Ayşe Emel Mesci

Ankara’da iki oyun...

11 Aralık 2023 Pazartesi

Bir süredir “Bu nasıl Ankara?” dedirten hava, sonunda aralık ayı normaline döndü ve ısırgan soğuk kendini hissettirmeye başladı. Bir süredir Ankara’dayım, bu arada izlediğim iki ilginç Ankara Devlet Tiyatrosu yapımıyla ilgili izlenimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Kim ne derse desin, kim ne kadar örselemiş olursa olsun, Devlet Tiyatroları’nın ne denli önemli bir kazanım olduğunun tarihiyle dolu Evkaf Apartmanı’nın zemin katındaki Küçük Tiyatro’dayım. Bulgar yazar Nedyalko Yordanov’un “Gonzago’nun Öldürülmesi” adlı oyununu izliyorum.

GONZAGO’NUN ÖLDÜRÜLMESİ

Hiç kuşkusuz, Shakespeare’in “Hamlet”i tiyatro yazını tarihinin en çok ele alınmış, yazarları en çok uğraştırmış, yeni oyunlar doğurmuş metinlerinden biri. Bu açıdan olsa olsa Sofokles’in “Antigone”si ile kıyaslanabilir. “Gonzago’nun Öldürülmesi” de “Hamlet”teki “oyun içinde oyun” sahnesinin ilham verdiği bir yapıt. Davranışlarıyla sarayda endişe uyandıran Prens Hamlet’i eğlendirmek üzere Elsinore Sarayı’na bir gezici tiyatro kumpanyası çağrılır. Daha sonra Hamlet oyunculardan, “Gonzago’nun Öldürülmesi” adlı oyunlarını kendi verdiği değişikliklerle birlikte oynamalarını ister. Yordanov’un oyunu da işte bu gezici kumpanyanın saraya girişiyle birlikte başlıyor ve “Hamlet” trajedisini bu tiyatrocuların gözünden, kumpanyanın iç serüveniyle birlikte izliyoruz. Hüseyin Mevsim tarafından Türkçeye çevrilen bu ilginç metni, Tatar Kamal Tiyatrosu’nun sanat yönetmeni Farid Bikchantaev sahneye koymuş. Dekor ve kostüm tasarımı Sergei Skomorokhav’a, ışık tasarımı Mehmet Mertal’a ait. Bazı tekrarlardan ve gereksiz uzunluklardan, işlevini tam çözemediğim projeksiyon kullanımından arındırılsa daha vurucu hale gelebilecek oyun, Ötüken Hürmüzlü, Ebru Gülerarslan Serin, Engin Özsayın, Şivan Binici, Gülin Ersoy, Batuhan Yalçın, Dara Tan, Hülya Yıldız, Eren Oray, Mümtaz Aydoğan Mengi ve Eşref Ergü Pişirici tarafından başarıyla oynanıyor. İnsanı düşündüren, tartıştıran, bugüne ilişkin sözü olan bir oyun “Gonzago’nun Öldürülmesi.”

İKİ KİŞİLİK HIRGÜR

Ankara’da izlediğim ikinci oyun, Eugène Ionesco’nun yazdığı, Ülkü Tamer’in Türkçeye çevirdiği “İki Kişilik Hırgür.” Tarafsız bir bölgede bulunan yıkık dökük apartman dairelerinde iki ateş arasında kalmış adam ile kadının dışarıda sürüp giden savaşla tek ilgileri, kendilerine dokunduğu anlarda yaşadıkları can korkusudur. Ama o anlar geçer geçmez kendi kavgalarına, kendi hırgürlerine kaldıkları yerden devam eder, kendi küçük hayatlarının hesaplaşmasını sürdürürler. Özgür Avcu’nun yönettiği, dekor tasarımını Ruken Bakır, kostüm tasarımını Fulden Korkmaz, ışık tasarımını Mehmet Mertal’ın yaptığı yapımda, Özge Mirzalı ve Hasan İrfan Buzcu başarılı bir ikili oluşturuyorlar. Oyuna “palyaço” kimliğiyle başlamalarını önce yadırgasam da sonradan bulaşıcı enerjileriyle bu soruyu unutturdular bana. Bir zamanların “absürt” metninin günümüzün yaşayan gerçekliğine dönüşmesi ne ilginç bir süreç diye düşünmeden de edemedim.

Değerli tiyatro sanatçısı, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun kurucu müdürü, zarif insan Can Gürzap’ı kaybettiğimizi de Ankara’da öğrendim. Büyük kayıplarımız hanesine bir yenisi eklendi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları