Ayşe Yıldırım

Almadığınız bir ifadesi kalmıştı Şehriban’ın

03 Aralık 2015 Perşembe

Şehriban, arkadaşına gitmek için evinden çıkmıştı. Ortalık karışıktı. Gaziantep’in Şahinbey ilçesi o gün Kobane’ye destek eylemi yapanlar ile onlara silahlar ve bıçaklarla saldıran grubun çatışmasına sahne oluyordu.
Doğuştan duymayan ve konuşamayan Şehriban, çatışmanın ortasında kaldı. Meslek lisesinde Güzellik ve Saç Bakım Hizmetleri bölümünde okuyordu. Henüz 19 yaşındaydı onu felç eden kurşunlarla tanıştığında. Üç mermiden biri omurgasına isabet etmişti.
Takvimler 9 Ekim 2014’ü gösteriyordu. Şehriban için zorlu bir mücadele başlamıştı. Önce Gaziantep’te yoğun bakıma alındı. Ama olmadı. Hastanelerle sorun yaşandı. Baba Tayip, eşi ve bir oğluyla birlikte kızını alıp Ankara’nın yolunu tuttu.
Oysa ailesi 2025 yıl önce Van’dan “siyasi sıkıntılar” nedeniyle Gaziantep’e göç etmişti. Ama Gaziantep’te de evleri basılmış, Tayip Bey ve oğulları defalarca gözaltına alınmıştı.
Şehriban 7 çocuğundan 4’üncüsüydü Tayip Sertkal’ın. Ankara’da ev kiraladılar. Şehriban’ı Numune Hastanesi’ne yatırdılar. Kendisi ve eşi sürekli kızının başında olduğu için bulduğu işlerde çalışan oğlunun geliriyle yaşamaya çalışıyorlar.
Şehriban’ın 22 Aralık’ta duruşması var. Elbette mağdur olduğu için değil. “Örgüt üyesi olmak”, “örgüt propagandası yapmak”, “mala zarar vermek”, “polisi yaralamak” suçlarından sanık Şehriban...
“Polis 21.20’de vurulmuş. Benim kızım ondan bir saat önce yaralandığı için Antep Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı” diyor Tayip Sertkal.
Konuşamayan genç kıza “slogan attı” suçlaması yöneltilen davada polislerin yanı sıra belediye başkanı, mahalle muhtarı bile davacı. İlçedeki Hazal Toplum Derneği de önce davacı olmuş, sonra Şehriban’ın sağır dilsiz olduğunu öğrenince şikâyetini geri çekmiş.
Şehriban 22 Aralık’taki duruşmada ifade vermesi için mahkemeye çağrıldı. Avukatların “yüzde 96 felçli” olduğunu belirterek yaptığı itiraz üzerine ifadesinin hastanede alınmasına karar verildi, tabii işaret diliyle. Avukat Adnan Erol’un haklı bir sitemi var:
“Şehriban mağdurken sanık oldu. Fırat’ın berisindeki bizlerin mağduriyeti olağanlaşmış durumda. Nedense bizim ölümlerimiz daha kıymetsiz.”
Peki, Şehriban’ı vuranlar, onlar bulundu mu? Avukat Erol, “O ayrı bir dava olarak yürütülüyor. Ama bize ulaşan bir iddianame veya duruşma günü yok” diyor.
Bugün 20 yaşında bir genç kız Şehriban. Okul hayatı sona erdi. Tek isteği beraat etmek. “Ben onları Allah’a havale ettim” diyor. Baba Tayip Bey ise mağduriyetlerini anlatabilmek için “kapı kapı dolaşıyor” 13 aydır: “Adaletin yerini bulmasını istiyorum, kızımı vuranı bulun. Türkiye’de ilk defa böyle bir şeye rast geldim. 20 yıldır bana ‘baba’ dememiş kızım tek başına bir örgüt. Bakarsın tutuklama da çıkarılabilir.”
Artık Gaziantep’e de dönmek istemiyor Sertkal ailesi. “Van’a dönmek istiyorum” diyor Tayip Sertkal, “Geçenlerde Gaziantep’e gittim sanki babalarını öldürmüşüm gibi bakıyorlar. Dışlanıyoruz.”
Türkiye’de körleşen adalete karşı Şehriban’ın mücadelesi uluslararası boyuta taşınacak. Önce Anayasa Mahkemesi sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
Abdürrahim Yeşilmen de tıpkı Tayip Sertkal gibi çocuğunun tedavisi için çaresizce koşturan bir baba. 16 Kasım’da Nusaybin’de kapısının önünde öldürülen Selamet Yeşilmen’in kızı Sevcan da o gün yaralanmıştı. 9 yaşındaki Sevcan’ın gözüne şarapnel parçaları gelmişti. İki haftadır babasıyla birlikte İstanbul’da Sevcan. Kör olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Sevcan’ı kamu hastaneleri çeşitli bahanelerle almadı. Sonunda Acıbadem Hastanesi’nde ameliyat oldu. Ameliyat masrafları için bir dayanışma ağı kuruldu. Baba Abdürrahim Yeşilmen acısıyla birlikte sessiz sedasız kızının başında.
Bir yanda babaları öldürülen, hapse atılan yaralı çocuklar. Diğer yanda çocuklarının yaralarını iyileştirmeye çalışan babalar.
Türkiye yeni bir yıla giderek artan eski acılarıyla girmeye hazırlanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları