Feyzi Açıkalın

Huysuz ihtiyar olma hakkı

05 Ocak 2020 Pazar

Huysuz ihtiyar” diye bir deyim var ama bunun işlerliğinin bir “hakka dönüştüğü” konusu tartışmalıdır. İşin daha da tuhafı, huysuz ihtiyarlık erkeklere özgü bir durum olarak kabul görmektedir.


Belki de, yaşlanmayı daha çok erkeklerin sorun etmesiyle bu deyim eril bir dille tanımlanıyor.


Bir fizyolojik geri gidiş olan yaşlılığın tamamlayıcısı olan huysuzluğun, erkeğin hangi döneminden beri sürmekte olduğu önemlidir. Yaşlandıkça huysuzlaşan erkek bu yazının konusudur.


Bir de huysuzluğun sergilendiği mekan önemlidir. Huysuzluk yaparak kendini kabul ettirme hali, yakın ve kısıtlı bir çevredeki ona yönelik beğenilerin yoğunlaştığı daha küçük yerleşimlerde görülür.


Kırsaldaki bir Abdurrahman Çelebi, hakim olabileceğini var saydığı o kısıtlı çevreye deneyimini aktarmak ister. Bu aslında bir ilişki kurma biçimidir. Mesajlarının “yerini bulamama” ve “geç kalıyor olma” kaygısı onu hırçınlaştırır, huysuz kılar.


Onu kaile alanlarca “huysuz” diye adlandırılırken, bu tanımın “affedilebilir, mazur görülebilir” anlamıyla kullanıldığını bilir. Bu “hoş görülmenin”, geçmişe dayalı iyi hale atfen mi yoksa gerçek zamandaki görüntüsünün yüzü suyu hürmetine mi yapıldığı önemlidir.


Huysuz ihtiyarın zeki olanı makbul olmalıdır. Üstüne yapıştırılan bu sanı iyi taşımalı, oyunu ileri götürdüğünde bıktıracağı noktayı iyi kestirmelidir. Çünkü bu kez, “delidir, ne yapsa yeridir” hafifliğine konumlandırılacaktır.


Akıllı bir huysuz, verilen bu hakkın gün gelip, “geri alınmakta” olduğu zannına kapılırsa panikler. Bu telaş anında, “empati”; buna bağlı “suçluluk taraması”; varsa, “günah çıkarma” ve sonuçta “kendini haklı çıkarma arayışı” havalarda uçuşur durur.


Daha fenası, aslında bunu sıklıkla telaffuz etmesine rağmen kendisine itiraf edemediği “ihtiyarlık” kurumunun, başkalarınca dolaylı da olsa kabulüdür. Erkeği, “delimsirek” olarak suçlanmaktan ziyade bu “tedavülden kalkma” hali üzer. En “yaşamı yemiş yutmuş” olduğunu varsayanları bile üzülür.


Huysuz ihtiyarların “son gürlüğü” önemlidir. “Kesin sonlanış öncesi geçici refah dönemi” diye adlandırlan son gürlüğünü verimli kullananlar kazançlıdır.


Kazanç, elenerek gelmiş rafine yaşam ve düşüncelerin karşıdakilere aktarılabilmesinin tatminidir. Kendince doğruları olan ama usülünce verilecek dersleri de tepmeyecek olgunluktaki huysuz, canı acıtılmadığı sürece sonsuz derecede vericidir.


Nesli tükenmekte olan huysuz ihtiyarlar sevilip, korunması gereken canlılardır. Kafese kendilerini soksalar bile, onlara fıstık atmamak gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları