Barış Doster

‘Yeni Türkiye’, ‘yeniden kuruluş anayasası’ ve CIA

20 Şubat 2021 Cumartesi

Türkiye, yine anayasa tartışıyor. Yeni bir anayasa tartışıyor. Lakin yeni bir anayasanın TBMM içinde yapılması, siyasal ve sayısal olarak mümkün değil. Dahası, halkın gündeminde yeni anayasa yok. Gündemde salgın hastalık, işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, terör var. Peki, yeni anayasa tartışması nereden çıktı? Amaç, gündemi değiştirmek mi? Cumhurbaşkanı’nın tekrar aday olup olamayacağıyla mı ilgili bu tartışma? Yoksa Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini daha da güçlendirecek bir anayasa mı yapmak? Tartışalım...

Türkiye Cumhuriyeti yeni bir devlet değil. Kurulmakta olan bir devlet de değil. Türkler, tarih sahnesine henüz çıkmış bir millet değil. Köklü bir millet. Devlet kurma yeteneği, birikimi, deneyimi, geleneği olan bir millet. Türkiye Cumhuriyeti de 2 yıl sonra, 100. yaşını kutlayacak olan bir devlet. TBMM, Cumhuriyetten 3.5 yaş daha büyük üstelik. O yüzden Osmanlı Devleti’ndeki anayasa birikimini, Meşrutiyet hareketlerini görmezden gelerek; 1920’den sonra yapılan 4 anayasayı yok sayarak; ısrarla “yeni rejim”, “yeni Türkiye”, “kurucu anayasa”, “yeniden kuruluş” demek, acaba neye hizmet ediyor? Milleti bölüyor mu, bütünleştiriyor mu?

Türk siyasal hayatında, geçmişte “Yeni Türkiye” adını alan partileri biliyoruz. İktidarla aynı gelenekten değillerdi. İktidarın bir zamanlar akıl aldığı, konferanslar verdirdiği, görüşlerine itibar ettiği eski CIA ajanı Graham Fuller’in, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kitabının, iktidarı nasıl heyecanlandırıp sevindirdiğini de anımsıyoruz. Bu ismi, emperyalizm destekli terör, casusluk ve ihanet örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden de tanıyoruz. Yıllarca CIA adına Türkiye’de çalışan, Türkçe bilen, Türkiye’de güçlü bağlantıları olan Fuller’in, siyasal İslam, Kürt meselesi, Türkiye’nin jeopolitiği, Arap Baharı gibi konulardaki kitapları, makaleleri, konuşmaları, FETÖ’cüleri, etnik ayrılıkçıları, liberalleri, siyasal İslamcıları, liberal solcuları da (ne demekse o) derinden etkilemişti. Fuller’in Türkiye’ye federal yapı öneren, eyaletlere bölen, etnikçiliğin ve mezhepçiliğin sırtını sıvazlayan yaklaşımlarından çok beslenmişlerdi. “Kemalizm miadını doldurdu”, “tarihimizle barışalım”, “geçmişimizle yüzleşelim” gibi sözleri dillendirenlerin akıl hocası Fuller, son yıllarda yeniden dolaşımda olan “yeni Türkiye” söyleminin de müellifi idi.

YENİDEN KURULUŞUN MÜELLİFİ KİM?

Yakın geçmişte “yeni Türkiye” diyerek, 12 Eylül 2010’daki halkoylamasıyla yapılan anayasa değişiklikleri, kimin önünü açmıştı? FETÖ’nün. Bu düzenleme, başta yargı olmak üzere, FETÖ’nün gücünü daha da artırmıştı. Devletin nasıl kuşatıldığını, FETÖ’nün devlet içinde nasıl örgütlendiğini, 15 Temmuz gecesi bütün Türkiye gördü.

Durum buyken insan sormadan edemiyor. “Yeni Türkiye” adlı kitap yazan, bu söylemi dolaşıma sokan eski CIA ajanı hakkında, 15 Temmuz nedeniyle yakalama kararı var. Acaba “yeniden kuruluş anayasası” sözünün gerçek sahibi kim? Bu sözü dillendiren ve bir zamanlar FETÖ’nün kumpas davalarını sahiplenen, FETÖ’nün ekranlarında boy gösteren siyasetçi mi? Yoksa bu sözün de arkasında ABD ve onun ajanları, aparatları, uzantıları mı var?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları