Deniz Yıldırım

Kütüphanesiz okul kader midir?

11 Eylül 2019 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Muammer Yıldız, velilere özel okul seçerken dikkat etmeleri gereken 10 kıstas önermiş geçenlerde. Kıstaslardan birisi de okulun zengin bir kütüphanesinin olması. Şöyle diyor Yıldız: “Örneğin bana göre, zengin bir kütüphanesi bulunan bir okulun diğer okullardan ayırıcı vasfı var demektir.”
Muammer Bey haklı. Fakat hal böyleyken ülkemizde devlet okulları büyük oranda kütüphanesiz, kütüphanesi var diye düşünülen okullar ise çoğunlukla yeterli düzeyde ve çeşitlilikte kitaptan yoksun. Neden? Soru budur. Oysa kütüphaneye en fazla ihtiyacı olanlar, özel okula gidecek ya da kitap alacak parası olmayanlar değil mi?

MEB’in araştırması...
Diğer yandan MEB kendi bünyesinde bir araştırma yürütüyor bir süredir. Kısa adı ABİ- DE olan, “Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi” başlıklı araştırmadan söz ediyorum. Basına da yansıyan 2018 yılı araştırmasının sonuçlarına göre, evdeki kitap sayısı arttıkça çocukların akademik başarısı da artıyor. Ama diyelim ki ailenin kitaplarla ilgisi sınırlı, maddi olanakları az ya da yeterli eğitimi alma olanağı olmamış. Bu durumdaki çocukların kitapla tanışmasının, kitap sevgisi kazanmasının en kamusal yolu okul ve halk kütüphaneleri. ABİ- DE araştırması bunu da bulgu olarak not etmiş. Okulda kütüphane bulunmasının öğrencilerin akademik başarıları üstünde pozitif bir etki yarattığı saptanmış. Demek ki okul kütüphanesi, özel okula gidemeyen, ailesi aracılığıyla da kitaplarla tanışma fırsatı bulamayan, kitap alacak paraya ya da olanağa sahip olmayan çocuklar için bir kamusal pencere, bir nefes alanı. Başarıyı da artırıyor. Bizzat bakanlık saptamış. Devlet tam da burada ortaya çıkmalı işte.
Durum böyleyken okul kütüphaneleri açısından karnemiz kötü. Çelişkili veriler var bu konuda. Örneğin MEB Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde, Türkiye’de kütüphanesi bulunan toplam okul sayısı 18 bin 916 olarak güncellenmiş en son. Bunun kaçının devlet okulu, kaçının özel olduğu belirsiz. TÜİK ise sayıyı daha fazla gösteriyor. MEB 2018 Yılı İdare Faaliyet Raporu’na göre de okulların yüzde 40’ında kütüphane var. Gerçekçi mi?

Kaynak var, asıl soru: Kimler için kullanılıyor?
Türkiye’de 66 bin okul var. Bakanlığın bu oranına göre 30 bine yakın okulun kütüphanesi olmalı. Ancak sahadaki durum böyle değil ne yazık ki. Oda girişinde “kütüphane” yazması da yetmiyor. Yaklaşık iki yıldır öğrencilerimle birlikte Türkiye genelinde ihtiyaç sahibi okullara kitap desteği sağlıyoruz. 62 okul oldu, dayanışma yoluyla binlerce kitap temin ettik ve sürdürüyoruz. Bu sayede birçok okulda onlarca fedakâr öğretmen tanıdık. Yerelde esnaftan, öğrenci velisi marangoz, elektrikçi gibi zanaat ustalarından destek alarak okulda bir odayı kütüphaneye dönüştürüyorlar. Tamamen kendi emekleriyle. Boyasına kadar kendileri yapıyorlar. Ve ardından sıra kitap bulmaya geliyor. Bakanlıktan ya da ilçe milli eğitim müdürlüklerinden en fazla duydukları cümle şu: “Kaynak yok”. Okullar kendi yağıyla kavrulmaya mahkûm. Bu sefer de öğretmenlerimiz başlıyor kitap desteği aramaya.
Veriler de bunu doğruluyor. Bakanlığın sözünü ettiğim raporuna göre sene başında okullara gönderilmesi hedeflenen toplam kitap ve dergi sayısı 380 binmiş, ancak sayı 206 binde kalmış. Yani hedef zaten düşük, gerçekleştirme oranıysa hedefin de altında. Bunun kaçının kitap olduğu da belirsiz. Ama her koşulda Türkiye’de bakanlığın söylediği gibi 30 bine yakın okul kütüphanesi varsa, bu her okula 10’dan bile az sayıda kitap temin edildiği anlamına geliyor. Bakanlık, ilgili raporun 66. sayfasında bu durumun nedenini açıklamış. Bir yandan, okulların sisteme işlediği kitap sayısının eksik olduğu belirtilmiş. Ancak izleyen cümle daha acı: “Bütçe yetersizliği nedeniyle bazı göstergelerle ilgili olarak hedeflenen gösterge düzeyine ulaşılamamıştır.” Okullara sınırlı sayıda kitap gönderilmesinin, yeterince kütüphane yapılmamasının gerekçesi de bu değil mi aslında?

Lükse bütçe var...
Makam arabalarına var; ihtişamlı binalara, saraylara ve uçaklara var, ama kitaba bütçe yok. Tablo bu. Tek sorumlusu bakanlık değil, ülkeye hâkim olan yönetim anlayışı böyle.
Geldik yine Türkiye’de politika süreçlerinde önümüze u231 çıkan bir numaralı soruna: Kaynak var mı? Var. Ancak mesele, bu kaynakların nasıl ve kimler için kullanıldığı konusunda düğümleniyor. Kütüphanesiz devlet okulları da bu tercihin bir uzantısı. Oysa yoksul çocukların kitaba, kütüphaneye ihtiyacı var. Yurttaşlar sınırlı olanaklarıyla, dayanışma kampanyalarıyla yapabiliyorsa; bunca kaynağa sahip devlet, her okula yetkin kütüphaneler kuramaz mı? İtibar asıl böyle ölçülmez mi? Güçlü devlet böyle de olunmaz mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları