Deniz Yıldırım

Ayasofya yetmedi, Biden ortaya atıldı

19 Ağustos 2020 Çarşamba

Ayasofya’yı gündemde tutmak istediler. Siyasal İslam, iktidarını sürdürmek, tabanını pekiştirmek için sürekli olarak küçük zaferler sunmak, tüm olumsuzluklara rağmen mevzi genişlettiği mesajını vermek zorunda. Ancak daha önce de yazdım. Bu yeterli değil. Bir yandan bu tür hamleler hareketi sadece siyasal İslamcı tabana doğru daraltma riski taşıyor; diğer yandan da AKP ile MHP tabanı arasındaki oy geçişkenliğini artırırken ittifak dışından destek kazandırmada aynı etkiyi sağlamıyor.

Tam da bu yüzden iktidar, siyasal İslamcı gündemini, toplumun geneline daha yüksek oranda hâkim olan milli, milliyetçi duygulara seslenecek şekilde takviye etmeye çalışıyor. Dış politikada yapılanlar bununla ilgili. Dış düşmanlar” karşısında “dik duran” bir iktidar algısı, eldeki büyük propaganda makinesi eşliğinde bu yüzden yaygınlaştırılıyor. İçeride iktisadi kaynakları tükenen iktidarın bir yandan savunma endüstrisini ve ona bağlı sektörleri canlandırarak diğer yandan da dışarıda doğal kaynak elde etme rekabetine yönelerek, ülkede kurduğu yeni otoriter düzeni kalıcılaştırma arayışına, kimisi gerçekten “milli” hamleler yapıldığını düşündüğü için kimisi de mahalle baskısından çekinerek “bir şey dersek bizi gayri milli ilan ederler” tutukluğuyla itirazsızca katılıyor.

İktidarın iştahını kabartan zemin de burası ve Ayasofya yetmemiş olacak ki 7 ay sonra ABD başkan adayı Joe Biden’ın sözlerini belli ki bu yüzden gündeme taşıdılar. Çünkü Ayasofya’nın rüzgârı iç cephede siyasal İslamcı hatla sınırlı; oysa Biden’ın açıklaması üzerinden daha geniş bir milli cephe hayaline oynamak mümkün. Öyle ya Ayasofya’da Atatürk’e lanet okuyanlara sessiz kalanlar; şimdi Biden’ın açıklaması üstünden Atatürkçüleri milli cepheye çağırıyor.

İslamcı, Milliyetçi, Atatürkçü

Tuhaf zamanlar. Milli bağımsızlıkçı ve emperyalizm karşıtı Atatürkçüler bu ülkede on yıllardır onca bedel ödememiş gibi! Hapse atılmamış, saldırıya uğramamış, can vermemiş gibi. Siyasal İslam, Amerikan emperyalizminin güdümünde, Sovyet tehdidi bahanesiyle, Yeşil Kuşak projeleriyle halkçı, aydınlanmacı, sol hareketlere karşı büyütülmemiş gibi. 12 Eylül darbesiyle önü açılmamış gibi. AKP 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında ABD’nin ılımlı İslam projesine uygun olarak iktidara hazırlanmamış gibi. Rahip Brunson için Suriye’deki operasyonlar için Trump açıktan hakaret, tehdit mesajları, mektupları yayımlamamış ve bunlar cevapsız bırakılmamış gibi. Atatürk döneminde kurulan fabrikalar, çiftlikler, işlikler talan edilmemiş, memleket ekonomisi Katar şirketine çevrilmemiş gibi. Kurtuluş Savaşı’nı siyasi birleştiriciliğiyle kazandıran Meclis, yeniden Saray lehine tarumar edilmemiş gibi. İktidardaki Trump’ın hakaret ve tehditlerine karşı birleştirin önce.

Siyasal İslamcı özgüveniyle, “ekonomi dışında konuşursak iktidarın oyununa geliriz” diyen muhalefetin çekingenliği birbirini tamamlayınca tablo böyle oluyor, şaşırmamak gerek.

Mustafa Kemal, işgal altındaki İstanbul’da Milli Mücadele’nin hazırlığını Samsun’a geçmeden önce 6 ayda tamamladı. Bizim yeni “milli bağımsızlıkçılar” ise Biden’ın küstah açıklamasını 7 ayda fark etti. Neyse ki Kurtuluş Savaşı’nı siyasal İslamcıların önderliğinde vermedik. Her şey için çok geç olurdu.

Diyebilirsiniz; “hiç mi dış tehdit yok, tamamen mi iç siyasete yönelik? Derim ki soru yanlış. Var da nasıl bu noktaya geldik? Bugün Türkiye’nin dış politikada, jeopolitik sahada içine düştüğü durum, iç politikada yapılan yanlışlardan bağımsız değil ki! İktidar 18 yıldır ülkeyi yönetiyor. Dış dünyadan yalıtılmamızın, Doğu Akdeniz jeopolitiğinden dışlanmamızın, yanı başımıza Amerikan ordusunun yerleşmesinin, bir Amerika’ya bir Rusya’ya selam yollamamızın, büyük güçlerin her fırsatta ülkemize karşı ekonomi kozunu öne çıkarmasının arkasında iktidarın büyük yanlışlarının payı yok mu?

Ama ne yapıyor iktidar? Kendi yanlışlarının üstünü örtüyor; sonra bu hataları düzelteceğim diye sefere çıkıyor, bunu da “dışarıdan gelen tehditlere karşı milli önderlik” kılıfıyla sunarak bir milliyetçi cephe seferberliği yaratmaya çalışıyor. İç politika yanlışları giderilmeden, ekonomi dış saldırılara karşı güçlendirilmeden çıkılan “dış” seferlerin bedelini de işçi Ahmet, memur Fatma, iş bulamayan yeni mezun Büşra, emekli İsmet Amca, esnaf Hasan ve elbette Mehmetçik ödüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları