Adana’dan selam var

03 Şubat 2017 Cuma

Sevgili Turhan,

Bulunduğunuz yere dost mektupları gönderilemediği için çaresiz, Cumhuriyet gazetesindeki Konuk Yazar köşesini kullanıyorum.

Sensiz geçen ilk Adana Fuarı’ndan sana birkaç haber vermek istedim.

Adana okuyor!

Benim bulunduğum iki gün boyunca fuar doldu taştı.

Fuar sonrasında biz yazarlar her zamanki gibi Koço’da Yayıncılar Birliği’nin konuğu olduk. Sen yoksun, diğer Cumhuriyetçi arkadaşlar yok. Her birimizin yüzünden düşen bin parça. Neşemiz yok, sesimiz soluğumuz çıkmadan yemeğimizi yiyorduk. Birden Deniz Kavukçuoğlu yerinden kalktı, “Turhan’ın ilk kez aramızda bulunmadığı bu gece, onun şerefine kadeh kaldıralım” dedi. Hepimiz kadehlerimizi sana kaldırdık. İçtik. Sonra Deniz, senin her seferinde çalgıcıların yanına oturup, tef niyetine çaldığın tepsiyi istedi. Getirdiler. Senin yerine o çalmaya başladı tefi. Çalgıcılar o sırada “Şimdi Uzaklardasın”ı çalıyordu. Hepimiz, doksan altı gündür içerde yatan ve doksan bir gündür iddianamelerinizi bekleyen her biriniz için tekrardan kadeh kaldırdık. Sonra başka mahpuslarda yatan yazarlar, gazeteciler için... Başka mağdurlar, evinden, ailesinden, sevdiklerinden uzak düşmüş, tanıdık tanımadık herkes için...

Deniz tepsiyi bırakıp kaşık çalmaya başladı. İşte o zaman biz kızlar (böyle sofralarda yaş farkı kalmaz) Sırma ve ben başta olmak üzere ayağa fırladık, senin için oynadık, oynadık, oynadık... Halay çektik, Çiftetelli... Roman... Aklına ne gelirse artık... Tüm kurtlarımızı döktük, içimizi döktük, birkaç saatliğine de olsa mutlu olmaya çalıştık. Evet, sen orada yoktun ama tüm varlığınla, tef niyetine çaldığın tepsinle, davudi sesinle, türkülerinle, şarkılarınla vardın! Yanımızdaydın.

Zamanımızın bir Türk büyüğü, bundan böyle muhafazakâr takılacağız mealinde bir şey söylemiş. Eyvah ki eyvah! Muhafazakârlık nedense ters anlaşılmıştır bu topraklarda. Muhafazakârlık, eski gelenekleri muhafaza etmek, toplumun karakter yapısını korumak anlamına değil de insan ruhunun ihtiyaç duyduğu tüm incelikleri, müziği, sanatı, dansı, eğlenmeyi yasaklamak anlamına kullanılır olduğundan beri, ben pek tırsarım bu kelimeden. Keşke derim hep içimden, muhafazakârlığı asık suratlı ve yasakçı olmakla eş tutan kişilere bir güzel müzik dinletebilsem, keşke onları davul zurnayla coşturup bir halay çektirebilsem, bir rahatlasalar, sevinseler, eğlenseler, mutlu olsalar, yüzleri gülse, hayata başka türlü mü bakarlardı acaba?

Allah’tan umut kesilmez! Her zaman daha güzel günlerin geleceğine inanarak yaşamaya devam edelim. Sevgili Turhan, sana ve içerdeki on arkadaşına, Adana’dan selam olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Adana’dan selam var 3 Şubat 2017

Günün Köşe Yazıları