Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Küresel ısınma, doğa katliamı, ‘Yeni faşizm

15 Ağustos 2019 Perşembe

Dünya medyası, yine iklim krizinin hızla geri dönülemez noktaya yaklaştığına ilişkin, kimi analizlere göre bu noktanın geçildiğini savunan haber ve yorumlarla dolu. Hidrokarbon kullanımının bir türlü denetim altına alınamamasının yanı sıra ormanların, gıda üretimi ve madencilik için yok edilmesi iklim krizini hızlandıran etkenlerin başında geliyor. Bence bir önemli etken de “Yeni faşizm”.

Durum çok daha kötü...
İklim krizi küresel ısınmadan kaynaklanıyor. Küresel ısınma da öncelikle atmosferdeki CO2 gazlarındaki artıştan. Sanayi kapitalizmi öncesinde, atmosferdeki CO2 oranı milyonda 280 idi. Bugün bu oran 410’a ulaştı. 1970’lerde yapılan öngörüler, küresel ısınmada sanayi öncesi düzeye göre 2 derecelik artışa insanlığın uyum sağlayabileceğini düşünüyorlardı. Belki Asya ile Amerika arasındaki kuzey geçidi buz kırıcılara gerek kalmadan geçilebilecekti.
Bugünlerde 1 derece artışı geçtik ve uygarlık daha şimdiden büyük bir basınç hissediyor. Kuzey geçidi ise artık her yıl düzenli olarak açılıyor. Dünyadaki suları buz halinde tutan kutuplardaki buzlar da eriyor. En son araştırmalar Grönland’ın buz tabakasının erimesinin hızlandığını, bu erimenin kuzey yarım küredeki hava akımlarının düzenini bozmaya başladığını gösteriyor.
Birleşmiş Milletler İklim Paneli’nin araştırmalarının bulgularına göre, önümüzdeki birkaç on yıl içinde atmosferdeki, CO2 oranı milyonda 450’ye ulaşacak. O zaman küresel ısınmada 2 derece artışa ulaşmış olacağız. Küresel ısınmadaki ve etkilerindeki artışta bir hızlanma olduğunu düşünen kimi araştırmalar, CO2 oranının milyona 500 oranına doğru gittiğini düşünüyorlar. Yaklaşık 3 milyon yıl önce, atmosferdeki CO2 oranı o düzeye ulaştığında deniz seviyesi bugüne kıyasla yaklaşık 45 metre daha yüksekti. Bu öngörüler, şu iki etkeni esas olarak alıyor. Birincisi donuk topraklar çözünerek metan gazı atmosfere salınıyor. İkincisi yoğun kentleşmenin getirdiği et talebiyle artan hayvancılık da metan gazının atmosfere salınımını artırıyor. Metan gazı, küresel ısınmaya CO2’den 20 kat daha fazla etki yapıyor. Kısacası bu kapitalist uygarlık koşullarında insanlık, genel olarak canlı türlerinin geleceği, büyük ve gittikçe hızlanan bir tehlike ile yüz yüze.
Gezegenin yenilenebilir kaynaklarına bakınca da, bu hızlanma saptamasını destekleyen bir resim ortaya çıkıyor. Bu kaynakların gereksinimleri karşılama kapasitesi bu yıl 29 Haziran’da tükenmiş. Bu tükenme tarihi 2018’de 1 Ağustos iken, 1979 yılında 29 Eylül olarak hesaplanıyormuş.

Ağaç katliamı ve ‘Yeni faşizm’
Yukarıda aktardığım verilerin açıklandığı günlerde, Kaz Dağları’ndaki ağaç katliamını önlemeye çalışan bir direnişe ilişkin haberleri okurken, artık bir fiyaskoya dönüşen İstanbul Havalimanı’na yer açmak için kesilen 13 milyon ağacı, AKP iktidara geldiğinden bu yana yaşanan doğa katliamını, betonlaşmayı düşünürken gözüme Brezilya ile ilgili bir haber takıldı.
Brezilya’da faşist Bolsonaro devlet başkanı olduğundan bu yana, yaklaşık 8 ayda dünyanın akciğeri olarak kabul edilen Amazonlarda orman kırımı (deforestation) yüzde 278 artmış. Yalnızca bir ayda 2 bin 250 kilometrekare orman alanı tarıma, madenciliğe açılmış. Küresel ısınmanın “Çinlilerin komplosu” olduğunu iddia eden Trump’ı da bu resme ekleyince, “Yeni faşizm” ile küresel ısınma arasında bir ilişki kurmamak olanaksız.
Hangi versiyonuna bakarsak bakalım, “Yeni faşizmin”, küresel ısınmayı, iklim krizini inkâr ettiği, ormanları yok ederek doğal yaşam alanlarını tarıma ve madenciliğe açtığını, hidrokarbon madenciliğini ve kullanımını artırdığını, gıda ve su krizlerini yok sayarak nüfus artışını, yeni yollarla ve dev inşaatlarla kentlerde yoğunlaşmayı teşvik ettiğini görüyoruz. Diğer bir deyişle “Yeni faşizm”, kapitalist “kâr makinesinin” sanayileşme başladığından bu yana yarattığı doğa yıkımını, atmosfere sera gazları salınımını, toprakları, suları zehirleme sürecini hızlandırıyor.
Yeni faşizmin”, bağnaz dinci (Hıristiyan, Hindu, Müslüman) bir hareket olarak şekillendiğine bakarak, kafayı “öbür dünyaya” taktığı için mi bu dünyada, kaynakları bu kadar acımasızca sömürmekten çekinmiyor, bu dünyanın yok olmasına aldırmıyor diye sormadan edemiyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları