Deniz Yıldırım

Gemi

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Bugün 16 Mayıs. 101 yıl önce bugün, İstanbul’dan Samsun’a doğru bir gemi hareket etti. Kurtuluşun rotasını çizmek, yönünü örgütlemek; çareyi Anadolu’da, halk içinde ve halkı birleştirerek geliştirmek için. Gemi büyük değildi, hedefleri büyüktü.

Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyeti Samsun’a, Kurtuluş Yolu’na taşıyan bu geminin içindeki öncülerin bir programı, çıkış rotası vardı. Vatanın ve milletin bütünlüğünü korumak, bağımsızlığı tesis etmek, hedeflerin en başındaydı. Program, bu hedefe dönük stratejilerle bağlantılıydı.

15 Mayıs’ta İzmir’in işgal edilmesinin hemen ardından harekete geçen öncü kadronun işi elbette kolay değildi. Anadolu yorgun, umutsuz ve her şeyden öte yılgındı. Direnişler parçalı ve yereldi, başsızdı. Milletin dağılan umudunu yeniden canlandırmak, kurtuluşun imkân dahilinde olduğuna yeniden inandırmak, görevlerin en zoruydu. Bu yüzdendir; gemi 19 Mayıs’ta Samsun’a ulaştı; Mustafa Kemal önceliği milletin moralini yükseltmeye, çaresizliğe karşı çareye ikna etmeye verdi. Rütbeleri, makamları vatanın ve milletin kurtuluşu yolunda feda edebilen irade bunu da elbette başaracaktı.

Belirttik: İşgale, vatansız kalma tehdidine karşı harekete geçen Milli Kurtuluşçu kadroların 16 Mayıs’ta İstanbul’dan kalkan gemiye bindiklerinde elbette bir kurtuluş programları vardı. Geride kalan 6 ayda hazırlıkları adım adım yapılmıştı. Bu sürecin ayrıntılarını, Dr. Alev Coşkun’un 6 Ay kitabından okuyunuz. Hazırlıksız kurtuluş yoktu.

Hedef vatanı kurtarmaksa, hareket eden o geminin programı da açıktı: Milleti bölmeye, kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya hizmet eden tüm anlayışlar karşıya konulacaktı. Milleti ortak hedef etrafında birleştirmeye, kurtuluş yolunda dayanışmaya ve yeniden umuda sevk edecek en geniş, en birleştirici hat, doğru çizgi olarak kalınlaştırılacaktı.

O gemi, kendini kurtarmanın değil, vatanı kurtarmanın arayışındaki kadroları taşıdığı için sembolikti. Hep de öyle kalacak.

Kurtuluş, öncelikle siyasi bir örgütlenmeye, milleti siyasal açıdan yeni bir kurucu irade etrafında birleştirmeye dayanacaktı. İşte bunun için önce yerel direnişler birleştirildi, kongrelerle örgütlenen yeni siyasal irade, model haline getirildi; bu ortak siyasal irade Erzurum’dan Sivas’a gelindiğinde Mustafa Kemal’in liderliği etrafında pekiştirildi. Milletin en geniş birliği, en birleştirici çizgide ve en meşru zeminde tesis edildi. Kurtuluş’un siyasal programı olarak Halkçılık, Ankara’daki Milli Meclis’te bu arka planla şekillendi.

Bağımsızlık ve demokrasi bir bütündür

Milleti bölmeden, birbirine düşürmeden ilerleyen yurtseverlik gemisiydi bu. Bu sayede, umutsuzluk ve yılgınlık perdesi yeniden yırtıldı; kurtuluşun iradesi tek bir çatıda toplandı; emperyalist devletlere karşı milletin en geniş desteğini arkasına almış bir iradeyle yanıt verme olanağı sağlandı. Kurtuluşu, bağımsızlığı askeri açıdan taçlandıran, işte bu siyasal programdı.

Meclis’i güçlendirerek, milletin egemenliğine dayalı bir rejimin taşlarını döşeyerek bağımsızlığı sağladık. Kurtuluş’la yeni devletin kuruluşu görevleri bu sayede iç içe geçti. Bağımsızlık ve demokratik egemenlik birlikte kazanıldı. Biri, diğerine rağmen değil. Tarihimiz kanıtıdır.

“Hepimiz aynı gemideyiz” deniyor sürekli; doğrudur. Ama hangi gemi? Bugünkü geminin asıl işi, yükü kimlere yıkılıyor; kaymağını kimler yiyor? Bu kadar çok rota değişikliği yapılırken bir limana varması olası mı? Sorular, soruları doğuruyor.

Hepimiz, milleti birleştiren; kutuplaştırmaya, kışkırtmalara, iç savaş sevdalılarına göz yummayan; bağımsız vatan hedefini destekleyecek ekonomik, siyasal programı olan bir gemide olalım; o gemi, 16 Mayıs’ta İstanbul’dan Samsun’a hareket eden gemidir.

Bu vesileyle, Tam Bağımsız ve Demokratik Türkiye gemisinde olan herkesin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlarım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları