Deniz Ülkütekin
Deniz Ülkütekin deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gelecekten bir yazı

19 Nisan 2024 Cuma

Kimileriniz hatırlar, geçmişte “sessiz çoğunluk” diye bir kavram vardı. Herkes sessiz çoğunluğun ne düşündüğünü merak ederdi. Kimi zaman tepkisini sandıkta göstereceği söylenirdi kimi zaman ise tepkisinin sert olacağından korkulurdu.

Neyse ki artık sosyal medya var ve sessiz çoğunluğun ne düşündüğünü kısmen de olsa biliyoruz. Aslında bilmemiz de gerekiyor. Çünkü gündem bir 10 veya 20 yıl öncesine göre çok daha yoğun ve belirsizlik eskisine göre çok daha tedirgin edici. 

Hemen her gün zihnimizi meşgul edecek bir sosyal yansıma içeren olay hakkında düşünmek ve fikir yürütmek zorundayız ve bu fikir elbette tüm sosyokültürel ve siyasal yönelimlerimizin bir yansıması olarak oluşuyor. 

Herhangi bir tutarsızlık giderek daha da artan bir sertlikte bizi çevremizden dışlanmaya doğru yöneltiyor. Bu da tüm seçimlerimizim birbirini takip eden zincirler gibi oluşmasını sağlıyor.

İsterseniz siz de deneyin, gündem yaratan herhangi bir olay hakkında belirtmeniz beklenen düşüncenin tam tersini söyleyin, suratların nasıl hızla asıldığını göreceksiniz.

Bu durum beni, gelecekte fikir belirten makalelerin nasıl olabileceğine ilişkin düşünmeye itti. Örneğin bugün bizi bir düşünce kısırlığı içinde bırakan bu sosyal medya baskısı gelecekte fikir üretimini kataloglaştırabilir mi?

Bir zamanlar okuyucunun seçimlerine göre biçimlenen öyküleri olan fantastik kitaplar vardı; Bir karakterin macera sırasında yapması gereken seçim okuyucuya bırakılıyordu: “Şu seçimi yaptıysanız şu sayfaya gidin” komutu veriliyordu. Böylece karakter okuyucunun tercihi üzerine öyküsüne devam ediyordu.

Benzer mantıkla ilerleyen FRP’ler (Fantastik rol yapma oyunları) 90’lı yıllarda gençler arasında yaygın olmuştu ve sanal gerçeklik teknolojisinin gelişmesiyle video oyunlarına dönüştü.

Aslında bu durum felsefi anlamda da pekiştiriliyor. Her insanın kendi yaşamının kahramanı olduğu vurgusu bireysel gelişim yaklaşımının ana iletilerinden.

Tüm bu görsel, düşünsel ve felsefi süreçler bize şunu söylüyor sanki: “Seçimleriniz sizsiniz ve tüm yaptığınız seçimlerle çok özelsiniz.”

Oysa bir paket olarak gelen seçimler zinciri için iradeyi nereye koyduğumuz biraz muallak.

Günümüzün en yaygın bilim(kurgu) teorilerinden birisi paralel evrenler üzerine. Kısaca şöyle: “Her seçimimiz olasılıklar evreninde sayısız paralel evren oluşmasına yol açar." 

Ve biz bu sonsuz sayıda olasılık içinde yalnızca birini yaşıyoruz. Diğer seçimi yapan “biz” ise (kimilerine göre artık biz değil) kendi seçiminin oluşturduğu bir evrende yaşamını sürdürüyor.

Popüler kültürde sık sık yer verilen bu teori temelde insanın karar verme iradesi üzerine kurgulanmış.

Oysa günümüz, seçimlerimizi gayet de öngörülebilir kılan, hasbelkader farklı bir seçim yapsak bile bizi yeniden “olmamız” gereken yere uyumlayan bir evren sunuyor. 

Bu durumda değil paralel evrenler bir evrende bile var olduğumuzu söylemek zor olabilir. Ne de olsa biz insanlar iradesiyle var olduğunu söyleyerek övünen varlıklarız. Öyle değil mi?

Eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Düş adacıkları 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları