Feyzi Açıkalın

Domuz deyip geçmeyin

27 Eylül 2019 Cuma

Elhamdülillah, daha göbeği kesilmeden Müslüman olarak kayda düşürülmüş birisi olarak, inanışımızın emrettiği gelenek içinde büyüdüm.

Mesela çocukluğumda hiç domuz resmi çizmedim. Gayrı müslim yaşıtlarım büyük olasılıkla kıvrık kuyruklu domuz resimleriyle işe başlamışken, ben altmış dokuzdan tavşan yapmasını öğrenmiştim.

O tavşan evrildi, başka hayvanlara dönüştü ama asla domuzlaşmadı…

Tevellüt gereği zengin içerikli çizgi film izlenen bir çağda da büyümediğim için domuzla tanışıklığım bir hayli gecikti. The Muppet Show’un Miss Piggy’si yoktu o yıllarda mesela. Hala merak ederim, o şirin domuzu ne niyetine izlemiştir, mütedeyyin halkımız diye.

Aklım baliğ olmaya başladığı yıllarda domuzun neden mekruh olduğuna ilişkin soruma doyurucu yanıtlar alamayınca biraz işkillendim. Sonrasında unuttum gitti.

Ergenliğimde ebeveynlerime çektirirken, “domuzluk etme!” diye uyarılınca konu yine gündeme geldi. Sonrasında İslam’ın “beşten büyük olan!” kuralının domuzdan sakınmak olduğunu keşfettim.

İslamın beş ana şartının bir tanesini bile yerine getirmeyenlerin “domuz yemezlik” konusunda çok atak olduklarını gördüm.

Misal; çok modern, hatta frapan diyebileceğimiz, kitaplı semavi dinlerin ve bilimum kitapsızların yanına bile uğramayacak görünümdeki insanların, domuzla imtihanlarının çok yaman olduğunu deneyimledim.

Uluslararası kruvaziyer turu almış, kaptanın masasında yemeğe oturmuş şık hanımefendinin, kısık çığlıklar atarak mönüde domuz olup olmadığını sorgulamasına tanık oldum.

Yine yurt dışındaki bir aktiviteye giden first class yolcusu beyefendinin, burun konkalarını zorlayarak, derin nefes alışlarla hostesin getirdiği tepsiyi koklayıp, geri verdiğini biliyorum.

Nedense bu sınamayı daha çok yurt dışında, Müslüman olmayanların bulunduğu ortamlarda deniyorduk. Aslında belki de, yabancıların Müslümanlara karşı en duyarlı oldukları domuz meselesini, biraz da sömürü nedeni yapıyorduk.

Domuz işi memlekete turizmin gelmesiyle ete kemiğe büründü. Hiç umulmadık bölgelerde domuz çiftlikleri kuruldu. Yabancıların mülk alıp yoğun yerleşimlerde bulunduğu turizm şehirlerinde, domuz eti reyonlarda yer aldı.

Hatta domuz eti satan kasaplar oldu. Ama memleketin henüz yazılmamış miladı yani 2003 sonrasında onlar da merdiven altına girmeye başladı.

Hatta büyük bir ikiyüzlülükle, şehirlerde oturan yabancı asıllı vatandaşlar için düzenlenen Noel Pazarı’nda, yabancıya domuz satışını yasakladık. Evet, bildiğiniz “müdahelede bulunduk”…

Altmış dokuz tavşandan, Miss Piggy’den konu nerelere geldi… Son bir söyleyeceğim var; domuz satışı yasaklanan yabancıların ilginç bir intikam yoluna başvurduğundan kuşkulanıyorum; çevredeki yaban domuzlarını yemek artıkları ile besleyip, kente yakın tarım arazilerini mahvetmelerini sağlıyor olabilirler. Ne domuzdur onlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları