Dünyanın tüm dillerini anlamak

31 Aralık 2017 Pazar

Çeviri programları son yıllarda iyice yaygınlaştı. Cep telefonları için 400’ü aşkın çeviri programı var. Şöyle diyordu bir taksi şoförü: “Koreli iki müşteri bindi. Açtım telefonumdaki çeviri programını, başladık konuşmaya. Gayet güzel anlaştık.”
“Teknolojiyi yakından takip ediyorsun...” diyecek oldum, “Yok” diye karşılık verdi, “12 yaşında bir oğlum var. Ondan öğreniyorum.”
En çok kullanılan çeviri programlarından biri “Google Translate”. Fakat Yandex’in, Bing’in çeviri yazılımları da başarılı. Artık web sayfalarını farklı dillere çevirmek bile mümkün. Yapay zekânın kullanılması yazılımların başarısını arttırmış. Gündelik, basit konuşmaları farklı dillere çevirmekte sahiden de başarılı bu programlar. Fakat daha zor metinlerin çevirisinde aynı başarıyı yakalayamıyorlar. Deneyimli bir çevirmenin yerini almaları henüz hayal.
Yine de 40 dilde anında çeviri yapabilen Google’ın kulaklığı teknoloji dünyasında heyecan yarattı. Kulaklık kulağınızdayken konuşuyorsunuz, karşınızdaki aynı kulaklığa sahipse, sizin Türkçe anlattıklarınızı o İngilizce dinliyor. Çeviri anında yapılıyor.
Elbette etkileyici bir teknoloji. Benzer bir kulaklığı Bragi de piyasaya sürdü.
Kulaklıkları ve Türkçe çevirisini test edenler “Gündelik basit konuşmaları çevirmekte başarılı” diyorlar. Henüz Türkiye’de satışa sunulmadılar. Kulaklıklar için Douglas Adams’ın bilimkurgu romanı “Otostopçunun Galaksi Rehberi”ndeki “Babil Balığı” benzetmesini yapanlar var. Adams’ın pek çok filme ve kitaba ilham kaynağı olmuş ünlü bilimkurgu romanında küçük bir “Babil balığı”ndan söz edilir. Romanda bu balığı kulağına sokan kişi bir anda evrendeki tüm dilleri anlamaya başlar. Adams, o balığa “Babil” adını verirken “Babil Kulesi” öyküsünden esinlenmiş. Tevrat kaynaklı ünlü bir öyküdür. Büyük Tufan’dan sonra insanlar tek bir dil konuşuyorlarmış. Babil’de gökyüzüne yükselen büyük bir kule yapmaya girişmişler. Amaçları cennete ulaşmak. Tanrı buna öfkelenmiş. Muhtemelen insanlığın ilerlemesini bir kibir olarak görmüş. Aşağıya inip insanları cezalandırmış. Onların dillerini karıştırmış. İnsanlar birbirlerini anlayamaz olmuşlar. İnşaat durmuş. İnsanlar küçük gruplara bölünmüş ve dünyanın dört bir yanına dağılmışlar.
Enis Batur, Nevzat Erkmen’in Türkçeye çevirdiği James Joyce’un “Ulysses”ine yazdığı önsözünde Babil Kulesi’nin öyküsünü anlatır. Batur, “Babil cezası” için, “Ademoğlu’na indirilen ilk cezaları düşünürsek (Cennetten kovulma, Nuh tufanı, Ninova’nın ya da Lut’un yerle bir edilmesi vb.) en güçlü, etkisi en kalıcı cezanın bu olduğu tartışma gerektirmiyor” der.
Çeviri programlarında yaşanan gelişmelerle “Babil cezasının” sonuna mı yaklaşıyoruz?

***

İnsanın insanla kopan iletişimine ilişkin bir öykü var elimizde. Peki, insanın doğayla, doğadaki canlılarla iletişimi nasıl koptu?
Bilim, günümüzde hayvanların ve bitkilerin nasıl iletişime geçtiklerini de çözmeye çabalıyor. Köpek havlamalarını analiz edip, köpeğin ne istediğini “insan diline” çevirmeye çalışan yazılımlar piyasaya çıktı bile (Dog translator). Ya da saksıdaki çiçeğinizin “ihtiyaçlarını” anlayıp cep telefonunuza bilgi geçen yazılımlar (Helloplant). İnsanla bitki arasında iletişim kurmayı amaçlayan Microsoft’un Florence projesi ilginç bir proje. Bir bakmışsınız, bir süre sonra doğadaki tüm canlılarla da iletişim kurmaya başlamışız. (Doktor Dolittle öykülerini anımsar mısınız?) Bugün iklim değişikliği yüzünden dünyanın ateşi yükseliyor. Fakat insanlık bunu yeterince önemsemiyor. Bir gün gelecek ve dünyanın dilini de anlayabilecek miyiz acaba?

***

Emre İper 267 gün sonra özgürlüğüne kavuştu. Emre’ye “Geçmiş olsun” dediğimde, “Daha geçmedi, adalet daha yerini bulmadı. Arkadaşlarımız hâlâ tutuklu” yanıtını verdi. Haklı. Akın, Murat, Ahmet yeni yıla demir parmaklıkların ardında girecekler. İkinci kez. Buruk bir sevinç yaşıyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları