Feyzi Açıkalın

Cumhuriyet bir gazeteden fazlasıdır

11 Ağustos 2017 Cuma

Sondan başlayalım... Cumhuriyet okuru kendini gazetenin sahibi sayar. Başka gazetelerde basitçe “okurluk” la sınırlanabilecek bu “iyelik” durumu Cumhuriyet okurlarına, bırakın eleştiriyi, gazetenin içişlerine karışma hakkını da verir!

Kendiliğinden kazanılmış böyle bir hak gereğince okur, aileye girmiş mirasyedi damat ya da fettan gelinin falsosunu kollamakla kendini görevli kılar. Dost mecralardan gelen destekle, kötü kedi Şerafettin ya da Şerife’lerin ipliği er geç pazara çıkarılacaktır...

Cumhuriyet, gazetenin ancak akşam üstü ulaşabildiği bir kasabada, bayi önündeki taş merdivene oturup bekleyen küçük çocuğun hak ettiğidir.

Babanın dedenin, radyo havadisleri(!) sonrası, güncelliğini yitirmiş bile olsa gerçekleri öğrenmek için başvurduğu, güvendiği en önemli kaynaktır.

Dergilerin, ansiklopedilerin zor ulaştığı beldelerde bilgi kaynağı; amatör sporlara verdiği önemle, bir çocuğa bu konuda yapılan ilk aşıdır.

Arabada onunla yakalandığında(!) nezarete atılma nedenidir. Kolayca anlaşılmasa bile, dönüp dönüp okunarak elde edilen ilk siyasi bilinç kaynağıdır.

Cumhuriyet gazetesi bir kimliktir. Onunla safını belli edersin. Sırf onu elinde taşıdığın için, hiç tanımadığın insanlarla göz göze gelir, yaşamındaki en içten dost selamını alırsın. Ya da (gençliğinde!) dayak yersin...

İlginçtir, siyasi karşıtların Cumhuriyet ile ilişkin olduğu için sana saygı duyarlar. Onlar da bilir, kendi durdukları yerde böyle bir geleneğin olmayacağını; çaplarının, kalitelerinin Cumhuriyet benzerini yaratmaya yetmeyeceğini.

İmla klavuzu yokluğunda en çok başvurulandır. Türkçeyi iyi kullanan birçok gazeteci ne ilginçtir ki Cumhuriyet spor servisinden, Abdülkadir Yücelman’ın rahlesinden geçmiştir. En kısa yazarak en etkili anlatımın nasıl olacağını, “Kesilmeyen yazı....” özdeyişiyle hatırlatıverirler insana.

Fiyatı arttığında okuyucusunun küfretmediği tek gazetedir Cumhuriyet. Sol yelpazenin eleştirirken en dikkatli dili kullandığı yayın organıdır. Onlar da bilir, Cumhuriyetsiz kalmanın getireceği öksüzlüğü.

Yurt dışında ya da Türkiye'deki yabancı elçilik ya da misyonlarında Cumhuriyet’in en ciddi ve güvenilir haber kaynağı olması boşuna değildir. Tersine, demokratlığından zerre kuşku duymadığın taşra kasaba seçkininin, siyasi öne gideninin Cumhuriyet gazetesini okumadığını, katkı olarak bile almadığını görür, üzülürsün.

Cumhuriyet artık bugünün Türkiye'sinde, yukarda saydığım naif diye adlandırılabilecek niteliklerinin dışında bir “cesaret aşısı merkezi”dir. Konuşmaktan korkan Anadolu insanının itirazını dillendirirken esinleneceği, güç bulacağı son kaynaktır. Yobazların onu tutsak alma istek ve kararlılığı, aksine safların Cumhuriyet’te sıklaşmasını getirmektedir.

Türkiye solu, çok doğal olarak eleştirilebilir bir dolu yönünü bulsa da, Cumhuriyet’in mevzilerin tutulacağı son kale olduğunu anlamıştır. Onun için Cumhuriyet artık bir gazete olmaktan çıkmış, yalnızca gericiliğe karşı değil ama laik, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Anadolu insanının var oluş mücadelesindeki duruşu, bir ülkenin yok oluşuna karşı gösterdiği önderlikle saygıyı ve desteği hak etmektedir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları