Feyzi Açıkalın

Corç ile Hans

24 Ocak 2017 Salı

Türkiye, Corç ve Hans ile Kasım başında, idamın geri getirilmesi konusundaki düşüncelerini umursamayacağımızın hatırlatıldığı günlerde tanıştı. Demek ki onlar zaman zaman ya da bir zaman(!) kaile alınmış kişilerdi ki, söyleyecekleri önem taşıyordu…

Corç demeyelim ama Hans’ın, yaptığı yorumlar yüzünden ne terbiyesiz ve iki yüzlü olduğu dile getirildi. Hem de, diplomasi geleneğinin yerleşmiş olduğu var sayılan kurumlarca; Hansgillerin değil ama bizim anlayacağımız bir dilden, net olarak!

Hans bir ara medyadaki tutuklamalardan, temel hak ve özgürlüklerden bahsedecek oldu, ağzının payı hemen verildi. Hem o, teröriste destek veriyordu. Her terörist onun ülkesine tesadüfen gitmiyordu ya. Hans ise suçlamalara, “Bir iddianın sürekli tekrarlanması onu haklı kılmaz” açıklaması yapıyordu, sinir bozucu bir soğukkanlılıkla…

Bu arada Corç’un yeğeninin ülkesinde WTM turizm fuarı açılmıştı. 2017 turizm sezonuna dair ilk kötü haber oradan geldi: Corçgiller bu yılki Türkiye tatilleri için “sorry” demekteydiler…

Kasımın sonuna gelip, itişme sertleşmeye başladığında Hans, AB ile müzakerelerin dondurulabileceği tehdidinde bulundu. Anında karşılık verdik: Sınırlarımızda tuttuğumuz cümle Ortadoğulu ve hatta Afrikalıyı üstlerine salardık… Yediler…

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) genel sekreteri Ürdünlü Taleb Rifai, “Mısır ve Türkiye terör örgütlerine terk ediliyor. Bir yıl daha beklersek geç kalacağız” dost uyarısını yapıyordu. Bir başka haber ise içerden geldi: 2017 ve 2018 yılına ait kongre turizmi iptalleri yoğunlaşıyordu…

Bunun üzerine Kültür Bakanı(!) turizm adına bir iki kelam etmek zorunda kaldı. Önce, “Türkiye’nin imaj sorunu tanıtımla aşılamaz” buyurdu. Arkasından, terör olaylarının köpürtüldüğünü, ayrıca pazarlama sorunumuzun filan da olmadığını müjdeledi. İçimiz ferahlamıştı; Corç’a pek sıkmıyordu ama Hans’a sallamaya devam ettik…

Derken Sergey’i hatırladık ansızın. Abisi geldi Alanya’ya, fotoğraf çektirmeye. Türk turizminin kurtuluşunu ilan ettik cümleten, onun lütfedişiyle… Ama sebze meyve ihracatının açılmaması, 2017 doğal gaz fiyatlarının saptanamaması, Belek’e kampa gelen futbol takımlarının iptali gibi küçük sorunlar vardı, henüz halledilmemiş. Paçayı, dereye girmeden mi sıvıyorduk?

Başımıza gelen her türlü melaneti, kötülüğü açıklarken isim tamlaması olarak kullanılan Corç ve Hans iyi tutmuş gibi görünüyordu. Güçleniyoruz diye çıldırıyor, bizi kıskanıyorlardı… Neredeyse yaşam tarzı haline getirdikleri uyuşturucuyu da sorun görmüyorlardı. “Ne alakası var?” demeyin. Eh, turizm yoluyla filan…

Hans’a Hans, pardon gavura gavur diyebilmenin bir bağımsızlık koşulu olduğunu yine onun üstünden örneklemeyle anlattık… Özgürlüğün tanımını bile Hans yaptırdı bu memlekete, yol köprü şeklinde…

Bu arada Hollanda Utrecht turizm fuarından da sezona ilişkin kötü haberler geliyordu ama ne gam! Antalya havalimanına giriş yapanların yüzde yetmişinin onlardan oluşu da laf mıydı? Turizm Strateji 2023 Belgesi “Müslüman Dostu Turizm” e göre yeniden düzenleniyordu ya. Japonya’daki toplantıda, İslam Dünyası Turizm Başkenti olarak Konya ilan edilmemiş miydi? Düşmanlık duygularını körükleyen bu söylemlerden etkilenen turizm personeli gencin dediği gibi, “Kuran hadisi gereğince Hristiyan ve Yahudi ile dost olmamamız” gerekiyordu zaten… Corç ile Hans’ın bu saatten sonra dinini değiştiremeyeceğimize göre, sorun yoktu…

Corç- hadi artık George diyelim!- ve Hans bana bir Alman masalı olan Hansel ve Greta’yı anımsattı. Adı üstünde, o bir masaldı; o niyetle okuduk, izledik… Misal, Gabriel Garcia Marquez usta Güney Amerika “büyülü gerçekliğini” yazdı. George ve Hans’ı nereye koyalım? Hangi yazın türüne? Nasıl bir gerçekliğe oturtalım?

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları