Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İstanbul’da Amerikalı müzikçiler

17 Nisan 2019 Çarşamba

Konser dinleyicisinin her zaman rastlamadığı bir program çalındı BİFO’da geçen hafta: Berlioz’un op.7 Yaz Geceleri başlıklı şarkıları. Aslında bu tür programlar özellikle konservatuvar öğrencileri ve yeni yetişen orkestracılar için son derece önemli. Aynı şekilde konser dinleyicisini yetiştirmek, biraz daha müziğin derinliklerine taşımak için değerli. Berlioz’u en çok Fantastik Senfonisi veya Roma Karnavalı Uvertürüyle dinleriz. Daha ender çalınan eserleri arasında Harold İtalya’da, Romeo ve Juliyet senfonisi ve dinleyiciyi kat kat göğün derinliğine yükselten op.5 Requiem’i vardır. Berlioz modern senfoninin babasıdır. Onun şarkılarını genç Amerikalı soprano Corinne Winters solistliğinde dinledik. İyi bir lied yorumcusu olmak opera sanatçılığından da zor olsa gerek. Winters belki ilerki yıllarda bu şarkıların derinliğini daha iyi anlayacak. Amerikalı şef Ryan Mcadams, özellikle İngiliz besteci William Walton’ın 1935’te tamamlanan 1. Senfonisi’nde ateşli yorumu kadar ince duyguları da öne çıkarmasıyla ayrıcalıklı bir sanatçı olduğunu kanıtladı.

İstanbul resitallerinde Kovacevich
Her gün müzik dünyasına o kadar çok yıldız çıkıyor ki, izlemek giderek zorlaşıyor. Onları dinlerken farklı enerjilerine hayran oluyoruz, ancak yılların birikimini sergileyen bir eski kuşak piyanistin dinletisinden bambaşka duygularla ayrılıyoruz. İşte Stephen Kovachevich’in Emirgân Korusu Sabancı Müzesi The Seed’deki resitali de böyle tatlarla yüklüydü. “İstanbul Resital”lerinin konuğu olan Amerikalı piyanist 1940’ta Los Angeles’ta doğmuş, İngiltere’de yaşıyor. 11 yaşından beri sahnelerde. Bugün 80’den fazla albümde yer alan sanatçı, dünyanın en değerli şef ve yorumcularıyla sahneyi paylaşıyor. Onu bir kez daha İstanbul’da dinlemek heyecan vericiydi. J.S.Bach’ın 4. Partitası klavsen süslemeleriyle bezenmiş, ama abartısız bir yorumdu. Beethoven’ın 31. Sonatı’nda ve Schubert’in Si bemol majör sonatında, piyanonun verdiği imkânlar dahilinde, kendi ustalığını ortaya koydu.

Piyanist Gülseren Sadak’ın ardından
Piyanist Gülseren Sadak (d.1931) 2 Nisan’da KKTC’de vefat etti. Sadak son resitalini Ekim 2018’de Bellapais Manastırı’nda vermişti. Çellist, eğitimci, orkestra ve koro şefi Muhittin Sadak ile Hacıbekir ailesinden Mihri Hanım’ın tek kızlarıydı. Dört yaşında Rana Erksan ile müziğe başlamış, ardından İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda, babasının üst düzey müzik çevresinde yetişmiş; Ferdi Ştatzer’in öğrencisi olmuş, 1952- 59 arasında Paris’te Marguerite Long’un okulunda öğrenimini sürdürmüştü. İtalyanların Busoni madalyasını taşıyan sanatçı, Fransa ve Beyrut televizyonlarında ve Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde konserler verdi. 1999 depreminin ardından KKTC’ye yerleşmiş, eşini yitirdikten sonra on beş yıl müziğe ara vermiş ve 2011’de tekrar piyanosuna dönerek konserler vermeye başlamıştı. Gülseren Sadak’ın 87 yaşına kadar piyanoya bağlılığı ve azmi genç müzikçilere örnek olmalı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pekineller yeniden 13 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları