Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Aspendos’ta görkemli bir ‘Aida’

18 Eylül 2019 Çarşamba

Aspendos’un büyülü ortamı ve muhteşem akustiğinde bir opera izlemek her zaman ayrıcalıktır. Geçen hafta kocaman bir mehtap altında en az 2 bin izleyicinin yer aldığı arenada Verdi’nin “Aida” operası temsil edildi.
Bu amfitiyatro, MS 180’de tamamlanmış. Remzi Buharalı’nın Opera ve Bale Genel Müdürü olduğu 2000-2005 yıllarında bu alanda düzenlenen zengin prodüksüyonlar sayesinde Aspendos, Avrupa’nın sayılı opera festivallerinden birisi haline gelmişti. O günlerden beri sanatçılar kadar turistleri de çeken bir organizasyon yapıldı. Şimdiki Opera ve Bale Genel Müdürü tenor Murat Karahan yurtdışında ünlü sahnelerde rol almış bir opera sanatçımız. Ankara Koleji’nde ve Bilkent Sahne Sanatları Fakültesi’nde eğitim görmüş. Suna Korat, Pekin Kırgız ve Gürçil Çeliktaş gibi ustaların öğrencisi olmuş. Karahan’ın enerjisi çok güçlü: Bir yanda kendi kariyerini sürdürüyor, Avrupa’daki değişik sahneler için repertuvar hazırlıyor; öte yanda idari işleri yürütüyor, seçilen temsillere göre uluslararası arenadan rejisör, orkestra şefi, koro şefi, solist, ışıkçı gibi yaratıcı kadroya destek sanatçılar getirtiyor. Kasım ayında Bolşoy Tiyatrosu’nda, “Manon Lescaut” operasındaki başrolü seslendirmeye hazırlanıyor.
Temsili izlerken, tutsak prenses Aida’nın her aryasında Leyla Gencer’in anılarını düşündüm. Aida aryaları, onun ilk kez Amerikan Koleji’nde verdiği resitalde söylediği yapıtlar. Sonra da zamanın Aida ustası soprano Arangi- Lombardi’nin önünde sınav verdiği ilk heyecan. Küçük yaşta operacı olmayı aklına koymuş, kısa bir süre konservatuvara gitmiş, ama o güne kadar hiçbir Avrupa çapında operacıya kendini dinletmemiş. O ustaya “Ritorna Vincitor”u ve “O ciel azzurri” aryasını pianissimo do finalle bitirerek söylemiş. Sonra da Arangi-Lombardi onu Ankara Konservatuvarı’na getirmiş. Aida ile yolu aydınlanmış, Aida onun efsanevi rollerinden birisi olmuş.
Antalya Devlet Operası, orkestrası, korosu, çocuk korosu ve dansçılarıyla harika bir ev sahipliği gösterdi. Özellikle İtalyan şef Fabrizio Maria Carminati’nin titiz yönetimindeki orkestra son derece başarılıydı. Carminati ile çalışmak bir ayrıcalık olmalıydı. Aida rolünde Anna Nechaeva ve Amneris rolünde Anastasia Boldyreva bu uzun eseri enerji yitirmeden tamamladılar. Murat Karahan’ın canlandırdığı Radames ise güçlü olduğu kadar yoğun duyguları da yansıtan bir karakterdi. Amonasro rolündeki Eralp Kıyıcı ses rengiyle ve güvenli sahnesiyle ayrıcalıklıydı.
Aspendos’un doğal ortamı o kadar güzel ki! Keşke dekor tasarımı yapan sanatçımız Özgür Usta, ışık tasarımı yapan Giovanni Pirandello ve kostüm tasarımcılarımız Savaş Camgöz ile Armağan Davran el ele verip bu ortamı kendi doğallığında öne çıkartsalardı. Sahne, zaman zaman yaldızları, sanal görüntüleri ve parlak ışıltısıyla solistlerin, orkestranın, koronun, özetle müziğin önüne geçiyordu. TRT 2’nin yaptığı canlı yayında ilk kez sahne aralarında kulisten söyleşiler de verildi. Tıpkı New York Meteropolitan operasında yapılan canlı yayınlar gibi bir uygulamaydı.
26. Aspendos Opera ve Bale Festivali’nde izlediğim “Aida” temsilinde bu festivalin Uluslararası “Avrupa Festivaller Birliği Üyesi” (EFA) olma özelliğini de bir kez daha anımsadım: Hem sahnedeki solistleriyle hem de yaratıcı kadrosuyla değişik ulusların sanatçıları Türk sanatçılarla birleşmiş, Aspendos’un sesini duyurmuştu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pekineller yeniden 13 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları