sırım gibi Kara kedi.

\n

Bu iki dişinin evin içindeki üstünlük savaşları, gebelikleri, doğurmaları, hastalıklarıyla ilerleyen zamanda Lessing dikkatli bir izleyici olarak kendini geride tutuyor. Gözlemci bir tavırla ama şefkatli bir dostun yakınlığıyla okuru kedilerinin hayatına ortak ediyor. Bakışların, salınışların, iletişim dilinin ve duyguların şifrelerini çözüyor ve gerçek kedi karakterler yaratıyor.

\n

***

\n

Lessing, insanla kedi arasındaki pratik, cömert ilişkiyi, ortak yaşam arzusunu ve sevgi dolu bağımlılığı, kedilerine jest, ruh, dil vererek dokunaklı bir sadelik ve canlılıkla aktarıyor. Bir anne-anlatıcı rolü üstlenerek çarpıcı bir karşılıklı öğrenme süreciyle birbirini kabulü belgeliyor. O, bütün kedileri farklı birer birey olarak görüyor. Kimi zeki, kimi avcı, kimi tembel, kimi gururlu, kimi çok güzel:

\n

Gözlerine bakardım. Etrafı koyu renk kalemle incecik çerçevelenmiş sonra bej renkli ikinci bir çerçeve çizilmiş badem gözler. Gözlerinin altında koyu renk birer fırça darbesi. Yeşil, yemyeşil gözler; ama gölgede koyu, dumanlı altın rengi…”

\n

Kedilerin iktidar hırsını, sokak kedileri ve ev kedileri arasındaki statü farkını, bir sokak kedisinin ev kediliğine terfi etmek için yaptıklarını, anne kedilerin küçücük yavrularını eğitmelerini ve kedi varoluşuyla ilgili görüşlerini Lessing çok içten anlatıyor. Bir yandan da insan üstüne düşünüyor ve kedilik halleriyle insanlık hallerinin benzeştiği yerleri işaret ediyor. Anlatı sürekli gidip gelmeler, hastalanıp iyileşen kediler, gelip gidenler ve ölümlerle ilerliyor. Yazar, hayatından çıkan kedilerin verdiği acıyla baş etmekte zorlanıyor. Ama eninde sonunda birlikte geçmiş zamandan kalan anılarla yetinmeyi öğreniyor. Yer yer iç burkan kitap kedilere övgü de sayılabilir ama yazarın şu sözleri acıtıyor:

\n

Kedileri tanıyıp hayat boyu birlikte olunca geriye insanlara karşı duyulandan çok farklı bir hüzün tortusu kalıyor: Onların çaresizliği karşısında çekilen acı, hepimiz adına duyulan suçluluktan oluşan bir tortu.

\n

***

\n

Kedilere Dair, Doris Lessing, Metis Yay. 2007

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (08.01.2013) 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları